Ahmet Tulgar ile tanıştığım kitap... Öldüğünü. Öğrendiğimde ne de üzülmüştüm. Böyle insanlar neden hep erken ölür ki? Çok samimi ve özel hikayeleri vardı Tulgar'ın. Bir arkadaş gibi konuşuyor sizinle.
Ah, insanın o düşeceğini, düşmekte olduğunu fark ettiği, bilincine vardığı andaki çaresizliği, geriye dönüşün olmadığını kavrayışı, hiç olmazsa bu düşüşü, bu düşüşü de en az zararla, en az hasarla kapatmak için didinmesi! O anki yalnızlığı.
Ahmet TULGAR'ı ilk defa bu kitabıyla tanıdım, gazeteciymiş. Can Yayınları'nın indiriminden almıştım.
Duygusal Anatomi başlığından çıksa çıksa ne çıkabilir? Duyguları, ilişkileri mercek altına yatırmıştır dedim ve fakat maalesef öyle değildi.
İçerisinde 18 adet öykü bulunan bu kitap; örgütlenme, ırk, dil gibi konular üzerine yoğunlaşmıştı. Bir- iki öyküsü dışında benlik değildi.
Gülümseyişindeki farkın nedeni de buydu zaten. İdam ya da müebbet alanlar muhataplarından teselli aramak, istemek yerine muhataplarını teselli edercesine gülümserler. Her an veda ederlermiş ya da herkesten sonraya kalacaklarmış, herkes artlarında kalacakmış gibi. Buna bunlara üzülmememizi hatırlatır, tembihler gibi. İyi olduklarını belirtir gibi. İyi olacaklarını. Öyle gülümsüyordu.
"Gülümseyişindeki farkın nedeni de buydu zaten.İdam ya da müebbet alanlar muhattaplarından teselli aramak , istemek yerine muhattaplarına teselli edercesine gülümserler. Her an veda ederlermiş, her an gideceklermiş ya da herkesten sonraya kalacaklarmış, herkes artlarında kalacakmış gibi. Buna, bunlara üzülmememizi hatırlatır, tembihler gibi. İyi olduklarını belirtir gibi. İyi olacaklarını. Öyle gülümsüyordu."
Ahmet Tulgar’ın öyküleri çok gerçek geliyor bana.Anlatılan çoğu öykünün gerçekten yaşanmış olabileceğini düşünüyorum.
Duygusal Anatomi’deki öykülerin pek çoğunda siyasi örgütlenmeler içinde bulunmuş, mücadele vermiş karakterler var.Kürt mücadelesinde, Türkiye Sol hareketinde yer almış.
Hikâyeler boyunca pek çok yazarın, kitabın izini sürüyorsunuz.Benim Çok sevdiğim bir şeydir bu.Merak ederim, sevdiğim yazarların nelerden beslendiğini.
Anatomi, duyguların anatomisi üzerine de çok düşündürdü kitap beni.İnsan vücudunun, organlarının duygularımızla olan ilişkisi, çeşitli organların, dilimizde değişik söyleyiş biçimleriyle nasıl farklı duygu durumlarını ifade ettiğini düşündüm.
Yine çok düşündürücü, iç acıtan, samimi öyküler okudum Ahmet Tulgar’dan.
...insanın o düşeceğini, düşmekte olduğunu fark ettiği, bilincine vardığı andaki çaresizliği, geri dönüşün olmadığını kavrayışı, hiç olmazsa bu düşüşü, bu düşüşü de en az zararla, en az hasarla kapatmak için didinmesi! O anki yalnızlığı.
Sayfa 69 - Can Sanat Yayınları - 1. Basım - 2015Kitabı okudu
"Bizim bedenlerimiz topoğrafyası ile ülkemizin topoğrafyası birbirini tekrarlar. Biz ayaktayken, sırtımız dağdır. Biz yatarken, sırtımız ova. Bak daha ayaktayız, yamacımdasın, güvenli bir yerde. Uyuma, etrafa bak."
Kitaptaki hikayeler beni çok şaşırttı gerçekten bu kadarını beklemiyordum. Her hikeyenin sonunda şimdi ne olacakta beni şaşırtacak diye okudum diyebiliriz.