Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ekonomik Safsatalar

Frederic Bastiat

Ekonomik Safsatalar Gönderileri

Ekonomik Safsatalar kitaplarını, Ekonomik Safsatalar sözleri ve alıntılarını, Ekonomik Safsatalar yazarlarını, Ekonomik Safsatalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herkes devletten geçinmek ister. Unuturlar ki devlet herkesten geçinmektedir.
Öncelikle herkese merhaba, ben Akın.. Arkadaşım Batuhan sayesinde liberalizmle tanıştım. Tavsiyeleri doğrultusunda liberal düşünürleri araştırdım ve sonunda yeni okuyucuların okuması gereken kitapların bir listesini yaptım ve bu kitapları satın aldım. Bunu paylaşmaktaki amacım eğer liberalizm okumaları yapacaksanız tavsiye ettiğim kitaplardan
Reklam
Sordukları sorular aynı köleliği kaldırırken Siyahilere söylenen­lere benziyor: “Zavallı insancıklar, şimdi sizleri kim besleyecek? Efendiniz sizleri dövüyordu ancak en azından size manyok(un) da veriyordu.” Böylelikle köleler prangalarını özler ve sorarlar: “Nasıl manyok bulacağız?” Kendilerini besleyenin efendileri değil, efendilerini besleyenlerin kendileri olduğunu bir türlü fark edemezler. İspanyada manastır reformu gerçekleşirken halk dilencilere şöy­le sorardı: “Nasıl beslenecek, nasıl giyineceksiniz? Başrahip sizin kurtarıcınızdır. Ona sırtınızı dönmek münasip midir? Dilenciler de şöyle cevaplardı: “Doğrudur. Başrahip olur da gi­derse resmen kahrolacağımızı açıkça görebiliyoruz, ancak kimin gelip hayatımızda yer edineceğini göremiyoruz.” Görmekte başarısız oldukları şey, manastırların onlara yardım yapmalarının sebebi, onların üzerinden geçinmeleriydi yani ra­hipler verdiklerinden fazlasını alıyorlardı. Aynı şekilde işçiler, tekeller sırtınıza gizli bir şekilde vergiler yük­ lüyor ve ardından bu vergilerden elde ettiği gelirle sizlere istih­dam sağlıyor. Sahte arkadaşlarınız sizlere şöyle soruyor: “Tekeller olmasa size kim iş verirdi?” Siz de şöyle cevaplıyorsunuz: “Doğru. Tekelcilerin bize sağladığı işlerimize güvenebiliriz. Ancak serbest ticaretin vaadettiklerine inanmamız şüpheli görünüyor.” Sizin de göremediğiniz şey, bu tekelcilerin cebinizden paranızı çaldığı ve sonra belirli bir miktarı sarf ettiğiniz emek karşılı­ğında geri verdiğidir.
Sayfa 204
Halkı soymak için kandırmak gerekir. Kandırmak için halkı on­ların kendi yararına olduğu konusunda ikna etmek ve mülkü, kurgusal veya daha kötü olan hizmetleri karşılığında kabul et­meye ikna etmek gerekir. Bu safsatanın amacıdır, teokratik, eko­nomik, politik veya parasal da olsa. O halde, kaba güç kontrol altında tutulduğundan beri safsata yalnızca bir kötülük türün­den ibaret değil, kötülüğün tam da özüdür. O nöbetleşe olarak kontrol altında tutulmalıdır. Ve bu amaçla halk, zekiden daha zeki hale getirilmelidir, aynen halihazırda güçlüden daha güçlü olduğu gibi.
Sayfa 149
Dünya işlerinde önemli bir rol oynayan yağma iki araca sahiptir: Güç ve sahtekarlık. Ve iki de engele sahiptir: Cesaret ve bilgi.
Sayfa 148
“Savaş halinde ne yapacağız,” diye insanlar soruyor, “Demir ve kömür için İngiltere’nin insafına mı kalacağız?” İngiliz tekelcileri de kendine haykırmaktan geri durmuyorlar: “Fransa’ya kendini gıdada bağımlı kılarsa savaş durumunda Bü­yük Britanya’ya ne olacak?” İnsanların gözardı ettiği bir şey mübadeleden kaynaklı, ticari alışverişlerden kaynaklık bağındık türleri karşılıklı bağımlılık­tır. Onlar bize bağımlı olmadan biz onlara bağımlı olamayız. Bu toplumun tam da özünü oluşturan şeydir. Doğal karşılıklı bağımlılıkları koparmak birinin kendisini bağımsızlaştırması de­ğildir, tamamen kendini izole etmesidir.
Sayfa 119
Reklam
Coşkun akan dalganın teskin eden çağıltısında uyuklamak.
Sayfa 112
Pratikte bir ürünün diğeri için doğrudan takasını içeren yüz, bin, mümkünse hatta on bin içinde sadece bir mübadele mi var­dır? Dünyada para olduğundan beri hiçbir çiftçi kendine şunu söylemiş midir: “Ayakkabı, şapka, nasihat ve dersleri yalnızca buğdayımı tamamen eşit değerde bir karşılık veren ayakkabıcı, şapkacı, avukat veya öğretmenden almak istiyorum?” O zaman neden milletler kendilerine böyle bir zorluk çıkarıyorlar?
Sayfa 109
A talihli bir ülkedir. B, Doğa’nın kötü muamele ettiği bir ülke­dir. Bu mübadelenin her ikisinin de yararına olduğunu savuna­cağım, ancak özellikle B’nin yararınadır, çünkü ticari alışveriş­lerde mübadele edilen şey fayda değil, değerlerdir. Şimdi A aynı değerde daha büyük kolaylık miktarını kapsar, çünkü ürünün kolaylığı hem Doğanın hem insan gücünün katkılarını kapsar, halbuki ürünün değeri yalnızca işgücüne karşılık gelir. O halde, maliyetin düşürülmesi tamamen B’nin avantajınadır. A’daki üre­ticiye yalnızca işgücü için ücret ödeyerek B, verdiğinden daha doğal bir faydayı maliyetin düşürülmesi suretiyle sağlar.
Sayfa 55
Bir doktor, ekmeğini pişirmeye, enstrümanlarını yapmaya veya giysilerini dokumaya veya dikmeye vakit ayıramaz. Başkaları onun için bunu yapar ve bunun karşılığında o da hastaları tedavi eder. Bu rahatsızlıklar daha sık, ciddi ve sayıca daha çok oldukça daha fazla sayıda istekli -daha doğrusu buna mecbur- insan onun kişisel faydası için çalışır. Doktorun bakış açısından hastalık -in­san refahının genel engeli- onun bireysel refahının nedenidir. Bütün üreticiler kendi özel alanlarıyla ilgili olarak aynı şekilde düşünür. Armatörler kazançlarını uzaklık adı verilen engelden; çiftçiler açlıktan, dokuma kumaş imalatçıları soğuktan sağlarlar, öğretmenler cehaletin varlığı sayesinde, kuyumcular gösteriş sa­yesinde, avukatlar açgözlülük sayesinde, noterler muhtemel bir kötü niyet sayesinde geçimini sağlarlar; aynen doktorun insan türünün hastalıklarıyla geçimini sağladığı gibi. O halde, her bir ihtisas alanının sarf edilen çabanın kaldırmak istediği engelin devamlılığında, hatta genişletilmesinde yakın bir çıkarı vardır.
Sayfa 26
Reklam
Tek başınayken insan, emeğin kendiliğinden bir amaç olmadığı­nı, bir araç olduğunu ve araçlara zarar gelmesi korkusu uğruna amacın kendisini reddetmenin saçma olduğunu kolayca anlaya­caktır. Aynı zamanda şunu da kavrar ki, ihtiyaçları için günde iki saatini ayırırsa, onu bir saatliğine ayakta tutan herhangi bir şart, (makine, toprağın verimliliği, karşılıksız bir hediye, ne olduğu fark etmez) ürün büyük oldukça, bu saatten tasarruf ederek onu refahını artırmak için kullanabilir. Kısacası şunu anlar ki, işgü­cünde tasarruf ilerlemeden başka bir şey değildir.
Sayfa 18
Toprağın benimkinin üç katı üretiyor. Evet ama on katına mal oluyor, o zaman seninle halen rekabet edebilirim.
İşte bu yüzden tekellik, her adaletsizlikte olduğu gibi, kendi yıkımını beraberinde getirir.
Sayfa 279Kitabı okudu
"Ve çoğunluk bunu açıkça görseydi, fayda deyim yerindeyse kendiliğinden sağlanırdı." "Yalnız dikkatimi devamlı çekmeye çalıştığın nokta da bu: reform, ancak genel bir aydınlanma süreciyle mümkündür." "Ve böylesine bir süreç her türlü reformu kaçınılmaz kılar."
Sayfa 240Kitabı okudu
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.