Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şark İslam Klasikleri

El-Medinetü'l Fazıla

Farabi

El-Medinetü'l Fazıla Gönderileri

El-Medinetü'l Fazıla kitaplarını, El-Medinetü'l Fazıla sözleri ve alıntılarını, El-Medinetü'l Fazıla yazarlarını, El-Medinetü'l Fazıla yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
10/10 puan verdi
Farabi'nin devlet görüşünü açıklayan kitabı. Aslında diğer bir kaç kitabı da bu katagoride. Mutluluğun kazanılması gibi. Bu kitaplarda devlet, devlet adamı nasıl olması gerek hakkında görüşleri. Çoğunun bildiği gibi Aristo ve Platon'dan en çokta Platon'dan etkilendiği söylense de aslında görüşü orijinaldir. Platon gibi devleti filozofların yönetmesi değil, yöneticinin belli vasıflarda olması görüşündedir. Bu ikisi benzer gözükse de farklı görüştür. İdeal Devlet olarak çevirilse de aslı El-Medinetül Fazıla'dır. Bkz. Medine = medeni, şehir, medeniyet.
El-Medinetü'l Fazıla
El-Medinetü'l FazılaFarabi · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 19903,146 okunma
En büyük reis, mensup olduğu zümreden hiçbir şahsın reisliğini kabul edemez. Nasıl ki bedende reis olan uzuv, başka bir uzvun reisliğim kabul edemez. Herhangi bir topluluğun reisi de bu durumdadır.
Sayfa 84
Reklam
Savaşmaya kadir olanlar açıkça hareket ederler; olmayanlar desise, sahtekarlık, dalkavukluk, tefecilik ve mugalataya başvururlar.
Sayfa 117
Fakat hikmet riyasetin şart olmaktan çıktığı gün -diğer şartlar bulmuş olsa da- fazıl şehir kralsız kalır. Şehri idare eden reis, kral olmayınca, şehir tehlikeye maruz olur. Kendisine teslim olacak bir hakim bulamayan şehir, gecikmez yıkılır.
Sayfa 90
Fazıl Şehir tam sıhhatte bir vücuda benzer. Bütün uzuvları onu hayat devresinin sonuna kadar, muhafaza etmek hususunda yardımlaşırlar.
Sayfa 80
Gözdeki görme kuvvetinin cevherinde bilfiil görme yeterliliği bulunmadığı gibi, renklerin cevherinde de bilfiil görünme yeterliği yoktur. Hakikat halde gözü ve renkleri aydınlatan güneş ışığıdır.
Sayfa 67
Reklam
İrade, duyum, tahayyül ve düşünme yoluyla idrak ettiğimiz şeyleri isteyişimiz veya istemeyişimiz; ve o şeyleri almak veya bırakmak hakkında verdiğimiz hükümdür.
Sayfa 56
Ben Aristo zamanında gelseydim onun en iyi şakirtlerinden (öğrencilerinden) olurdum.
Sayfa 7
Fazıl şehir halkından olup, zorla ve zorbalıkla cahilce işler işlemeğe mecbur edilenler, zaten istemiyerek yaptıkları şeylerden büyük eziyetler duymaktadırlar.
Hastalar arasında derdini bilmediği için kendisi­ni sıhhatli zanneden ve bu zannının kuvvetlenmesiyle tabibin sözlerine asla kulak asmıyan kimseler bu­lunduğu gibi, ruh hastaları arasında da hastalığını bilmiyen, bilâkis, kendini üstün ve ruhunu sahih zanneden ve herhangi bir mürşidin, bir muallimin veya bir mürebbinin sözlerine kulak asmıyan kimse­ler vardır.
Reklam
Câhil şehir öyle bir şehirdir ki, halkı, saadeti ne tanırlar ne düşünürler. Kendilerine öğretilse bile ne onu kabul ederler ne de ona inanırlar. Onlar ancak sıhhat, servet, şehvet, serazad olmak, saygı ve itibar kazanmak gibi zevahire, hayaün gayesi nazariyle bakarlar. İşte bu şeylerin her biri cahil şehir halkınca birer saadet sayılır. Onların en büyük saadetleri de bütün bu şeylerin bir arada toplanmasıdır.
Kendisine teslim olacak bir hâkim bulmıyan şehir, gecikmez yıkılır.
Riyaset iki şeyle olur: birisi reisin riyasete tabiat ve yaradılışı ile müstaid bulunmasiyle; diğeri reisin heyetçe ve irâdî melekesi ile riyasete müstaid bulunmasiyle.
Fakat sakinlerinin -ancak saadete erişmek maksadiyle- yardımlaştıktarı bir şehir, fâzıl bir şe­hir olur. Zaten saadete erişmek maksadiyle kurulan her toplulukta fâzil bir topluluk sayılır. Onun içindir ki, bütün şehirleri -saadete erişmek maksadiyle elele vererek- çalışan bir millet de fâzıl bir millettir; bütün milletleri, saadete ulaşmak maksadiyle elbirliğiyle çalışan bir dünya da fâzıl bir dünya olur.
Saadet, insan ruhunun vücutta maddeye ihtiyaç arzetmeyecek bir tekemmül mertebesine ulaşmasıdır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.