Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Efsanevi Yerlerin Tarihi

Umberto Eco

Efsanevi Yerlerin Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Efsanevi Yerlerin Tarihi sözleri ve alıntılarını, Efsanevi Yerlerin Tarihi kitap alıntılarını, Efsanevi Yerlerin Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Süleyman Kudüs'teki tapınağın ihtişamıyla Saba Kraliçesini şaşırtır.Genellikle Birinci Tapınak olarak bilinen ve Süleyman'ın İÖ 10. yüzyılda yaptırdığı bu yapı, İÖ 586'da II Nebukadnezar tarafından yıkılmıştır.İkinci Tapınak, Babil sürgününden dönüşte, İÖ 536'dan sonra yapılmış, daha sonra İÖ 19'a doğru Büyük Hirodes tarafından genişleyilmiş ve İS 70'te Titus tarafından yıkılmıştır.
İslamın və İudaizmin müqəddəs simvolları olan Qaya Günbəzi, Qərb divarı və başı bəlalı Əl-Əqsa məscidi rəvayətdə bəhs edilən birinci kompleksin ərazisində yerləşir.
Səba məlikəsi Makeda və Süleyman:
Etiyopiya'da Saba Kraliçesi ulusal bir mit kabul edilir ve orada tam da 14. yüzyılda Etiyopya'da yazılmış olan Kebra Negas"ta (Kralların Şanı) adı geçer.Kutsal Kitap, bu ziyaretten coşkuyla söz etmekle birlikte, Süleyman ile Kraliçenin arasında diplomatik bir ilişkiden öte şeylerin doğup doğmadığını söylemez.Ama Kebra Negas'ta bir yandan, Kraliçe'nin bu ziyaretten sonra artık Güneş'e değil, İsrail'in Tanrısına tapmaya karar verdiğini öne sürülür, öte yandan, Süleyman ile Kraliçenin arasında gerçek bir sevgi ilişkisi yaşandığını ve bu ilişkiden Menelik'in doğduğu belirtilir.Adı aşağı yukarı "Bilgenin Oğlu" anlamına gelen Menelik, kökü Süleyman'a uzanan bir soyun ilk atasıdır.Etiyopya İmparatorluğu'nun karakteristik özelliği olan Yahuda Aslanı sembolünün ve günümüzdeki bayrağın ortasında yer alan Süleyman mühürünün kaynağı budur ve doğrudan büyüm kralın soyundan gelmenin gururla sahiplenilmesi anlamını taşır.
Reklam
Anglo İsrailizm
Richard Brothers (1757-1824), yıllarca bir akıl hastanesinde kalan ve (kendini Tanrın'nın Yeğeni şeklinde betimleyerek) millenarist bir hereket kuran sözde bir peygamberdi.Brothers'a göre, kayıp kabilenin soyundan gelenler, Britanya adalarında yaşayanlardı.Sonrakı yüzyılda İrlandalı John Wilson, Britanya İsrailciliği hareketini canlandırdı.Bu harekete göre, sürgünlerden sonra hayatta kalan yahudiler, Orta Asya'dan Karadeniz'e ve daha sonra İngiltere'ye göç etmişlerdi .(orada kraliyyet ailesuni, Davud'un soyundan gelenler oluşturacaktı).
On iki Bəni-İsrail və itkin qövm.
Bu kabileler, Ruben, Şimon, Levi, Yehuda, Dan, Naftali, Gad, Aşer, İsaakar, Zevulun, Yosef, Benyamin kabileleriydi.İsrail halkı, Yeşu'nun rehberliğinde İsrail toprağı'na yeniden yerleştiğinde (İÖ 1200'e doğru), ülke on bir kısma bölündü ve bu kısımlardan her birine bir kabile yerleşti.Üyeleri din işlerini yürüten Levi kabilesine herhangi bir toprak verilmedi.En kalabalığı olan Yehuda kabilesi, ülkenin güney kısmını işgal etti ve iki bölge oluştu.Yehuda bölgesi ile başlanğıçtaki on kabilenin yaşadığı İsrail bölgesi.Ama İsrail bölgesi, İÖ 721'de Asurlular tarafından fethedildi ve bölgede oturanlar imparatorluğun başka bölgelerine sürgün edildi.Bu bölgelerde yavaş yavaş yerli halklarla kaynaşan on kabilenin üyelerinden geriye kesin hiçbir iz kalmadı.
Süleyman Peygamber, Saba Kraliçesi, Ofir,
Kutsal Kitap bize Saba Kraliçesi'nin Süleyman Peygamberin bilgeliğinin ününden ve sarayının ihtişamından etkilenerek onunla tanışmaya geldiğini anlatır. Ve bu ziyaretten esinlenen sayısız başyapıt arasında Piero della Francesca'nın Arezzo'daki freski ünlüdür. Süleyman'ın nerede kaldığını biliyoruz: Kudüs'te. Peki Kraliçe nereden geliyordu? Burada efsane tarihe üstün gelir; tarihe gelince, elimizdeki en eksiksiz belge, Eski Ahit'in Krallar Kitabı'dır. Daha sonraları Arapların kraliçeyi Melike Belkıs olarak bildiklerini, Etiyopyalıların da Makeda olarak adlandırdıklarını öğreniyoruz. Öykünün bir İran çeşitlemesi var keza Kur'an'da da Saba Kraliçesi'nden söz ediliyor.
Sayfa 45 - Doğan KitapKitabı okudu
Düz Dünya ve Antipodlar
Güneşin bizde batarken orada doğduğu, insanların bizim konumumuza göre ters konumda bulundukları Antipodlar'la, yani Yer'in karşı tarafındaki insanlarla ilgili efsanelere gelince, bunlara inanmayı gerektiren hiçbir kanıt yoktur. Tarih bilgisinin doğrulamadığı bu görüşler, akıl yoluyla geliştirilen bir varsayıma dayanır, onun da gerekçesi şudur: Yer gök kubbede asılı olduğundan, bir yarısında ne kadar alan varsa öteki yarısında da o kadar alan vardır. Bundan yola çıkarak, Yer'in altta olan öteki kısmında da insanların yaşayabileceğini düşünüyorlar. Ne var ki, bu kişiler bir noktayı göz önünde bulundurmuyorlar: Dünyanın yuvarlak ve küre biçimli olduğu varsayılsa ya da bilimsel olarak kanıtlansa bile, bundan Yer'in öteki kısmının su yığınından bağımsız olduğu sonucu çıkmaz, öyle olsa bile, bu zorunlu olarak o kısımda insanların yaşadığı anlamına gelmez.
Sayfa 34 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Bunun ötesinde, Ortaçağ yolculukları düşseldi. Ortaçağ daha çok, olağandışı şeylere olan ilgiyi karşılamaya yönelik ansiklopediler, Imagines mundi (Evren İmgeleri) üretir, uzak ve erişilmez ülkeleri anlatır. Ve bütün bu kitapları, sözünü ettikleri yerlere hiç gitmemiş kişiler yazmıştır, çünkü o dönemde geleneğin gücü, deneyimden önemliydi. Haritanın amacı, Yer'in biçimini göstermek değil, karşılaşılabilecek şehirleri ve halkları tek tek sıralamaktı. Ayrıca simgesel temsil, empirik temsilden daha önemliydi. 1475 tarihli Rudimentum Novitiorum (Yeni Başlayanların El Kitabı) haritasında minyatür sanatçısını ilgilendiren Kudüs'e nasıl ulaşıldığı değil, Kudüs'ü Yer'in merkezinde göstermektir
DÜZYERYÜZÜ Insanlar, Yer'in biçiminin nasıl olduğunu "bilimsel olarak" düşünmeye başladıklarında, Antikçağlılar için Yer'in daire biçiminde olduğunu varsaymak son derece gerçekçiydi. Homeros'a göre, dairenin etrafi okyanusla çevrili, üzeri gökkubbeyle kaplıydı. Ve Presokratiklerin, metinleri aktaranlara bağlı olarak kimi zaman kesinlikten uzak ve çelişkili fragmanlarından bir sonuca varmak gerekirse, Thales'e göre yeryüzü düz bir daireydi, Anaksimandros'a göre silindir biçimindeydi, Anaksimenes ise bir tür hava yastığı üzerinde yüzen okyanusun çevrelediği düz bir yüzeyden söz ediyordu.
Marcus Manilius
Güneş bizde batarken, bu bölgeye bak, orada yeni gün uyandırır uyuyan şehirleri. Ve ışıkla, yeniden işleri, uğraşları getirir bu topraklara; biz geceye ) gömülüp uykuya terk ederiz bedenimizi: bu iki kısmı deniz ayırıp birleştirir dalgalarıyla. [..] Onların [güney takımyıldızlarının] altında dünyanın bir başka kısmı uzanır, bizim erişemediğimiz. Ve bilmediğimiz insanlar, hiç geçmediğimiz beldeler vardır orada: Bizim güneşimizden ışık alırlar ve gölgeleri bizimkilerin zıddıdır, yıldızlar sollarından batıp Sağlarından doğar, bizimkinin tersi bir gökyüzünde.
Bunun ötesinde, Ortaçağ yolculukları düşseldi. Ortaçağ daha çok, olağandışı şeylere olan ilgiyi karşılamaya yönelik ansiklopediler, Imagines mundi (Evren İmgeleri) üretir, uzak ve erişilmez ülkeleri anlatır. Ve bütün bu kitapları, sözünü ettikleri yerlere hiç gitmemiş kişiler yazmıştır, çünkü o dönemde geleneğin gücü, deneyimden önemliydi. Haritanın amacı, Yer'in biçimini göstermek değil, karşılaşılabilecek şehirleri ve halkları tek tek sıralamaktı. Ayrıca simgesel temsil, empirik temsilden daha önemliydi. 1475 tarihli Rudimentum Novitiorum (Yeni Başlayanların El Kitabı) haritasında minyatür sanatçısını ilgilendiren Kudüs'e nasıl ulaşıldığı değil, Kudüs'ü Yer'in merkezinde göstermektir
Reklam
"Anlatının olası dünyası, bir şeylerden kesin emin olabilediğimiz ve bize çok güçlü bir gerçeklik duygusu veren yegane evrendir."
Sayfa 440Kitabı okudu
"Bize anlattıklarınızın hepsi palavra. Aslında dünya, dev bir tosbağanın sırtında duran düz bir dairedir." Bilim adamı, yanıt vermeden önce üstünlük taslayarak gülümsemiş: "Peki, tosbağa neyin üzerinde duruyor?" Yaşlı kadın karşılık vermiş: "Çok zekisiniz, genç adam, gerçekten çok zekisiniz, ama her tosbağa bir diğerinin üzerinde duruyor!"
Marco Polo ve Müneccimlerin (3 Kralın) Mezarı
Hıristiyanların en iyi bildikleri efsanelerden biri Üç Müneccim Kral olup sayısız başyapıta ve aynı zamanda sonsuz çocuksu hayale esin kaynağı olmuştur. İran'da Saba adlı bir şehir var: Üç Kral, Tanrı doğduğunda oradan yola çıkmış, O'na tapınmaya gitmişler. Üç müneccim bu şehirde güzel bir mezara gömülmüşler ve vücutları hala tam, saç ve sakallarıyla oradalar. Birinin adı Baltazar, diğerinin Gaspar, üçüncüsünün Melkior'muş. Marco Polo, o şehirde defaatle bu üç kral hakkında sorular sordu. Çok eskiden oraya gömüldükleri dışında kimseden hiçbir bilgi alamadı.
Sayfa 62 - Doğan KitapKitabı okudu
KUTSAL KiTAP'IN TOPRAKLARI
On iki İsrail kabilesi meselesini alalım. En kalabalığı olan Yehuda kabilesi, ülkenin güney kısmını işgal etti ve iki bölge oluştu: Yehuda bölgesi ile başlangıçtaki on kabilenin yaşadığı İsrail bölgesi. Ama İsrail bölgesi, İÖ 72l'de Asurlular tarafından fethedildi ve bölgede oturanlar imparatorluğun başka bölgelerine sürgün edildi. Bu bölgelerde yavaş yavaş yerli halklarla kaynaşan on kabilenin üyelerinden geriye kesin hiçbir iz kalmadı. Bununla birlikte, birçok Yahudi için, dindaşları ile yeniden bütünleşme, gerçekleştirilmesi gereken bir proje, Mesih çağını bekleyişle bağlantılı bir ideal olarak varlığını sürdürdü.
Sayfa 38 - Doğan KitapKitabı okudu
Dante huni biçiminde ki cehenneme girip öteki taraftan çıkıyor ve Araf dağının eteklerinde bilinmeyen yıldızları görüyorsa, Yer’in yuvarlak olduğunu çok iyi biliyor demektir.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.