Günün kitabı yine bölüm kitaplarımdan biriydi.Yani ''Elleri Tılsımlı '' . Kitabımız iki bölümden oluşuyor .İlk bölüm 1842'den başlayarak günümüze kadar süren zaman içinde doğum nasıl medikalleşti , ebelik de diğer sağlık dalları gibi nasıl erkek egemenliğinin altına alınmaya çalışıldı sorularına cevap niteliğinde... İkinci bölümdeyse doğum medikalize edilmeden, ebelik itibarsızlaştırılmadan önce kim ,nasıl ,neden ebe olmayı tercih etti ? Ebeler sadece doğumu gerçekleştirme göreviyle mi sınırlı kaldılar ? Büyük ölçüde Besim Ömer yüzünden ''pis,yaşlı,acuze'' olarak nitelendirilen,aslında eli öpülmesi gereken ebelerimiz gerçekten hakkındaki suçlamaları hak ediyor mu ? Hemşirelik ve ebelik arasında müfredatta bile gözle görülür fark varken diğerinin yerine geçmesi doğru mu ? sorularının cevaplarını ve genel itibariyle ebelik tarihi içindeki bir sürü sorunun kaynağını,çözümünü bulabileceğiniz bir eser.
Şayet ben gibi ebelik bölümünde okuyan öğrencilerin - özellikle haklarını kıyasıya savunabilmek adına - yanından ayırmaması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Son olarak olmazsa olmazım kitaptaki alıntımla bitiriyorum :
"O çocuğu doğurttum mu, yıkamadan önce koklardım. Yıkanmadık çocuk, burcu burcu burnuma kokardı. Kokar yenidoğan çocuk. Pek güzel kokar. Bi güzel kokar."