İnsanlar eşit diyenlerden haklardan, özgürlüklerden söz ediyorlardı, en büyük eşitlik aynı acıyla kavrulmanın ortaklığıydı. Bunu anlatabilmek gerekiyordu insanlara.
Yeni yıl, yeni hayat -laftan ibaret şeyler. İşaret arayan, her biçimde her yerde işaret bulur, ama ok işaretleri bok yolunu da gösterebilir. Sıkışınca nelerden medet umuyor insan. Kırk defa "Her şey yoluna girecek" dese, girer mi?
Bazen küsmek iyi gelir insana. Başkalarına küsmek kendine dönmektir, kendine sarılmak, kendini sevmektir. Kendi dikenleri batar insana böyle anlarda. Yine de bu dikenlerin battığı yerden akan kirli bir kandır, aktıkça arınır insan.
Bu adamı sevip sevemeyeceğini kendine açıkça soruyordu artık. Bir yandan da saçma görünüyordu bu soru; aşkın böyle hesaplarla, sorularla, sorgulamalarla ulaşılacak bir şey olmadığına inanırdı- aşka inandığı zamanlarda.
Zararlı şeydi şu aşk dedikleri. İnsanları bir hayalle zehirliyorlar. Aşk diye hayal mahsulü bir şey yaratmışlar; herkes onu arıyor, bulduğunu sanıyor. Bulanların hali de ortada. Evlenirler hayatları kayar.