Aşka ilk defa bu kadar küfrediyorum
Araladığım kapılar ardında sandık dolusu, çileden çıkmış yokluğunun ağırlığını ince bir urgana asmış gibi.
Kim bilir belki de umutlarımın vasiyetiydi Eski bir kitabın arasında unutulmuş dargınlığımız.
Ah Bayım!
Söyleyemediklerim bir şiirin son mısrası gibi bazen devrik bazen ise eyleme geçemeyen son nokta gibi.
Ne acı, az sevmeleri hiç bilmedim ben
Belki de bundandır gökyüzünden mavi bir tüy gibi düşüşüm.
Göğüs kafesinin içinde atan merhametinin sesi gibi, bazen bir iç çekiş koca bir ah gibi.
Yutkunma şimdi Bayım, söylenecek o kadar söz varken bin yıllık suskunluk gibi.
Fatma ŞAHİN
“Ey! Gönlümün maisi
Ruhuma hicran, hasretime hicretsin.”
Şiir kitaplarını çok severim, bunu da büyük bir beklenti içerisinde okudum. Ama istediğim gibi değildi, yani nasıl desem basitti. Hep duyulan o klişe aşk sözlerini toplayıp yazmışlardı sanki.
Beğendiğim yerler çok oldu, etkisinde kalıp hemen paylaştığım da oldu ama o kadar da abartılacak bir kitap olduğunu sanmıyorum. Şiir severler okusun derim yine de.
-"Sevmek en ağır bedeldir,
Yüreğinde vicdan azabı olana..."
-"Ve cemreler düşüyor yüreğime içimde baharlar açtırmasada..."
-"Kaç takvim yaprağına saklıydı
Zamansız yüreğime çarpan hasretin?"
-"Çıkmaz sandığım sokakların sonunda bekledim hayalini."
-"Sol yanım sen dedi...
Dayanamadım, yenik düştüm soluma"
-"Yeni keşfettim sendeki beni,"
-"Gökkuşağından bir rengi bize ayırsak?"
-"Değişen zamanın, değişmeyen hikayesi olabilirdik..."
-"Sensizlik, sessizliğim oldu."