Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çevre ve Büyük Uygarlıkların Çöküşü

Dünyanın Yeşil Tarihi

Clive Ponting

Dünyanın Yeşil Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Dünyanın Yeşil Tarihi sözleri ve alıntılarını, Dünyanın Yeşil Tarihi kitap alıntılarını, Dünyanın Yeşil Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanların ekosis­temle olan ilişkilerindeki iki etken, onları bütün öteki hayanlardan ayırır. Öncelikle, varlığının bağlı olduğu ekosistemleri tehlikeye atma, dahası yoketme gücüne sahip tek canlı türü insandır. İkinci olarak da, yeryüzündeki her ekosisteme yayılan ve ardından, teknolojiden yararlanarak Bütün bu ekosistemleri egemenliği altın alan tek canlı türü de insandır. (İnsanlar, deniz ekosistemlerini de aşırı tüketmenin yollarını bulmayı başarmışlardır.)
"Genel anlamda dünyada herkesi yeterli düzeyde besleyecek kadar yiyecek var;asıl sorun,bu yiyeceklerin adaletsiz dağılımı."
Reklam
Dünyada gıda sıkıntısı yok, sadece dağılımda sorunlar var. Bu adaletsiz dağılım, zengin ülkelerdeki tarımsal teşviklerle daha da kötüleşiyor.
Zengin toplumlar yaratmak
Süregelen tüketim baskısı,bütün toplumlarda ortak olan bir güç unsurunu yansıtıyordu: Gösteriş için tüketim.
İnsanların geçmişteki hareketleri, bugünün toplumlarını, çözülmesi gereken çok zor sorunlarla baş başa bıraktı.
Yazı uygarlığı yaratmadı; tam aksine, uygar­lıkların doğmasından sonra gelişti.
Reklam
Bugünkü dünya enerji modelleri, insanlık tarihinin son 200 yılı haricinde egemen olan modellerden tümüyle farklı. 19. yüzyılın başlarına dek dünyadaki enerji gereksiniminin hemen he­men tamamı yenilenebilir kaynaklardan (insan, hayvan, odun, su ve rüzgar) elde ediliyordu. Günümüzde ise bu gereksinimin % 85'inden fazlası yenilenemez fosil yakıtlardan(% 40'ı petrolden, % 25'i kömürden ve % 21'i doğalgazdan) sağlanıyor. Fosil yakıtlara geçiş, enerji tüketiminde müthiş bir artışı da beraberinde getirdi. 19. yüzyıla kadar tüm toplumlar bir enerji sı­kıntısıyla karşı karşıyaydı ama sonradan bunun yerini enerji bollu­ğu aldı. Modern toplumlar artık yüksek düzeyde enerji tüketmeden var alamıyor. Belli başlı fosil yakıtların tüketimi daha da fazlalaştı. Günümüzde yıllık kömür tüketimi 1800 yılına oranla yaklaşık 500 kat arttı. 1900 yılına dek petrol hemen hemen hiç kullanılmıyordu, bugün ise yüzyıl öncesine oranla 380 kat daha fazla tüketiliyor. 21. yüzyılda doğalgaz kullanımı 175 kat çoğaldı. Son iki yüzyılın büyük bölümünde fosil yakıtlar ucuzdu (özellikle de petrol). Reel rakamlar­la, 21. yüzyılda uzun dönemler boyunca petrol fiyatları düştü: 1919-39, 1948-73 ve 1984-2000.
Mezopotamya çölünü görenler için, eski dünyanın imgesine inanmak neredeyse olanaksızdır; geçmişle gelecek arasındaki zıtlık öylesine bü­yük ki... bu ıssız yerde bir zamanlar çiçeklerin açtığını, bu harabenin canlı bir dünyayı besleyecek meyveler verdiğini düşünmek çok zor. Madem ki Ur bir imparatorluğun başkentiydi, Sümer bir zamanlar dev bir tahıl ambarıydı, neden insanlar azala azala tükendi, toprak neden değerini kaybetti
DDT kullanmanın sonuçları, gnatları (kan emici küçük haşereler) yok etmek üzere 1949, 1954 ve 1957'de Kaliforniya'daki Clear Gölü çevresinde yapılan başarısız uygulamada çok net görülüyor. Böcek zehri, milyon başına bir parçacığın ellide biri oranında kullanılmıştı. Besin zincirinin en altında bulunan planktonlardaki DDT kalıntıla­rının,
Reklam
Ormanların yaygın biçimde yok edilmesi, tarih boyunca birçok toplum için sorun oldu. Nüfusun artması, yerel çevrenin tamamı üze­rinde, özellikle de ısınmada, yemek pişirmede ve çoğu kez de bina yapımında kullanılan hazır bir kaynak durumundaki odun stokları­nın üzerinde gittikçe artan baskılar oluşturdu. Sürekli çoğalan nü­fusu besleyebilmek için ormanlar kesilerek, yerine tarlalar açıldı. Insan toplumlarının gelişmesinin temelinde, yerleşik toplulukların çevresindeki ağaçların ve ormanların yavaş yavaş, sürekli olarak ve çoğu kez de farkına varılmadan yok edilmesi yatar. Bu eski toplum­larda, büyük ölçekli orman kesimi için gereken teknoloji yoktu fakat madeni baltalar kullanmak, ağaç kabuğunu halka şeklinde soymak ve yangın çıkarmak, odun elde etmenin ya da ormanın bir bölümü­nü ortadan kaldırmanın son derece etkili yollarıydı. Hiçbir insan nesli, büyük değişimler yarattığının bilincinde değildi. Bu süreci, gereksinim duyulan kaynakları elde etmenin doğal bir yolu olarakdeğerlendiriyorlardı. Yerleşimler başka bölgelere taşındıkça, bütün bu yıkım süreci yeniden başlıyordu. (Özellikle Avrupa'nın birçok bölge­sinde, sürdürülebilir bir odun kaynağı elde etmek amacıyla küçük ko­rular oluşturulmasına karşın, büyük ölçekli ekim ya da yeniden ekim yapıldığını gösteren hemen hemen hiçbir kanıt yoktur.) Yüzlerce nesil geçtikten sonra, bu yıkımın ölçeği dev boyutlara ulaşacaktı. Bir za­manlar yoğun ormanlada dolu olan geniş alanlar ağaçsız kalacak ya da ulaşılması en zor bölgelerde birbirinden kopuk ağaç toplulukları halinde varlıklarını sürdüreceklerdi.
Petrol, yüzyıllar boyunca yalnızca toprak yüzeyine sızdıgı bölge­lerden elde edilmiş ve çogunlukla gemilerin kalafatında zift olarak ve tıbbi amaçlarla kullanılmıştı. Petrol çıkarıp bu ürünü ticari ölçek­te kullanma çabaları ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında başladı: Dünyanın ilk ticari petrolü 1859 yılında Pennsylvania'daki Drake Kuyusu'ndan
İmparatorlukların yıkılmasıyla istikrarsızlık, savaş ve yıkım arttı ve yaklaşık olarak 1000 yılına kadar dünyada hemen hemen hiç bir büyüme yaşanmadı. Ardından 1200 yılında Çin ve Avrupa'daki nüfus geçici olarak zirveye tırmandı ve 350 milyon kişiye ulaştı. Besin kaynaklarının sınırına ulaşıldığı için sonraki yüzyıl boyunca nüfus yavaş bir artış gösterdi ve yaklaşık 400 milyon oldu. 1300 yılından sonra açlık ve veba insan sayısını büyük ölçüde azalttı; durumun bir miktar düzeldiği 1400 yılında dünyada hala yaklaşık 350 milyon kişi vardı. Sonraki iki yüzyıl içinde, nüfus hızlı bir ar­tışla 1600 yılında 550 milyona yükseldi. Bir sonraki yüzyılda ise iklimin bozulması bitki üretimini etkilediği ve nüfus artışını engel­lediği için, 1700 yılında dünya nüfusu 700 milyonun altındaydı. Tarihin en hızlı nüfus artışı 18. yüzyılda yaşandı; 1825 yılında toplam nüfus 900 milyondu.
Küresel Isınma
Yeryüzünden yayılan kızılötesi radyasyonu tutan sera gazla­rı olmasaydı, dünyadaki ortalama sıcaklık yaklaşık -18 °C, yani yaşanamayacak kadar soğuk olurdu. Başta karbon dioksit ve metan olmak üzere, bu gazlar yerkürenin ortalama ısısının 15 °C dolaylarında kalmasını sağlıyor. Fakat son 200 yıldır insanların çeşitli faaliyetle­ri nedeniyle, mevcut
İnsanlar otomobillerin, 20. yüzyılın başında sokakları tı­kayan atlardan daha temiz ve hızlı olacağını umuyordu.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.