Robert Louis Stevenson mağaranın derinliğine doğru yürüdü ve uzun yıllar önce bir deprem sonucu kayalara oyulan bir odaya geldi, tavandan aşağı kocaman sarkıtlar iniyordu. Odanın ortasında gümüş bir sandık vardı. Robert Louis Stevenson sandığın kapağını açtı ve içinde bir kitap gördü.
Kitabın üstünde kendi adı yazılıydı ve bir adayı, yolculukları, serüvenleri, bir çocuğu ve korsanları anlatıyordu.