"çoktandır herşeyim uzakta
vakitli vakitsiz aynalara bakıyorum
dönüyorum bir daha bakıyorum
bir kadın gelse ayaklarıma kapansa ölse
daha önce yitirdiğim bir vakit aklıma geliyor
dönüyorum bir daha bakıyorum
örneğin defneler parkta yahut lâz kirazları
güneş vurmuş çıplak sokaklar kat kat evler
duvarlara oyulmuş kadersiz heykellerin patlak gözleri
su kurbağaları gelip geçen bir çizgi gözlerimden ince
bana birşeyler hatırlatmaya uğraşıyorlar
ama hatırlar mıyım benim aklım var
öyle birşey yok elbet hatırlamam
lâz kirazının da kırmızı balıkların da çabası boşuna
ne varsa şurada var diyorum
dönüyorum oraya bir daha bakıyorum
sanıyorum ben yanında değilken dalgınken yahut
yahut sevişmezken yahut ölürken
dünya kalleşçe değişiyor uzaklaşıyor
namussuzca kaçıyor
ya onu tutuyorum ya ardından koşuyorum telâşla
işte ya öyle sanıyorum şaşarsınız"
Bana sonra o uzak resimleri anlat
Göl kıyılarında
Kavruk bozkırlara yağmur yağmasını
Seni birden sıcaklığından ayırmak
Sıcaklığından tanımak birden seni
Balkonlu geceler olur değil mi
Islıklar olur değil mi
Senin yokluğun olmaz değil mi
Seni bulduğum Tanrıdandır ona şükür
Hep en iyi bugündü diyorum
Hep öyle diyorum hep
Hep öyle
Hep
Hiç umrumda değil yoksa yalnızlıklar, bozuk paralar uzun
boylu ay ışıkları, gelip gelip giden sarhoşlukar, sabahleyin
yalnız yatakta az az üşümek, hani insanın kendi kendini
bulamadığı, hatırlayamadığı saatler olur ya, işte onlar.
Bir keresinde böyle saatlerin birinde bir şarkı duymuştum da
çıkmıştım.
Sonra bulamamıştım.
Bir iğrenmiştim nedense,gidip bir köşede kusmuştum.