Bir yerde barıştan söz ediliyor, barış insanlığın talebi
olarak dile getiriliyorsa demek ki orada barışı bozan
bir şey, biçimi ne olursa olsun “savaş” vardır. Türkiye,
uzun zamandır barış ortamının bozulduğu bir ülke
görünümünde. Uluslararası gelişmeler, kendi içindeki
kutuplaşma Türkiye’nin yakın gelecekte istikrara kavuşamayacağının işaretleriyle dolu. Tehlikeyi fark eden entelektüeller, kimi zaman söz, yazı ve eylemle kaygı verici
bu gidişi engelleme çabasında. Ne yazık ki barış çabası,
her zaman olduğu gibi barış ortamını bozanların hedefi
oldu ve 100 barış aktivisti 10 Ekim günü katledildi. Barış
mücadelesinin bir bileşeni olarak katliamda kaybettiğimiz dostlarımızı saygıyla anıyoruz.
*
Bildiğiniz üzere eğitim alanı, içinden geçtiğimiz çalkantılı ve belirsiz siyasal iklimden doğrudan etkilenmekte, sorunlar giderek daha fazla katmerlenmekte ve
karmaşıklaşmakta. Bu sayımızda da eğitim sistemindeki
sorunları farklı boyutları ile ele almaya devam ediyoruz.
Dr. Erkan Aydoğanoğlu bu karmaşık sorunların güncel
görünümünü kaleme aldı. Değerli hocamız Prof. Dr.
Rıfat Okçabol ve genel yayın yönetmenimiz Ünal Özmen de eğitimi kuşatan en önemli sorunlardan biri olan
dinselleşme olgusunu Eleştirel Pedagoji için geniş bir
perspektiften değerlendirdiler.
Eğitim sisteminde diğer bir sorunlar kümesi de daha
anaokulundan itibaren çocukların eğitimini, ailelerin
okul ve yaşam biçimini şekillendirmede etkili olan sınav-merkezlilik. Zira, merkezi standart sınavları esas
alan eğitim anlayışında sınavlar, neoliberal kapitalizmin
eğitimdeki virüsü gibi bir işlev görüyor; tüm eğitim sistemini enfekte ediyor, biçimlendiriyor. Neoliberal tahribatın tüm açıklığı ile ortaya çıktığı günümüzde, sınav
merkezliliğin aynı zamanda piyasa merkezlilik anlamına
geldiğini anlıyoruz. Sınav virüsüyle eğitimde artık birbiriyle yarışan sadece öğrenciler değil; veliler, performans
ölçümleriyle öğretmenler, başarı sıralaması ile okullar
da yarışın içine çekiliyor. Rekabet öne çıkarak eğitimde
dayanışmanın yerini alıyor… İlerleyen sayfalarda bu can
alıcı konuyu masaya yatırıyoruz. Yayın kurulumuzdan
Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy ve danışma kurulumuzdan sevgili arkadaşımız Yrd. Doç. Dr. Ebru Aylar’ın
birlikte hazırladığı bu dosyaya birçok araştırmacı/yazar
katkı sundu. İlgiyle okuyacağınızı düşünüyorum…
Daha aydınlık günlerde görüşmek dileğiyle…
Ahmet Yıldız