Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kubilay Kula

Kubilay Kula
@KubilayHoca
Türkçe öğretmeni
Lisans
Denizli
Kütahya, 10 Aralık 1991
86 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
380 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nda böyle bir kitaba başlamak manidar oldu. Sömürülen işçi sınıfının, emekçinin romanıdır Bereketli Topraklar Üzerinde. Köylerinden kalkıp Çukurova’ya çalışmaya giden Yusuf, Hasan ve Ali çeşitli işlerde çalışırlar. (Çırçır fabrikası, inşaat, pamuk tarlası, buğday tarlası vs.) Çalıştıkları tüm yerlerde de aynı sorunlarla karşılaşırlar. Yaptıkları işin karşılığı olan parayı alamadıkları gibi yevmiyelerinin bir kısmını da ırgatbaşına, ustabaşına vs. haraç olarak vermek durumunda ve açgözlü işverenlerin hırsları yüzünden gereğinden fazla, sıcak soğuk demeden, insani olmayan şartlarda çalışmak durumunda kalırlar. Öyle ki bazen 24 saatin 20 saati çalışırlar. Üstelik ağaları, işverenleri yemeklerin en iyisini yerken onlar yağsız pilav, tadı olmayan ayran, kurtlu ekmek yiyip içerler. Bazen ahırdan bozma yerlerde üst üste, bazen sivrisineklerin içinde açıkta, tarlada uyurlar. Bazen banyo yapacak su bile bulamazlar. Bu üç kişiyi merkeze alarak bütün işçilerin sorunlarına yer vermiş Orhan Kemal. Toplumcu gerçekçi bir yazar olması vesilesiyle romanda insanların hem iyi hem de kötü yanlarını sakınmadan en uç noktasına kadar dile getirmiş aynı zamanda . Okurken zor şartlar altında çalışan işçilere acımamak, Pehlivan Ali’nin saflığına üzülmemek, Kılıç Usta ve Kürt Zeynel gibi karakterlere hayran olmamak mümkün değil. Romanın tek kötü yanı bazı şeyleri sürekli tekrar etmesi. Bu kitap sayesinde “Kadere kırk beş” , “Arabı gülmek” gibi deyimler öğrendim. Kitapta geçiyor bol bol. Son olarak Orhan Kemal ve Yaşar Kemal iyi ki bu topraklarda yaşayıp bu kitapları yazmışlar.
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketli Topraklar ÜzerindeOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205,8bin okunma
Reklam
176 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Beşer kitaplık iki bölüme ayrılan serinin ilk beşlisinin final kitabında babasından aldığı emirle Kaos Saraylarına doğru yola çıkan Corwin ile gölgeden gölgeye sürükleniyor ve en son Kaos güçleri ile Amber güçlerinin savaşına tanık oluyoruz. Daha önceki kitaplarda Random ile Ganelon karakterlerini sevdiğimi söylemiştim. Bu kitaptaki bazı olaylar bu sevgiyi boşa çıkarmadı. Bu seri daha güzel olabilirdi bence. Serinin beğenmediğim kısımları: - Olaylar oldubittiye getirilmiş. Bazı yerlerde ne olduğunu anlamadan yaşanan olayların sadece sonuç kısmını görüyoruz. Mesela Oberon ya da Borel seriye giriş yapıyorlar, çok kısa bir süre sonra ölerek seriden çıkıyorlar. - Karakterler ile bağ kurulamıyor. - Fantastik ögeler başarılı bir şekilde işlenmemiş ve öylesine yerleştirilmiş gibi. Misal sonlara doğru bir sahnede ejderhalar görülüyor ama seriye dair bir işlevi yok. Olmasa da olurmuş yani. - Kitapların sonlarını beğensem de sona giden süreçler iyi yazılmamış. Bu yüzden seriye puanım 7/10. Serinin sonraki beş kitabı Corwin’in oğlu Merlin’i anlatıyor diye biliyorum. Şu anda basımı yok. Benim elimde de mevcut değil. O yüzden şimdilik okuyamayacağım. İleride basılsa bile okumam gibi.
Kaos Sarayları
Kaos SaraylarıRoger Zelazny · İthaki Yayınları · 2023117 okunma
200 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Dördüncü kitabın başlarında kahramanımız Corwin geçmişin muhakemesini yapar. Böylece ilk üç kitapta yaşanan olayları özet olarak yeniden okuruz. Olayları hatırlamak ve toparlamak için güzel bir ayrıntı olmuş bu kısım. Corwin ile beraber Desen ve Amber hakkında çok çarpıcı yeni bilgiler öğreniriz. Daha sonra ise Corwin Dworkin ile Desen’in kalbine bir yolculuk yapar. Amber’i kurtarmak için Corwin Desen’in tamir edilmesi fikrini öne sürerken Dworkin ise Desen’in tamamen yok edilip yeniden inşa edilmesi gerektiğini savunur. Bunun için Gölge Dünya’da kalan Hüküm Mücevheri’ne ihtiyaç vardır. Öte taraftan tahtı ele geçirmek isteyen kardeşlerden bazıları Kaos güçleri ile işbirliği içerisindedir. Hainlerin her an değiştiği, sonunun çok şaşırtıcı bir gelişmeye sahne olan bir kitaptı serinin dördüncü kitabı Oberon’un Eli.
Oberon’un Eli
Oberon’un EliRoger Zelazny · İthaki Yayınları · 2023118 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
200 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
İstediği tahtı beklemediği bir biçimde ele geçiren Corwin’i daha krallık tacını giymeden bir sürü sorun beklemektedir. Kardeşlerinden biri daha ölürken bir diğeri bir yerlerde hapis tutulmaktadır. Flora’yı geçmişteki kaza ve hafıza kaybı yüzünden sorguya çeker. Öte yandan bir kere daha Desen’de yürüyerek Hüküm Mücevheri’ni kullanma gücü kazanır. Bir süre sonra kardeşler sarayda bazı konuları görüşmek için toplanırlar. Bu toplantı sırasında hapis tutulan kardeşlerini Koz Kartları sayesinde kurtarırlar ancak bu esnada kurtardıkları kardeşleri ağır yaralanır. Bunu içlerinden biri yapmıştır. Herkes şüphelidir ancak suçlu belli değildir. Corwin bu toplantı sırasında Desen ve Hüküm Mücevheri hakkında yeni şeyler öğrenir. Kitabın devamında ise Corwin’in geçmişi hakkında daha fazla bilgi ediniyoruz ve bu sayede krallık için oluşturulan ittifaklara, yapılan entrikalara bir kere daha şahit oluyoruz. Kitabın sonunda ne olduğunu tam anlamadım ama bu olayın bir dönüm noktası olacağı yazıyor arka kapakta. İlerleyen kitaplarda anlamak umuduyla bu kitabın da sonuna geliyorum.
Tekboynuz’un İşareti
Tekboynuz’un İşaretiRoger Zelazny · İthaki Yayınları · 202369 okunma
232 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Serinin ikinci kitabında yine entrika, aldatmaca, ölüm, şiddet var. Buna ek olarak aşk kırıntıları da olaya dahil oluyor. İlk kitaba göre fantastik ve karanlık ögeler daha fazla. Bence kitabın ilk bölümleri durağan geçiyor. Bazı olaylar oldubittiye getirilmiş ilk kitaptaki gibi. Ancak Avalon’da ve sonrasında geçen bölümler akıcı, heyecanlı ve serinin devam kitapları için merak uyandırıcıydı. Bu kitapta ana kahramanımız Corwin kendine Ganelon isminde bir yoldaş ediniyor. Bu karakter nedense benim çok hoşuma gitti.
Avalon’un Tüfekleri
Avalon’un TüfekleriRoger Zelazny · İthaki Yayınları · 202390 okunma
Reklam
208 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
“Amber Yıllıkları” serisi 10 kitaptan oluşuyor. Bu 10 kitap 5-5 şeklinde ayrılmış durumda. İlk 5 kitapta Corwin’in maceralarına tanık olacağız. İlk kitap olan “Amber’de Dokuz Prens”in başlarında hiçbir şey anlamadım. Çünkü ana karakterimiz Corwin de geçirdiği trafik kazasından dolayı hafıza kaybı yaşadığı için pek bir şey anlamıyor yaşadıklarından. Onunla beraber sayfalar ilerledikçe biz de neyin ne olduğunu yavaş yavaş anlıyoruz. Orta kısımları pek beğenmedim. Yazar Roger Zelazny konuyu, karakterleri, olayları derinlemesine işlemek yerine yüzeysel işlemeyi tercih etmiş. Yaşanılanlar çok hızlı aktı bu bölümlerde. Oysaki daha fazla detay vererek daha güzel bölümler yazabilirmiş Zelazny. Son 40 - 50 sayfayı ise çok beğendim. Serinin sonrasını okumak için beni fazlasıyla isteklendirdi ve beklentimi yükseltti. Bu son kısım olmasaydı serinin devamı için ümitsizliğe düşecektim. Eser genel olarak Amber adı verilen bir yerin krallığını ele geçirmek isteyen kardeşlerin kanlı mücadelelerini anlatıyor. Bu yolda ittifaklar kuruluyor, ihanetler ediliyor. Bunların yanında fantastik ögeler de var tabi ki. Tanıdık geldi mi bir yerlerden ? “Taht Oyunları” serisine ne kadar benziyor değil mi ? Zaten “Amber Yıllıkları” serisi “Taht Oyunları” serisine ilham kaynağı olmuş bir seri.
Amber’de Dokuz Prens
Amber’de Dokuz PrensRoger Zelazny · İthaki Yayınları · 2023125 okunma
454 syf.
6/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Konusuna bakarak büyük beklentilerle başladığım Cebelavi Sokağı’nın Çocukları kitabı bende bir hayalkırıklığı oldu. Arka kapağında kitabın dinlere ve peygamberlere göndermeler yaptığı, tarihteki bazı dini olayları ve kişileri anlattığı yazıyor. Bu olay ve kişilerin bazılarını anlasam da bazılarını bağdaştıramadım bilgilerimle. Anlayamadığım
Cebelavi Sokağı'nın Çocukları
Cebelavi Sokağı'nın ÇocuklarıNecib Mahfuz · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20201,673 okunma
528 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Kitaba Başkomiser Nevzat’ın anlatımıyla başlayacağım diye beklerken Müstak Serhazin isminde birinin anlatımıyla başladım. Bu yönüyle Kayıp Tanrılar Ülkesi kitabına benziyor. Daha doğrusu Kayıp Tanrılar Ülkesi bu kitaba benziyor. Ben sıralamayı bozup Sultan’ı Öldürmek’i daha sonra okuduğum için bu benzetmeyi yaptım. Romanda “Katil kim ?” sorusundan çok Fatih Sultan Mehmed ve Osmanlı Devleti ile ilgili olaylar ilgimi çekti. Zaten bu tarz kitaplarda hiçbir zaman katili bilemem. Yine bilemedim bu kitapta da. Osmanlı Devleti’ndeki taht kavgalarını, entrikaları okuduğunuzda bu devletin nasıl imparatorluğa dönüştüğüne şaşırıyor ve bu karmaşada Fatih’e bir kere daha hayran oluyorsunuz. Özellikle İstanbul’un Fethi ile ilgili bölümler ve olaylar çok doyurucuydu. Fatih Sultan Mehmed ile ilgili romanlara çok ilgi duymuşumdur esasında. Çocukken Feridun Fazıl Tülbentçi’den “İstanbul’un Fethi” isimli romanı okumuştum. Henüz okumadım ama elimde Beyazıt Akman’dan “Dünyanın İlk Günü” isimli roman mevcut. Bu gibi Fatih’i ve fetihi anlatan romanlar varsa önerilere açığım her daim. Bunun dışında Müstak’ın ruhsal durumu, üç farklı iç sesinin birbiriyle sürekli çatışması, katil olup olmadığına yönelik yaşadığı çelişkiler romanın psikolojik tarafını güzel bir şekilde yansıtıyor biz okuyuculara. Okuduklarım içinde benim en beğendiğim Ahmet Ümit kitabı olduğunu söyleyebilirim “Sultan’ı Öldürmek” romanının. Kitap sonunda bizi karşılayan tarih ve psikoloji kitaplarından oluşan 5 sayfalık kaynakça bu başarının sırrını ortaya koyuyor.
Sultanı Öldürmek
Sultanı ÖldürmekAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201920,6bin okunma
533 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Kitabı Bitirmeden Okumayınız
Kinyas ve Kayra ailelerini terk etmiş, insanlardan genelde nefret eden, psikolojik sorunları olan iki kişidir. Kinyas geceleri uyuyamamaktadır. İkilinin amacı bedensel olarak yaşamak ama zihinsel olarak ölmektir. Şiddet, uyuşturucu, soygun üçgeninde ülkeden ülkeye gezmektedirler. Romanın ilk yarısında bu ikilinin arkadaşlığının kitabın bir noktasında aynı kadına aşık olmaları sonucu bozulacağını düşündüm. Gerçekten bir gün arkadaşlıkları bozulur ancak bu bir kadın yüzünden değil Kinyas’ın Kayra’yı terk etmesi yüzünden olur. Bundan sonra ikilinin birbirlerinden ayrı devam eden hayatlarını okuyoruz. İki adam romanın devamında birbirlerinin tam tersi bir profil çizerler. Kayra’nın sevgi, dostluk, aile gibi kavramlara inanmadığını Kinyas’ın ise bu kavramlara inanması sayesinde iyileşme yoluna girdiğini görüyoruz. Kayra gittikçe dibe batarken Kinyas ise düzelme yoluna girer. Tabi bu düzelme öyle hemen olmaz. Kendi içinde çokça çelişkiler ve git - geller yaşar Kinyas. Bazen Kayra ile beraber geçirdiği hayata yeniden dönmeye yaklaşır. Kinyas’ı daha çok sevdim bu romanda. Gerçek adının Tolga olduğunu öğrendiğimiz adamın içindeki Kinyas’ı yok etme ve düzelme azmini takdir ettim. 30 yaşında hayata yeniden başlaması, yeniden insani duygular hissedebilmesi, ailesine aynı acıları bir daha yaşatmamak istememesi kısacası insan olabilme çabası takdire şayandı. Kayra “ölüm”ü tercih ederken o “hayat”ı seçti. Bir tek din hakkında söylediklerini uygun bulmadım. İlk kısmını pek sevemediğim romanın Kinyas ile ilgili olan bölümlerini beğenerek tamamladım kitabı.
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,9bin okunma
576 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 günde okudu
Okuması zor bir kitap. Eserde fazlaca eski kelime var. Sürekli sözlüğe bakıp durmak bir yana bazılarını sözlükte bile bulamıyorsunuz. Çünkü kitap yazarın kullandığı kelimelerle basılmış. Hiçbir sadeleştirmeye gidilmemiş. Romanda İstibdat Dönemi, 2. Meşrutiyet Dönemi ve 1. Dünya Savaşı sonrası İstanbul’un insan manzaraları anlatılıyor. Ana karakterimiz Adnan bir yazar. Onun romanına yazdığı bölümlerden üç dönemin sosyal, siyasal yapısı hakkında bilgiler ediniyoruz. Ayrıca bolca Abdülhamit eleştirisi okuyoruz. Birçok karakterin yer aldığı romanda iktidarı kötüye kullanma, arkadan iş çevirme, evlilik dışı ilişki, gösteriş merakı, ülkenin durumuna duyarsız kalma, çıkarcılık, dalkavukluk, arkadan iş çevirme, aldatma, dini kötüye kullanma, yalancı şahitlik gibi kötü davranışlar üzerinden o dönemdeki ahlaki bozukluk anlatılmış. Neredeyse bütün karakterler bu konular üzerinden derinlemesine incelenmiş.
Üç İstanbul
Üç İstanbulMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayıncılık · 20202,425 okunma
Reklam
408 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Osman Balcıgil’den okuduğum ilk kitap. İsmi ve konusu ilgimi çektiğim için seçtim bu kitabı. Eser birinci kişi ağzından yazılmış. Yazarı çokça Ahmet Ümit’e benzettim. Onun gibi İstanbul’un çeşitli yerlerini, sokaklarını detaylıca anlatmış ; olayları anlatırken onun gibi aralara eleştirilerini de eklemeyi ihmal etmemiş. (Misal İstanbul’un tarihi yapısının bozulmasına ilişkin sözleri) Bunun dışında kitapta çoğu gerçekte yaşanmış olayları gerçek ve kurmaca karakterleri birleştirip -arka planda o dönemin siyasi ve toplumsal olaylarıyla- bir roman olarak anlatmış yazar. Okuması kolay, sürükleyici ve kısa sürede bitirilebilecek bir roman olmuş.
Melek Terörist Fahişe
Melek Terörist FahişeOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20221,224 okunma
662 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Birbirlerinin suratlarına dost görünüp arkalarından bin bir çeşit oyun çeviren toprak savaşı içindeki ağalar ; onlar savaşırken mahvolan, hakkını aradığındaysa “Komünist”, “Moskof”, “vatan haini”, “din düşmanı” gibi yakıştırmalara maruz kalan, ezilen halk ; ağalarının sözlerinden çıkamayan, bir eşya gibi kullanılan sonra da hiçbir değeri yokmuşçasına canlarına son verilen insanlar… Bu seride bol bol bunları okuyorsunuz. Ölme ve öldürme korkusunu, öldürmekle öldürmemek arasındaki tereddütü karakterlerle beraber yaşıyorsunuz. İkinci kitapta ilk kitabın ana kahramanlarından olan Mustafa Bey’i çok az görüyoruz. Çünkü ilk kitaptaki Derviş Bey - Mustafa Bey arasındaki kan davası yerini “eski ağalar” - “yeni ağalar” çatışmasına bırakmış. Bu çatışmanın ortasında olan yine alt sınıfa oluyor. Filler tepişirken ezilenler yine çimenler oluyor yani.
Yusufçuk Yusuf
Yusufçuk YusufYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20191,155 okunma
576 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Yaşar Kemal’in “O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler.” diye başlayan romanı. Usta eserine yine detaylı betimlemelerle başlamış ve eser boyunca buna devam etmiş. Hemen hemen her kitabında olduğu gibi anlattığı yörenin kurdundan kuşuna, suyundan börtü böceğine kadar tasvir etmiş ; geleneklerine, göreneklerine, törelerine, efsanelerine değinmiş. Kitabın konusuna gelecek olursak : Sarıoğulları ve Akyollular Çukurova’da yaşayan ve birbirleriyle uzun yıllardır kan davaları olan iki aşirettir. Sürekli olarak sırayla bir taraftan biri diğer taraftan birini öldürmektedir. Derviş Bey ve Mustafa Ağa da Sarıoğlu ve Akyollu aşiretinin liderleridir. Bu iki ağa aynı zamanda halka da çokça zülümler etmektedir. İki ağa da birbirlerini öldürmek istemekte ancak fırsat bulunca da elleri tetiğe gitmemektedir. Ancak onların yerine hep adamları yani fakir fukara ölmektedir. Öte taraftan civardaki başka ağalar da bu ikisinin topraklarına göz dikmişlerdir. Bu ağaların da amacı Derviş Bey ve Mustafa Bey’i başka yerlere sürüp topraklarına el koymaktır. Kitapta zaman zaman olayın anlatıldığı dönemden geçmişe ya da gerçekten hayale geçişler var. Bu geçişleri bazı yerlerde sonradan fark ediyorsunuz. Onun dışında Yaşar Kemal Usta’nın yine akıcı, güzel bir eserini okuduğumu söyleyebilirim.
Demirciler Çarşısı Cinayeti
Demirciler Çarşısı CinayetiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20192,480 okunma
880 syf.
9/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Serinin son kitabı oldukça hareketli başlıyor. Kitabın arkasında yazanların hemen hemen hepsi ilk 100 - 150 sayfada gerçekleşiyor. Bundan dolayı kitabın geri kalanı sürpriz oluyor. Kule yolunda işler tempolu bir şekilde ilerlerken yeni yaratıklarla karşılaşıyor, önceki kitaplarda yer alan bazı karakterler tekrar kitaba dahil oluyor. Algul Siento
Kule
KuleStephen King · Altın Kitaplar · 2011996 okunma
480 syf.
8/10 puan verdi
·
32 günde okudu
KİTAP HAKKINDA BOLCA SPOILER İÇERİR
Serinin 6. kitabında kahramanlarımız bu sefer bizim dünyamıza geçiyorlar. Ancak geçtikleri tarihler birbirinden farklıdır. Susannah 1999 yılında içindeki Mia ile yolculuk etmektedir. Mia çocuğunun bir an önce doğmasını isterken Susannah’a bu çocuğun Roland’dan olduğunu söyler. Jake ve Callahan da Susannah’ın arkasından giderler. Öte taraftan Roland ve Eddie 1979 yılına “gül”ün olduğu arsayı satın almak için Tower’ın peşine düşerler. Birtakım silahlı mücadeleler ve ikna sürecinin ardından Tower’dan arsayı satın almayı başarırlar. Bundan sonra çok enteresan bir şey olur. Roland ve Eddie serimizin yazarı Stephen King’in yanına giderler. Bu kısım bana biraz saçma geldi açıkçası. Susannah’ın Şarkısı seride okuduğum altı kitap içinde bence en kötüsüydü. Anlayamadığım noktalar oldu ve son kitapta aydınlatılamayacak yerler olacağı hissine kapıldım. Sanırım tam anlayabilmek için diğer King kitaplarına da hakim olmak gerekiyor.
Susannah'nın Şarkısı
Susannah'nın ŞarkısıStephen King · Altın Kitaplar · 2017845 okunma
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.