Düşündüğünü Sandığın Şeyi Gerçekten Düşünüyor musun?
Jeremy StangroomDüşündüğünü Sandığın Şeyi Gerçekten Düşünüyor musun? Gönderileri
Düşündüğünü Sandığın Şeyi Gerçekten Düşünüyor musun? kitaplarını, Düşündüğünü Sandığın Şeyi Gerçekten Düşünüyor musun? sözleri ve alıntılarını, Düşündüğünü Sandığın Şeyi Gerçekten Düşünüyor musun? yazarlarını, Düşündüğünü Sandığın Şeyi Gerçekten Düşünüyor musun? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evrenimizin gerçekte nasıl bir yer olduğunu düşündüğümüzde, var olan her şeyin koruyucusu olan bir Tanrı'yı şekillendirmenin zor olduğunu gördük. Her şeyin koruyucusu olması Tanrı yok olduğunda evrenin de yok olacağı
anlamına gelir. Fakat modellerimizi zorlayan fizik kurallarına bakılırsa, evrenin var olmaya devam etmesi için kendisinin dışında, kutsal ya da dünyevi bir şeye ihtiyacı yokmuş gibi görünür. O halde, gerçekte sahip olduğumuz evrenin içinde evrenin devamı için gerekli olan bir Tanrı'yı nereye yerleştireceğimizi bulamadık.
O halde neden bütün bu acılar var? Eğer Tanrı bunu engelleyemiyorsa, her şeye gücü yetmiyormuş gibi görünür. Veya Tanrı bunu durdurmak istemiyorsa, her şeyi sevmiyormuş gibi görünür. Eğer Tanrı bunlardan haberdar değilse, her şeyi bildiğini: nasıl söyleyebiliriz?
Galileo Galilei
"Bize duyular, akıl ve zihin bahşeden Tanrı'nın onlardan vazgeçmemizi de istediğine inanmak zorunda değilim."
Düşündüğünü Sandığın Şeyi Gerçekten Düşünüyor musun?Jeremy Stangroom · Hit Kitap Yayıncılık · 20087 okunma
Müzedeki bir tablo kadar çok gülünç fikir işitmiş bir şey daha yoktur dünyada.
Edmond de Goncourt
Mantığı doğru temellendirilen argümanların anlaşılması genelde zorken, kötü temellendirilen argümanlar, duygusal olup insanların önyargılarına hitap ettiği için genelde etkili olur.
Eğitimsizleri, halka, kitlelere hitap ederken eğitimlilerden daha etkili kılan, basitliktir.
Aristoteles
"Kendime ait görüşlerim var - güçlü görüşler - fakat her zaman on
lara katılmıyorum.
Tüm erkekler alçaktır.
Bazı alçaklar çekicidir.
O halde, bazı erkekler çekicidir.
Artık tekrar tekrar söylemek gerekmiyordur tabii ama aşağıdaki de aynı formdadır:
Tüm inekler dört bacaklı hayvanlardır. Bazı dört bacaklı hayvanlar fildir.
O halde, bazı inekler fildir.
Anlamlı olmuyor, değil mi?
Dostoyevski :
"İnsan, sistemleri ve soyut türetmeleri tercih etmeye o kadar meyillidir ki , kasıtlı olarak gerçeği çarpıtmaya ve yalnızca mantığını haklı çıkarmak için duyularının kanıtını inkar etmeye hazırdır."
Bireyler kendi bedenleri üstünde paylaşılmaz haklara sahipseler, neden gönüllü ötenazi yasadışı kalmalıdır?
Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Fakat ahlaki yargılar hakikaten de ancak "belirli bir kültürün değerlerinin ifadeleri" iseler, o zaman soykırım ve işkenceyi reddeden değerler nasıl oluyor da bunları reddetmeyenlerden üstün olabiliyor?