Dünyanın İncisi Endülüs sözleri ve alıntılarını, Dünyanın İncisi Endülüs kitap alıntılarını, Dünyanın İncisi Endülüs en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kendi dillerinin unuttular" diye yakınmıştı Alvarus, Çünkü Kurtabali yahudiler gibi Kurtubali hıristiyanlar da Arapçada kendi dinlerinin dili olan Latincenin kendilerine sunamadığı bir şey bulmuştu. Felsefeden şehvani aşka kadar bir insanın söylemek, yazmak ve okumak isteyebileceği her şey dahil tutkulu ifadeleriyle Arapça insanları kendini çekiyordu. Bu konular sadece dini sınırları dışına çıkmakla kalmıyordu.
"İslam, İbrahim'in o saf ve temiz tek tanrıcılığının geri dönüşünden başka bir şey değildi. Vahiylerde söylendiğine göre, hem Yahudiler hem de Hristiyanlar İbrahim'in dinini terk etmiş ya da yanlış anlamıştı. Çölün cahil putperestlerinin ise bu dinden haberi bile yoktu. Tüm bunlar, Hz. Muhammed'in kendi sözleri değildi. Onun aracılığıyla doğrudan Tanrı ifade ediyordu. Hz. Muhammed, Tanrı'nın kendisine bildirdiği, emrettiği şeyleri 'okuyordu' (Ku'ran'ın kelime anlamı "okumak"tır)."
"Eğer İbni Hazm; onu gelecek kuşaklar arasında meşhur edecek şeyin kaleme aldığı diğer kitaplar, yazdığı onlarca yeni Platoncu eser, ya da içtihat konusundaki eleştirel metinleri değil de gençlere hitap eden bu aşk kitabı yani 'Güvercin Gerdanlığı' olduğunu bilseydi şüphesiz mezarında ters dönerdi."
Günümüzde bize tipik İslami mimari tarzı gibi gelen at nalı kemerler, Müslümanlar henüz yarımadaya ayak basmadan önce İspanya'da var olan yerel kilise inşa geleneğinin bir parçasıydı.
...
Tarz konusunda açık fikirlilik, etrafındakilere bakıp gördüklerini ayrım yapmadan özümseme ve yeniden şekillendirme, İslami tarzın başlıca erdemleri arasındaydı ve Emevilerin estetik anlayışının kilit bir parçası olarak batıya taşınmıştı.
Kurtuba kütüphanesinin yalnızca kitap listesi, kırk dört ciltten oluşuyordu. Bu ciltler ise kütüphane görevlilerinin yaklaşık altı yüz bin cilt kitap hakkında yazdığı bilgileri içeriyordu. İslam, gerçekten bir aydınlar sınıfıydı.
Aşk,cancağızım,amansız bir dert,
bu derde kendine uygun derman gerek.
Bu öyle lezzetli bir hastalık ki yakalanan el üstünde tutar onu.
Ne bu derde tutulmayan kaçmak ister ondan
ne de yakalanan,gayri iyileşmek.
Dertliyi iyileştiremedi doktorlar,iyileştiremeyecek,
Artık emin oldum,bu dert bana ecel şerbeti içirecek.
Razıyım,hazırım ben aşkının kurbanı olmaya çoktan.
Saf şaraptaki zehri zevkle yudumlamaktan korkmam !
Şu geceler acaba neden böyle az utanıyorlar
Ruhumu her tutkudan daha fazla yakıyorlar!
İbni Hazm, Güvercin Gerdanlığı
tüm İslami yönetimlerin, Kur'an'ın emirleri uyarınca zimmilere zarar vermekten kaçınması ve içlerinde yaşayan Hristiyanlara ve Yahudilere hoşgörü göstermesi gerekir. Ancak Endülüs emredilen bu tutumun ötesinde, en başından beri kendine özgün ve unutulmaz dinler arası ilişkilerin kurulduğu bir yerdi. Yahudi toplumu, Vizigotların dönemindeki perişan durumlarında kurtulup küllerinden yeniden doğdu. Bu yükseliş öyle bir noktaya ulaştı ki 10. yüzyılda kendisini halife ilan eden emirin dışişleri bakanı bir Yahudi'ydi.
Arapça, uçsuz bucaksız bir bölgede barbarlar hariç herkesin ana dili değilse bile ortak diliydi. En azından tüccarların ve seyyahların kullandığı uluslararası iletişim diliydi. Arapça, yeniden hayat bulan yarımadanın büyük kısmında, Yahudi ve Hristiyan toplumlar tarafından saygınlık ve seçkinliğin en üst noktası olarak kabul ediliyordu.
...
Bu dönemden günümüze kalan en önemli belgelerden biri, Kurtubalı Alvarus'un 9.yüzyılın ortalarında kaleme aldığı ağıttır. Alvarus; Hristiyan toplumundaki gençlerin, Latince basit bir mektubu bile yazamadıklarını ancak Müslümanlarla aşık atmak için klasik Arapça kasideler yazdıklarını (ya da yazmak istediklerini) ayrıntılarıyla anlatır.
Bu şehir kitaba o kadar düşkündü ki bir rivayete göre kitap piyasasında sadece Kur'an nüshaları üzerine çalışan yetmiş müstensih bulunuyordu. Tarihçi Edward Gibbon, Kurtuba'ya ayırdığı onlarca sayfadan birinde hayranı olduğu (ve Orta Çağ Hristiyanlığının kitap karşıtı olarak gördüğü kültürü karşısında mukayese edilemez derecede üstün bulduğu) İslam devletinin kitap sevgisini tarif etmek için farklı bir ölçü kullanır. Kurtuba kütüphanesinin yalnızca kitap listesi, kırk dört ciltten oluşuyordu.
İlginçtir ki Endülüs'ten arta kalanların siyasi etkisi kayboldukça kısmen İslami kısmen de Bağdat'ta yapılan Arapça tercümeler ve şerhler yoluyla aktarılan Yunan temelli Arapça eğitim ve kültürün entelektüel etkisi , bir o kadar güçleniyordu .