İstediği tahtı beklemediği bir biçimde ele geçiren Corwin’i daha krallık tacını giymeden bir sürü sorun beklemektedir. Kardeşlerinden biri daha ölürken bir diğeri bir yerlerde hapis tutulmaktadır. Flora’yı geçmişteki kaza ve hafıza kaybı yüzünden sorguya çeker. Öte yandan bir kere daha Desen’de yürüyerek Hüküm Mücevheri’ni kullanma gücü kazanır.
Bir süre sonra kardeşler sarayda bazı konuları görüşmek için toplanırlar. Bu toplantı sırasında hapis tutulan kardeşlerini Koz Kartları sayesinde kurtarırlar ancak bu esnada kurtardıkları kardeşleri ağır yaralanır. Bunu içlerinden biri yapmıştır. Herkes şüphelidir ancak suçlu belli değildir.
Corwin bu toplantı sırasında Desen ve Hüküm Mücevheri hakkında yeni şeyler öğrenir. Kitabın devamında ise Corwin’in geçmişi hakkında daha fazla bilgi ediniyoruz ve bu sayede krallık için oluşturulan ittifaklara, yapılan entrikalara bir kere daha şahit oluyoruz.
Kitabın sonunda ne olduğunu tam anlamadım ama bu olayın bir dönüm noktası olacağı yazıyor arka kapakta. İlerleyen kitaplarda anlamak umuduyla bu kitabın da sonuna geliyorum.
Serinin ikinci kitabında yine entrika, aldatmaca, ölüm, şiddet var. Buna ek olarak aşk kırıntıları da olaya dahil oluyor. İlk kitaba göre fantastik ve karanlık ögeler daha fazla. Bence kitabın ilk bölümleri durağan geçiyor. Bazı olaylar oldubittiye getirilmiş ilk kitaptaki gibi. Ancak Avalon’da ve sonrasında geçen bölümler akıcı, heyecanlı ve serinin devam kitapları için merak uyandırıcıydı.
Bu kitapta ana kahramanımız Corwin kendine Ganelon isminde bir yoldaş ediniyor. Bu karakter nedense benim çok hoşuma gitti.
“Amber Yıllıkları” serisi 10 kitaptan oluşuyor. Bu 10 kitap 5-5 şeklinde ayrılmış durumda. İlk 5 kitapta Corwin’in maceralarına tanık olacağız.
İlk kitap olan “Amber’de Dokuz Prens”in başlarında hiçbir şey anlamadım. Çünkü ana karakterimiz Corwin de geçirdiği trafik kazasından dolayı hafıza kaybı yaşadığı için pek bir şey anlamıyor yaşadıklarından. Onunla beraber sayfalar ilerledikçe biz de neyin ne olduğunu yavaş yavaş anlıyoruz.
Orta kısımları pek beğenmedim. Yazar Roger Zelazny konuyu, karakterleri, olayları derinlemesine işlemek yerine yüzeysel işlemeyi tercih etmiş. Yaşanılanlar çok hızlı aktı bu bölümlerde. Oysaki daha fazla detay vererek daha güzel bölümler yazabilirmiş Zelazny.
Son 40 - 50 sayfayı ise çok beğendim. Serinin sonrasını okumak için beni fazlasıyla isteklendirdi ve beklentimi yükseltti. Bu son kısım olmasaydı serinin devamı için ümitsizliğe düşecektim.
Eser genel olarak Amber adı verilen bir yerin krallığını ele geçirmek isteyen kardeşlerin kanlı mücadelelerini anlatıyor. Bu yolda ittifaklar kuruluyor, ihanetler ediliyor. Bunların yanında fantastik ögeler de var tabi ki. Tanıdık geldi mi bir yerlerden ? “Taht Oyunları” serisine ne kadar benziyor değil mi ? Zaten “Amber Yıllıkları” serisi “Taht Oyunları” serisine ilham kaynağı olmuş bir seri.