Üçüncü romanım el-iksir ile karşınızdayım. Habis Kıssa ve İsimsiz Kitap gibi onu da bizzat ciltledim ve kitap haline getirdim. Hatta bu sefer mücellitliğin de ötesine giderek ciltçi tezgahlarını yapabilmek adına marangozluğa ve kitabın başkahramanı sayfaların dışına taşabilsin diye de damıtıcılığa göz kırptım. Diğerleri gibi yalnızca 666 kopyayı hedefliyor ve sipariş geldikçe ciltliyorum. Bir kopyayı bitirmem şişesiyle birlikte on günü buluyor. Yapım sürecini içeren video film hacmini buldu ama yapacak bir şey yok sabrı sebatı olmayana göre değil zaten yazdıklarım da…
Kitapla birlikte gelecek numaralı şişenin içinde kafanızı güzel yapmaktan ziyade sıhhatiniz için tercih edebileceğiniz türden bir bitter, preparat veya müstahzar var.
Gelelim kitaba… Numaralı ciltle beraber gelen numaralı şişe aslında bir tür dünya denen illüzyonu yok etme cemiyetinin kartvizitidir. Okur bunlara sahip olarak sayfalar dışına taşan anlatının azılı militanlarından birine dönüşmeye gönüllü değilse bile önünde sonunda mecbur kalacaktır. Gücün iyi ya da kötü tarafında bulunma klişesinden çok daha öteleri zorlayan el-iksir, tarafsızlığıyla tanrıları bile karşısına alacak kadar gözü dönmüş bir ordunun süper gücü, tılsımlı içeceği ve hakikat şerbetidir aslında.
Kendi icat ettiğim okura ulaşma metodu hedeflediğimden bile iyi noktada… Habis Kıssa 666 okura ulaşıp tükeneli dört sene geçti. İsimsiz Kitap da belirlediğim mevcudun tam yarısında. Hiçbir zaman binler satmayacak kitaplarım ve bundan ötürü çok memnunum. Bileğimin gücünü tahayyül etme kabiliyetimle birleştirerek az sayıda ürün ortaya çıkarmayı çok daha kıymetli buluyorum. Yakın bir zamana kadar bunu edebiyat ve sanatın girdiği buhrandan çıkabilmenin bir yolu gibi görüyorken bir süredir yanlışlıkla doğru bir hayatın reçetesini keşfettiğimi anlıyorum. Siparişin yoğun zamanlarında ellerimin sızısından uykuya dalamayacak kadar yorgun oluyorum fakat bedelsiz gelen mutluluğun vasatlığından ziyade epey zorlu ama dopdolu bir hayat yaşamanın şahsiyetli ruhuna sığınarak güç buluyorum.
Son kitabım el-iksir içerik açısından rahatsızlık verici olması dışında ortalama Türkiye vatandaşının sinir uçlarında horon tepecek türden bölümler içeriyor. Diğer kitaplarımda olduğu gibi el-iksiri de yayınlayacak mabat bu ülkedeki hiçbir yayıncıda yok. Elimin emeğiyle özgürce yazmanın bedelini ödemem, bu kadar kapalı bir ortamda peygamberleri, şeytanı ve hatta allahı karakterleştirip aklımdaki yerlerini bir kurguya dahil etmem özetle otosansür nedir bilmeden kalem sallamanın bir yolunu keşfetmem şimdiki zamanda çok dikkat çekmiyor belki ama günün birinde; bir adam böyle şartlardaki bir Türkiye’de kimseye hesap vermeden ve hiçbir otoriteyi umursamadan yazmanın bir yolunu bulmuştu diyecekler, bundan eminim...
Sonuç olarak Sadece 666 kopya ciltlenecek bu yeni metinle birlikte; okura bir roman değil, Habis Kıssa ve İsimsiz Kitap ile kapısı aralanan hakikat avcılığı evreninde gidilecek daha karanlık yerler olduğunu müjdeleyen bir atlas sunuyorum...
