Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düşüncenin Coğrafyası

Kurtuluş Kayalı

En Beğenilen Düşüncenin Coğrafyası Gönderileri

En Beğenilen Düşüncenin Coğrafyası kitaplarını, en beğenilen Düşüncenin Coğrafyası sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Düşüncenin Coğrafyası yazarlarını, en beğenilen Düşüncenin Coğrafyası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
71 günde okudu
20. yüzyılda Türk sosyal düşünce tarihine kafa yoran tarihçi, edebiyatçı, felsefeci ve sosyologlar eksik olmadı. Fuat Köprülü ve Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken ve Şerif Mardin bu isimlerden bazıları. Kurtuluş Kayalı da bu silsile içinde, Cumhuriyet dönemine odaklanan zirvelerden birini teşkil ediyor. Kayalı’nın düşünceye bütüncül bir bakışı var. Düşünceyi sosyalizm, liberalizm, milliyetçilik ya da İslamcılık gibi bir ideolojiye hapsetmiyor. Onun için düşünce sadece akademi değil, akademi dışı da demek. Sadece tarih ve sosyoloji ya da bilim değil, edebiyat ve sinema, sanat da demek. Kayalı düşüncenin sosyal tarihini yazıyor. Ona göre düşünce tarihi toplumsal şartlardan etkilenmeden, dâhiler eliyle üretilip kendi içinde birikerek ilerleyen soyut bir süreç değil. Kültürel, iktisadi, siyasi, hatta toplumlararası gelişmelerle ilişkilendirilmesi; tarihsel-toplumsal bağlamına oturtularak incelenmesi gereken somut bir şey. Kayalı’ya göre düşünce bir ortamın ürünü. O ortamda sadece büyük isimler yok, adı sanı unutulmuş entelektüeller, dergilerde kalmış tartışmalar, yayıncının reddettiği kitaplar, değişen vurgular da var. Entelektüellerin ilişkileri, gazete, dergi, yayınevi çevreleri, üniversite ve dernekler, okullar/ekoller de var. İşte Kurtuluş Kayalı Düşüncenin Coğrafyası’nda Cumhuriyet dönemi Türk düşüncesini bu minval üzere; son derece dikkatli, titiz ve analitik bir biçimde; tartışma tarihi, problem tarihi, alımlama tarihi gibi yaklaşımları seferber ederek inceliyor.
Düşüncenin Coğrafyası
Düşüncenin CoğrafyasıKurtuluş Kayalı · 202111 okunma
Türkiye'de düşünce, felsefe ve sosyoloji; coğrafyasıyla bağdaştırılmamış, coğrafyasından kopuk olarak düşünülmüştür.
Reklam
Türkiye'de genelde sosyal bilimler, özelde sosyolojinin durumu vahimdir.
Türk entelektüelinin temel hedefi Türkiye'de sosyoloji yapmak değil, dünyadan ve ülkeden soyutlanmış bir şekilde, genel olarak sosyoloji yapmak olmuştur.
"Söz konusu bilim adamları Batı toplum analizindeki en son değişiklikleri bulup çarçabuk benimsemişlerdir. yine de Batı toplum kuramının toplumun makro ve mikro unsurlar arasındaki bağlantıya gösterdikleri kapsamlı ilgiyi bütünüyle ihmal etmişlerdir. Açıklanması gereken bu zıtlıktır."
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Kısacası 1980 sonrasında Türk entelektüeli iyice çevirmene dönüşmüş, mikro konularla uğraşmış, ilgisi yabancı metinler üzerinde odaklaşmış ve bu gibi sebeplerden dolayı son yarım yüzyılın tarihi hafızamızdan toptan silinmiştir.
Teorik çalışmalar sosyologlar tarafından sorgulanmamış: pür akademik, nesnel, gerçekçi ve kutsal metinler olarak anlaşılmış ortaya çıktıkları tarihsel/toplumsal arka planla bağlantıları üzerinde durulmamıştır. Tarihe yönelme olarak tezahür eden bu yeni eğilim tarihte bugünü kavramak yerine, tarihe bir oyun olarak bakmak şekline bürünmüştür.
Tarihe yönelmenin, tarihsel farklılık ve yerellik vurgusunun Türkiye'de başat sosyoloji eğilimi hâline gelmesi, daha çok 1980'lerden itibaren, mikro konuların ve postmodern anlayışın öne çıkmasıyla gerçekleşmiştir. Fakat bu tarihsel farklılık ve yerellik vurgusu da bütünsel bir yaklaşımdan uzak, parçalı olmuştur.
"Kendisine ezberletilen konuların çoğu da kısa zamanda aklından çıkacak gencin önünde, ya adeta dünyayla ilgisini kesip bir uzmanlık elde etmek ya da tamamen işi sokak politikacılığına dökmek gibi iki yol bulunmaktadır."
Sayfa 224 - Sezai KarakoçKitabı okudu
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.