Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küller Altında Yakın Tarih 3

Efsaneler ve Gerçekler

Mustafa Armağan

Sayfa Sayısına Göre Efsaneler ve Gerçekler Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Efsaneler ve Gerçekler sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Efsaneler ve Gerçekler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihimiz üzerine yaptığı değerli çalışmalardan tanıdığımız Prof. Dr. Kemal Karpat'ın o 'ihtilal bildirisi'ni andıran uyarısını işiten oldu mu aranızda: Bizim düşüncelerimizde, hislerimizde, sinemizde büyük bir boşluk vardır; o da tarih bilinci boşluğudur. Biz tarihe tapan, fakat tarih bilmeyen bir toplumuz... Buna bir son vermemiz gerekiyor. Tarih bilinci, tarih sevgisi insanı köklendirir, canlandırır, bugünkü olayları düne bağlar, dünü bugüne getirir, tarihi ölü bir ders olmaktan kurtarır, yaşayan bir varlık haline getirir ve tarih o olmalıdır. Bugüne bağlanan, yaşayan bir varlık olmalıdır tarih. Benim yaklaşımım budur. Biz bunu yapmadıkça, tarihe karşı olan bir yerde aşırı ilgi, diğer tarafta köksüz anlayış devam edecektir.
Demek, dört milyon küsûr kilometre karelik bir imparatorluğun yedi yüz yıllık hesapları tasfiye edildi beş ay içinde... Buna tasfiye denmez, mirası reddettik. Hem de borçlarından bir kısmını kabul ederek reddettik. Değil bir dünya imparatorluğunun mirası, bir mahalle bakkalının mirası bile... bu kadar kısa zamanda tasfiye edilip karara bağlanamaz.
Sayfa 8 - Kemal TahirKitabı okudu
Reklam
O sıralarda bence bu hâdiselerin en önemlisini teşkil eden dünkü Milli Mücadeleciler ve o günkü devrimciler kadrosunun bir kazanç ve menfaat şirketi karakterini taşımaya başlamasıydı. Bunlardan kimi arsa spekülasyonları, kimi idare meclisi azalıkları, kimi taahhüt işleri, kimi de türlü türlü şekillerde komisyonculuklar peşine düşmüş bulunuyorlardı... Hiçbirini durdurmak kabil [mümkün] olmuyordu.
Sayfa 16 - Yakup Kadri KaraosmanoğluKitabı okudu
... Bu kötü gidişe son vermek üzere kurdurduğu Serbest Fırka'nın eleştirilerine tahammül edemeyen kesim de, o zamanın deyişiyle "yiyici"lerdi. Muhalefet istemiyorlar ve her muhalefet kımıldanışını "irtica" olarak damgalıyorlardı. Neden? Çünkü irtica, yani eskiye dönmek demek, ellerinden hortumlarının alınması anlamına gelecekti. Eğer 1920-1924 arasındaki serbestlik geri gelirse avantalar ellerinden gidecekti de ondan.
Sayfa 16 - Timaș Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2007Kitabı okudu
Türkiye'de "Wilson Prensipleri" adıyla tanınan, hatta adına bir dernek bile kurulan bu noktaların 12'ncisi, Osmanlı Devleti topraklarında Türk çoğunluğunun yaşadığı bölgelerin Türklere bırakılmasını istemekteydi.
Ancak Başkan Wilson'un bir başka planı daha vardı. Kısa bir süre sonra, 21 Ocak 1918'de Paris Barış Konferansı'na giderken yanında bir program ve Türkiye'nin parçalanmasını öngören haritaya da götürmüştü. Giresun'dan başlayıp Sivas, Maraş, Adana, Mersin, Van, Kars ve Ağrı'yı da içine alan büyük Ermenistan haritasıydı bu.
Reklam
Wilson'un İlkesizliği
... Ancak Başkan Wilson'un bir başka planı daha vardı. Kısa bir süre sonra, 21 Ocak 1918'de Paris Barış Konferansı'na giderken yanında bir program ve Türkiye'nin parçalanmasını öngören haritayı da götürmüştü. Giresun'dan başlayıp Sivas, Maraş, Adana, Mersin, Van, Kars ve Ağrı'yı da içine alan "büyük Ermenistan" haritasıydı bu.
Sayfa 21 - Timaș Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2007Kitabı okudu
Ödediğimiz Osmanlı borçlarının tutarı, TL bazında yaklaşık 150 milyon liradır. Peki hiç merak ettiniz mi Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kalan nakit para tutarının ne kadar olduğunu? Tamı tamına 161 milyon TL kağıt para (bozuklar hariç).
1926'da Türk musikisi öğretimi, o zamanın konservatuvarı olan Dârü'l-elhân'dan kaldırılmıştı; 1934'de ise asıl darbe gelecek, radyoda Alaturka musiki çalınması dahi yasaklanacaktı. Peki neydi amaç? Düşünce şuydu: Asıl müzik, Batı müziğidir, Türk musikisi tek seslidir ve medeni dünyanın seviyesinden geridedir. Öyleyse nasıl kılık kıyafetimizi veya Arap harflerini Batılılarınkilerle değiştirerek muasır medeniyet karşısında içine düştüğümüz aşağılık kompleksinden kurtulduksa, aynı şekilde "geri ve ilkel" musikiyi terk edersek medeni milletler dairesine kabul edilmemiz mümkün olabilir.
Sayfa 34 - Timaș Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2007Kitabı okudu
Cemal Reşit Reyin bu marşı da üçüncü veya beşinci derecede bir kompozitör olan Jean Jacques Rousseau'nun "Le devin du village" adlı operasından ve bu operanın "bütün saadetimi kaybettim - hizmetçimi kaybettim" manasına gelen "J'ai perdu tout mon bonheur - J'ai perdu mon serviteur" misralarının bestesinden alınmıştır. Onun için bu eserde de pek çok prozodi ve sair teknik hatalar vardır. O da dilimizin ve şiirimizin bünyesini ve tekniğini anlamış değildir. Ve işte esası Garptan alınmış olan bir bestenin aruz veya hece ölçüleri ile yazılmış olan şiirimize giydirilmesi böyle hatalar doğurur... Onuncu Yıl Marşı'nı tamamiyle unutmalıyız. Buna "bizimdir" demekle ancak gülünç oluruz.
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.