Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Durgun Don - Cilt 3
Mihail ŞolohovEn Yeni Durgun Don - Cilt 3 Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni Durgun Don - Cilt 3 sözleri ve alıntılarını, en yeni Durgun Don - Cilt 3 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.610 üzerinden
Bir gün önce tuz isteyip tuz verdiği, çayını-çorbasını içtiği yahut ekmeğini paylaştığı yan komşusunun, bir gün sonra mallarına çökmeye çalışmak, canlarına kastetmek. Eline bir anda geçen ya da zorla ellerine tutturulan siyasi ve faşist gücün etkisiyle, tam anlamıyla güç zehirlenmesi yaşayıp vicdan ve ahlak gibi kavramları tamamıyla unutup, linç kültürünün ve gücünün de etkisiyle kardeşini, komşusunu, dostunu kendi elleriyle boğmak...
.
Boz bunu; 6-7 Eylül İstanbul olaylarında acı bir şekilde yaşadık, kapılarına çarpı işareti koyup fişlediğimiz alevi-sünni çatışmalarında yaşadık, biz bunu türk-kürt, sağ-sol ayrıştırmalarında yaşadık ve yaşıyoruz. Ne çok vurulduk, asıldık, öldük, öldürdük...
.
İşte Durgun Don'un üçüncü cildi tam da böylesi olayları anlatıyor. Ülke sınırlarında düşmanlarla savaş bitmiş, Ruslar nefes dahi alamadan, kazananın da kaybedenin de aynı halk olduğu amansız bir iç savaş başlamıştır. Düşmana karşı sinir savaşlarındaki acısız ve kolay ölümleri aratan cinsten...
Mihail Şolohov/Durgun Don 3
Durgun Don akıcı anlatımıyla nehir gibi akıp gidiyor.
Ana kahraman Gregor Melehov çatışma halinde,bir yanda Don ırmağına duyduğu sevgi ve bağımsızlık tutkusu ağır basarken,bir yandan haklarını almak için başkaldıran milyonlarca köylüden biri olduğuna dair bilince çıkarmakta zorlandığı sınıfsal farkındalık ağır basıyor.
Bir mesele de var ki Aksinya ile arasındaki imkansız aşk.Geleneklerin baskısına boyun mu eğecekler, yoksa kendilerini dışlayan toplumsal çevrede kalıp savaşacaklar mı?Bir de Ekim Devrimi farklı bir çemberin dışına çikıp yepyeni bir yaşam biçimini seçmeleri için onlara bambaşka fırsatlar mı sunacak? hepsi bu ciltte cevaplanıyor.
Hristiyan Kazakların yaşamlarını gözler önüne seren bu romanda dönem insanı ve yaşamı; nerdeyse ayık gezmiyorlar,varsa yoksa votka savaş halinde bile.
Ahlak anlayışları daha esnek koca ve sevgili aynı masada oturabiliyorlar-tabi gerginlik ve düşmanlık var o kadar da değil ne kadar birbirlerini yiyecek gibi olsalar da
Kadınlarda baş örtüsü takma alışkanlığı var, baş örtüsüz dışarı çıkmıyorlar kesinlikle.
Yaşlılar kiliseye gidiyorlar ki yaşlandıkça İncil ellerinden hiç düşmüyor.
Savaşa giden erkeklerin ardında kalan kadınların istekleri, arzuları tasvip edilmese de tüm çıplaklığıyla ortada.
Özgürlüklerine düşkün, sürekli isyan çıkarmaya hazırlar.
Kendilerini Rus ve Ukraynalılardan üstün görüyorlar.
Hemen 4.cilte geçiyorum ara ara sanki Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini görüyorum.
#durgundon #durgundon3 #gamgaminkitapligi #47
Birinci ve ikinci cilt Dünya Savaşı,savaş sonrası yıkılan Çarlık rejimini,karşıt görüşlerin çatışmasını ve ilginç bir aşk hikâyesini işler.Üçüncü ciltte iç savaş devam eder, ikinci ciltte gelmekte olan kardeş kavgası baş gösterir,Ekim Devrimi ile başlayan olaylar ve etkileri devam eder.Genel olarak 1918 -1919 yılları arasını kapsayan olaylar anlatılır.
Üçüncü cilt boyunca Kazakların fikirleri hala ikiye bölünmüş bir biçimdedir.İkinci ciltte yer alan savaş, cephe tasvirleri bu ciltte yerini çatışma tasvirlerine bırakır.Bu ciltte ağırlıklı olarak birinci ciltte işlenen aşka geri dönülür.Bu defa aşk mücadeleyi seçer tıpkı Kazakların içinde bulundukları durum gibi...
Kazaklar ve Kazaklar arasındaki gerginlik şiddetlenir.Devrimin Kızıl Ordusu,Çarlığa bağlı Don ordusu,Don halkı ve bağımsızlığını isteyen Kazaklar derken oluşan kaos ortamı yansıtılır.
Üçüncü ciltte Gregor tam anlamıyla tarafını seçer.
Kardeş kavgası üçüncü ciltte acı bir tablo çizer. Özellikle bu cildin sonlarına doğru yaşananlar iç acıtır.Zamanında cephede omuz omuza savaşan kişiler artık düşmandır.Birbirlerine karşı artık acımasızdırlar. Ben bu duruma hayli üzüldüm. İki cilt boyunca tanıştığım, paylaşımlarına,yaşadıklarına şahit olduğum karakterlerin birbiriyle olan ilişkilerinin yön değiştirmesi kolay değil tabii, üzülmem normal.
Üçüncü cilt Don Kazaklarının ayaklanması, Don bölgesinde bir cumhuriyet kurma fikrini işler.
Lütfen kitabı okumadıysanız bu incelemeyi de okumayınız !
Üçüncü kitapta Kazaklarla Bolşeviklerin savaşı devam eder. Ülkede Sosyalist yönetim vardır. Kazaklar ne Çarlık rejimini ne de Sosyalist sistemi istemektedir. Onlar artık bağımsızlık istemektedir. Daha doğrusu bir bölümü bağımsızlık isterken bir bölümü sosyalist sistemi savunmaktadır. Kazaklar düzensiz birliklerle Bolşeviklere karşı savaşmaktadır. Bir yerde Bolşevikler galip gelirken başka bir yerde Kazaklar galip gelir. Bu hep böyle devam ederken iki taraf da esirlerine kötü davranmaya,
onları kurşuna dizmeye devam eder. Ülkemizdeki sağ - sol kavgalarında olduğu gibi aynı köyden insanlar davaları uğruna birbirlerini öldürürler. Ölümün soğuk yüzü bu kitapta artık kahramanlarımızı bulmaya başlar. Öte yandan Gregor ile Aksinya arasındaki aşk da yeniden filizlenir.
birkitapkahvehuzur
#okudumbitti
Mihail Şolohov
Durgun Don 3. Cilt
"Nerede öleceğini kim bilebilir önceden? İnsanoğlunun yürüdüğü yolun nerede son bulacağını kim tahmin edebilir? Köyden ayrılmak, istemeye istemeye yürüyen atlara zor geliyordu. Sevdikleri için duydukları üzüntüyü, üşüyen yüreklerinden koparıp atmak zor geliyordu Kazaklara..."
"Ama olayların gümbürtüsü günden güne sürüp gidiyordu. Sibirya'da Çekler isyan etti, Ukrayna'da Mahno, top ve makineli tüfek diliyle konuşmaya başladı Almanlarla... Bütün Rusya ateşten bir çemberle sarılmıştı. Bütün Rusya can çekişiyordu."
Herkese merhaba kitap dostları iyi bayramlar dilerim arkadaşım Turabi ile serinin üçüncü kitabını da okuduk. Artık Kızıllar ile savaşmaktan bıkmış olan Kazaklar, onlara direnmekten vazgeçer ve cepheyi terk eder.... Bolşevikler idareyi ele alır. Ama beterin beteri var deyimi gibi Kızıllar gelince idamlar başlar ve Kazaklar bu duruma daha fazla sessiz kalmaz... Ve aşağı don kazakları bolşeviklere karşı isyanı başlatır.... Rusya tam anlamıyla bölünmüş vaziyettedir.
Betimlemeleri ve olayları anlatışı ile harika bir kitaptı son kitabı çok merak ediyorum tavsiyemdir kitapla kalın hoşçakalın dostlar
400 syf.
5/10 puan verdi
Birinci ve ikinci kitaplar bundan çok daha iyiydi. Bu oldukça sıkıcıydı. Devrim sürecinde olup biteni anlamak için iyiyse de Rus kültürü hakkında da bilgi veriyor ve maalesef karakterler çok basit. Bu basitliği etkileyici şekilde aktarmak Şolohov'un başarısı olsa da, sosyalist realizmin neden pek de etkisini sürdüren bir akım olmadığı anlaşılıyor.
İlk iki kitapta olduğu gibi gayet akıcı kazak askerleri anlatıyor bence gayet iyi insanı hiç sıkmıyor dili müthiş kitap Zaman başladı ne zaman bitti anlayamadım ️
#okudumbitti #berkaninsayfasi
Evet kitapseverler... Serinin birinci kitabında, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yıkılan Çarlık Rejimi, ikinci kitapta cephelerin oluşması ve savaşın başlaması ele alınırken; üçüncü kitapta bir yandan savaş devam ederken bir yandan da cephe gerisindeki olaylar ele alınmış.
Cephe gerisinde babasız kalan çocuklar, eşlerini kaybeden kadınlar, oğullarını kaybeden anne babalar...
Bakalım serinin son kitabında beni / bizleri neler bekliyor
#kitap #edebiyat #mihailşolohov #durgundon
#okudumbitti
#MihailŞolohov
#DurgunDonCilt3
#400Sayfa
#EylülAyı6cıkitap
"Yoldaşlar komün ne demek oluyor"
"Biz de katılabilir miyiz? İzin verirler mi?"
"Peki, Komünist partisi nedir?"
Konuşmacı elini gögsüne bastırıp sabırla açıklıyordu.
"Yoldaşlar! Komünist partisi bir gönüllü işidir. Halk partiye, işçilerle köylüleri, kapitalistlerle toprak ağalarının baskısından kurtarmak gibi yüce bir dava uğruna mücadele etmeyi istediği için gönüllü olarak katılır"
1917 Rus Devrimi olarakta anılan ve emek ile sermayenin belkide en kanlı hesaplaşmasının yaşandığı ekim devriminin (aslında tarihe böyle geçsede resmi olarak 7-8 kasım) neden başarıya ulaşmadığını bu kitabı okuyunca daha iyi anlamış olduğumu söyleyebilirim. Bize grev döneminde üzerine basa basa anlattıkları işçi bilinci denilen şeyin ne denli önemli olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Neyse son cildide okuduktan sonra daha geniş bir yorum yaparım nasılsa. Şimdilik bu kadar yeter sanırım. Daha beni bekleyen bir 500 sayfa daha var. Sağlıcakla kalın
“Nehir roman” tanımına, içeriği ve uzunluğuyla olduğu kadar romanın adıyla da böylesine uyan bir roman daha bulmak zordur.
Mihail Şolohov’un ve Rus edebiyatının başyapıtlarından Durgun Don, akıcı anlatımıyla da nehir gibi akıp giden bir romandır.
Romanın ana kahramanı Gregor Melehov, bilincinde iki temel eğilimi yan yana ve çatışma halinde barındıran bir karakterdir. Bunlardan biri köylü yaşamına, çalışmaya, doğaya, bilhassa Don Irmağına duyduğu derin sevgi ile bağımsızlık tutkusu; diğeriyse, haklarını almak için başkaldıran milyonlarca köylüden biri olduğuna dair bilince çıkarmakta zorlandığı sınıfsal farkındalıktır.