Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düşman Geliyor Top Başına

Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu

En Eski Düşman Geliyor Top Başına Sözleri ve Alıntıları

En Eski Düşman Geliyor Top Başına sözleri ve alıntılarını, en eski Düşman Geliyor Top Başına kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendisiyle, müttefiklerinin serbest bir bağlantı kurmasını engelleyen Çanakkale Zaferi, çarlığın mezarını kazdı ve bizlere sonuçta doğuda zafer kazanmayı sağladı.
Sayfa 13 - YeditepeKitabı okudu
Ertesi sabah Boğaz'ın karanlık suları üzerinde üç büyük yapı tabakası görülüyordu. Bunlar tıpkı kabristanlardaki mezar taşları gibi, Türk mermileri altında sulara gömülüp batan düşman zırhlılarından arta kalan nişanelerdi.
Sayfa 27 - YeditepeKitabı okudu
Reklam
"Zira on gün kadar evvel Türklerin Nusrat mayın gemisi bir gece gizlice "Erenköy"'ün önüne kadar yükselip taşıdığı kadar mayını o sulara dökmüştü ki İngilizlerin bundan zerre kadar haberleri yoktu ve onlar bu havaliyi taramış olduklarını sanıyorlardı."
Sayfa 32 - YeditepeKitabı okudu
Fakat bizi batmadan kurtaracak ancak bir mucize, bir keramettir Halbuki asrımızda mucizeye, keramete bel bağlayacak safdiller de pek kalmadı. Lamı cimi yok, batıyoruz...
Sayfa 69 - YeditepeKitabı okudu
Milletlerin tarihinde bazı günler vardır ki milad kabul edilir. Böyle tarihlerin öncesi ve sonrası arasında muazzam değişimler yaşanmış, o milletin kaderi etkilenmiştir. Bizim tarihimizde de Malazgirt Zaferi’nin yaşandığı 26 Ağustos 1071, İstanbul’un Fethi’nin yaşandığı 29 Mayıs 1453, Büyük Taarruz sonrasında işgalci Yunan Ordusu’na vurulan en ağır darbe olan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin gerçekleştiği 30 Ağustos 1922 “milad” günlere en güzel örneklerdir. 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi’de işte böyle bir gündür.
“Milli kaynaklarımızdan ziyade düşman kaynaklarına dayanarak vermiş olduğumuz izahlardan anlaşılmaktadır ki, nispeten hazırlıksız bir durumda olan Mehmetçik, yeter sayıda top ve kâfi miktarda cephaneden mahrum bulunmasına rağmen o parlak zaferi elde ederken düşman zırhlılarının taşıdıkları son sistem toplara karşı, onlara nispetle su götürmez derecede eski sistem toplarla dövüşmüş, hücum eden düşman zırhlılarının çoğunu Allah’ına sığınarak yolladığı mermilerle hurdahâş etmiş, fakat asıl başarıyı, üç düşman zırhlısına son ölüm darbesini indiren mayınlar olmuş, mayınlar sağlamıştır.”
Reklam
18 Mart saldırısı sonrasında sadece İngiliz ve Fransız Donanması değil kendi müttefiklerimizde dahil olmak üzere bütün dünya, Osmanlı Devleti’ni küçük görmenin ne kadar hatalı bir yaklaşım olduğunu anlayacaktır
“Düşmanlarımızın o günkü kesin azmine başlangıç oluşturan ilk hücumlarına karşı kazandığımız zaferlerin verdiği güven duygusu içinde hiç kimse 18 Mart olayının evrensel önemini takdir etmedi. İngiliz, Fransız zırhlılarının batmalarını, dönüp gitmelerini herkes pek doğal buldu. Fakat günler geçtikçe, savaşın olayları süregeldikçe, İngiliz gurur ve kibirinin Çanakkale önünde alçalmış bir halde ve çaresizce kırılıp dökülmesinin doğurduğu sonuçlardaki önem hissedilip; Almanların en ezici darbelerine direnen Çarlık Hükümeti sahip olduğu tükenmez insan hazinesiyle kayıplarını telâfi ederken, Sibirya ve Kuzey Avrupa yollarıyla aldığı araç-gereç, subay ve toplarla tekrar ordular meydana çıkararak yeni saldırılara bile geçerken, boğazların kendisine sonsuza kadar kapalı kalması o muazzam ve müthiş imparatorluğu temelinden sarsmaya başladı. Kendisiyle, müttefiklerinin serbest bir bağlantı kurmasını engelleyen Çanakkale Zaferi, çarlığın mezarını kazdı ve bizlere sonuçta doğuda zafer kazanmayı sağladı.
Avrupalıların artık bitti, tükendi sandıkları Mehmetçik, 1915 yılı Martının 18. günü İstanbul kapılarını zorlamaya kalkışan dünyanın en azametli, en kudretli iki büyük devletinin işbirliği yapmış deniz kuvvetlerine karşı o parlak zaferi kazanmaya muvaffak oldu. Öyle bir zafer ki, hesaba, mantığa sığmayan, akılları durduran bu yiğitlik mucizesi karşısında dost da, düşman da parmak ısırdılar.
bazı gazetelerimiz yine şöyle böyle bir şeyler yazarlar, birkaç klişe basarlar ve dünyaya parmak ısırtan bu Türk mucizesi de gûya anılmış olurdu. Bu yarı alâkayı, nankör bir kadir bilmezlikten ziyade Türkün mayasında gizli efendiliğe, engin yiğitlik ve feragati ile at başı yürüyen daha engin tevazuuna atfetmek daha doğru olur.
Reklam
Çanakkale ile Kilitbahir arasında çelik yağmurlarıyla kaynaşan denizin yüzü, hiddet veya ıstıraptan âdeta köpürüyordu.
Görülüyor ki o dehhaş ve öldürücü ateş Türk istihkâmlarını susturamamıştı.
O unutulmaz 18 Mart günü akşamı, gecenin ilk gölgeleri Boğaz sularına düşmeğe başladığı vakit bu sularda yalnız methalden dışarı çıkmak üzere manevra yapan “Triumph” zırhlısıyla akıntıya tâbi olarak bataryaları ateş sahasından dışarıya sürükleyen “Ocean” zırhlısının yardımcı destroyerlerle çevrili bir halde olduğu görülmekte idi.
Ertesi sabah Boğaz’ın karanlık suları üzerinde üç büyük yapı tabakası görülüyordu. Bunlar tıpkı kabristanlardaki mezar taşları gibi, Türk mermileri altında sulara gömülüp batan düşman zırhlılarından arta kalan nişanelerdi. Bu nişaneler, “Irresistible”, “Bouvet” ve “Ocean” hattı harp gemilerinin enkazının üzerinde belirmişlerdi. 18 Mart hücumunda, bir Fransız filosuyla takviye edilen o koca İngiliz donanmasının püskürtülmesi, Türklere üç zabitle yirmi şehit askere ve iki zabitle yetmiş yedi yaralı askere mal olmuş, fakat dünyanın en büyük deniz kuvvetleriyle yapılan bir hücum Türk azmi, Türk metaneti karşısında hazin bir hezimetle neticelenmiş oluyordu.”
Hazırlanan plâna göre zırhlılardan açılacak korkunç ateş yüzünden kale ve istihkâmlardaki topçular toplarından uzaklaşmaya mecbur edilecekler, sahra topları susturulacak ve “Cornwallis” ile “Canopus” zırhlılarının himayesinde işe başlayacak altı arama tarama gemisi mayın tarlalarını temizleyerek filoya yol açacaklardı. Evdeki Pazar Çarşıya Uymuyor Plan bu idi ama, saat 10.58 de ateşe başlayan Türklerin Alman havan topları büyük endişelere sebep oldu ve deniz toplarıyla kara topları arasında kuvvetli ve şiddetli bir mücadele başladı.
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.