Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Edwin Drood'un Gizemi

Charles Dickens

En Eski Edwin Drood'un Gizemi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Edwin Drood'un Gizemi sözleri ve alıntılarını, en eski Edwin Drood'un Gizemi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir düzine doktordan bile daha iyi gelir o bana. Çünkü ona derinden bir sevgi besliyorum. Oysa ne doktorlara ve ne de onların ilaçlarına karşı böyle hislerim var.
Bu resmin en ufak bir estetik değeri yoktur, hatta düpedüz bayağı bir tablodur; ama sanatçısının onu mizahi bir yaklaşımla, hatta nesnesinden yansıyana benzer bir öç alma hissiyle resmettiği aşikârdır.
Reklam
Sevgili 1K Ailesi
Karşında böyle lüzumsuz nezakete pabuç bırakmayacak kadar hoş biri var. Böyle lüzumsuz nezaket görmek bana göre değil.
Bakın Avrupada Beşik kertmesi
Benim yakındığım da bu ya. Benim ölüp giden babam ve Pisicik’in ölüp giden babası nedense, kafa kafaya verip bizi beşik kertmesi usulüyle nişanlama gereğini duymuşlar. Ama hangi akla hizmet böyle bir işe kalkışmışlar? Tabii kemikleri sızlamasın, ama bizi rahat bıraksalar olmaz mıymış?
İnsanda, biri sarhoşken diğeri ise hayvan manyetizması sırasında ortaya çıkan ve asla kesişmeyen iki farklı bilinç durumu mevcuttur; bunların her biri, kesintiye uğramaksızın, süreğen bir seyir halinde kendi yolunu izler. (Böylece, diyelim ki sarhoşken saatimi sakladım, nereye koyduğumu anımsayabilmem için tekrar sarhoş olmam gerekir.) İşte Bayan Twinkleton’ın varoluşunda da böyle apayrı, birbirinden bağımsız iki farklı ruh hali vardır.
Edwin, bir yandan bahsi geçen saçlarını dağıtır, bir yandan da, “Kellemi de beraberinde kestirseymişim, herhalde daha iyi etmiş olurmuşum,” diye karşılık verir. Aynaya ürkütücü bir bakış fırlatır ve sabırsızca ayağını yere vurarak, “Gideyim mi?” diye sorar.
Reklam
Bana öyle geliyor ki bu kız olsa olsa melunun, ahlaksızın biridir,
"Sen öyle istiyorsan, pek tabii Rosa, ama müsaadenle, neden diye sorabilir miyim?” “Ah! Çünkü kızların seni görmelerini istemiyorum.” “Hava güzel, ama yine de yanıma bir şemsiye alayım ister misin?” Rosa asık suratla, bir omzunu kaldırarak, “Saçmalamayın bayım. Ayağınızda yeni cilalı deri çizmeler yok ya,” der. Edwin, çizmelerine bakar ve içinde onlara karşı ani bir tiksinti duyarak, “Belki bu, kızların gözünden kaçmama neden olabilir diye düşündüm, her ne kadar beni görmüş olsalar da,” diye karşılık verir.
Rosa, “Ben lokumcuya gitmek istiyorum,” diye yanıt verir. “Nereye, nereye?” “Lokum bir tür Türk şekerlemesidir, bayım. Tanrım sen bana sabır ver, sen bir şeyden anlamaz mısın? Mühendisim diye geçiniyorsun, ama ne biliyorsun ki?”
Çok naziksiniz. Şeref de benimdir, kendi kendini tebrik etmesi gereken de benim.
Reklam
akla derinlemesine hürmet besleyen bir yan vardı. Akıl engin bir dünya bilgisine yelken açmışsa, ya da benim deyimimle, bu bilginin ortasına düşüverdiyse, onun önünde saygıyla eğilirdi. Ona evlenme teklifi ettiğimde, büyük bir huşuyla, ağzından, bendenizi kastederek dökülen ‘Ah! Sen ha!
Bu mezar taşı için değil mi, Bay Sapsea?” “Yazı mı? Evet.” Bu sırada Bay Sapsea durmuş, dizelerin sıradan bir akıl üzerindeki etkisini merakla izlemektedir. “Milimlik yazılar olacaklar,” der Durdles. “Sevgili efendimiz, Bay Jasper, umarım afiyettedirler.” “Nasılsın Durdles?” “Ro-mezar-izmalarım azdı biraz ama bu kadarı da olacak artık değil mi, Bay Jasper!” Bay Sapsea kesin bir ses tonuyla, “Romatizma demek istiyorsun herhalde,” diye atılır. (Yazdıklarının böyle mekanik algılanmış olmasına öfkelenmiştir.)
Yoluna gitmezsen, senin de gözünü patlatırım ha!” “Seni küçük şeytan, adam sana ne yaptı ki?” “Evine gitmiyor.” “Bundan sana ne?” Çocuk, “Onu çok geç saatte dışarıda yakalarsam, evine kovalamam için bana bir sent veriyor,” der.
Denedim ama ölüleri –mesela şu senin köşede gömülü aileyi– uyandırmayı denesem daha kolay olurdu herhalde
Ne güzel bir tavsiye bu böyle. İçinizden hangi tilki verdi bu tavsiyeyi,
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.