Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Elveda Çocukluğum

Erdal Arslan

Elveda Çocukluğum Gönderileri

Elveda Çocukluğum kitaplarını, Elveda Çocukluğum sözleri ve alıntılarını, Elveda Çocukluğum yazarlarını, Elveda Çocukluğum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir rüyaya inanmak gibiydin, uykuya dalmadan görülen bir rüya...
Okunmamış bir mektup varsa hala elinde, Dokunmadığın bir yüreği besliyorsun içinde..
Reklam
Telaşla iştigal... Nasıl anlatsam bilmiyorum, Kelimeler kifayetsiz, sözler anlamsız bu gün...
Geçmez denen ne varsa hepsi geçer. Benimki geçti. Tıpkı sabahın yeni güne uyanması gibi, hayatımda yeni bir sayfa açıldı. Artık kocaman bir adam olmuştum. Çocukluğumu görmeyenlerin aksine ne kadar da çocuklaşsam inat edemeyecektim, ben de büyüdüm. Evet, o gün büyüdüm.
İşte ben mutluluğun resmini yapıyordum o sıra, Nazım bana sordu o soruyu, Ben Abidin oldum Nazım'ın mısralarına. “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin?” Yaparım... Yaptım da...
Reklam
Sabaha kadar yağmur yağmıştı. İpil ipil ince yağan yağmura acımasız bir fırtına eşlik ediyor çok zaman sürmeden duruyor, ağaçlarda kalan tek tük, sırılsıklam, üşümüş hatta çoğu donmuş ıhlamur yaprakları sokak ortalarına düşüyordu. Düşen tüm yapraklar bir cam vazo gibi dağılıyor, yağmur ile birlikte üzerlerine düşen küçük kristal kar taneleri yaprakları çok sürmeden görünmeze çalıyordu. Sabaha kadar böylece yağan yağmura henüz seher kavuşmadan kabarmaya bırakılmış bir hamur topağı kar taneleri karışıyor, biraz daha geçince fırtınaya eşlik ediyorlardı. Sanırım doksanlı yılların sonu, iki binlerin başıydı… Büyük deprem ya o yıldan önce ya da sonra olmuştu. Ancak o yıl olmadığı apaçık belliydi. Evimiz irili ufaklı parçalara ayrılmış, dağınık duran mahallemizin tam ortasında, yeni yaygınlaşan apartmanlardan birinin bahçe katındaydı. Bu sebeple şanslı sayılabilirdik. Çünkü yaşı belki yüzü geçmiş gecekondularda o sabaha kadar başka telaşe baş gösterirdi. Buralarda bütün huzursuzlukların temelinde geçim sıkıntısı yatıyor. Kimi evlerin damları akıyor, kimi evlerde hastalar ilaçsız, bebekler mamasız kalıyordu. Rabbe isyan etmemek için hiçbir sebep yokken bile buralarda insanlar hamd ile yaşıyor, yağmurun, karın, fırtınanın ardından gelen küçücük görünen kış güneşine olağanca dua ediyor, şükrediyorlardı…
Uzun zaman oldu yazmaya başlayalı.. Neden yazıyorsun derseniz. İnsanlara güvenmeyi çoktan bıraktım. Yazıyorum, çünkü insanlar sadece hayallerimde yeterince güven veriyorlar ve sadece insanları hayallerimdeki kadar seviyorum.
Elveda Çocukluğum
Elveda Çocukluğum
Erdal Arslan
Erdal Arslan
Hayattan zevk alan insanları çok seviyorum. Çekilen bunca cefaya rağmen mutlu olmayı beceren kişilere inanın ki hayranım.
Elveda Çocukluğum
Elveda Çocukluğum
Erdal Arslan
Erdal Arslan
Seninle uykuya dalmak kadar güzeldi, güne uyanmak...
Sayfa 75
Reklam
Okunmamış bir mektup varsa hala elinde, dokunamadığın bir yüreği besliyorsun içinde...
Sayfa 25 - petra
Uzun zaman oldu yazmaya başlayalı.. Neden yazıyorsun derseniz. İnsanlara güvenmeyi çoktan bıraktım. Yazıyorum, çünkü insanlar sadece hayallerimde yeterince güven veriyorlar ve sadece insanları hayallerimdeki kadar seviyorum.
İkinci Baskı
“Körüklü Yolculuk” Çeken bilir derler ya hani; İşte ben “o”yum... Tarihi tam olarak hatırlamasam da, günlerden salı olduğuna adım kadar eminim. Çünkü o zamanlar sadece salı günleri polikliniğe randevu veriyorlardı. İlk zamanlarda bunun benim için hiçbir önemi yoktu. Fakat belirli bir zaman sonra hastane köşelerine gide gele günlerin,
Sayfa 12
İnsan bazen hiç istemese de erken büyür...
".. her ne kadar vedalaştığını zannetse de, o ölene kadar bedeninde taşıyacağı bir ruh yani içindeki çocuktur."
Sebebini bilmediğim bir acıyla, canımın yankısıyla uyandım. Yüreğim kopacak gibiydi. Sağımdaki yatak bomboştu. Gözlerimle odanın içini süzerken kulaklarıma ağır arabesk tonuyla Salih'in sesi dokundu. "yüreğime dem vuran acının yankısına sebep o muymuş" diye geçirdim içimden. Pencerenin ardındaki tok sesin yerini naif bir kadın sesi bıraktı, yine aynı şarkı. Bu seferki biraz iyi geldi. Dinledim. Şarkının bitmesini beklemeden yanına gidip yakından da biraz dinleyesim geldi. Ben asla bu tür müzikler dinlemezdim. Ama iyi gelmişti. Yatağımdan kalkıp sadece pencereden geçişi olan balkona atladım. Salih duvara yaslanmış önündeki radyoya bakakalmıştı. "Günaydın" dedim. Şarkının ağırlığıyla ufalmış göz kapaklarını zar zor kaldırıp küçük parlak gözbebeklerini yüzüme doğrulttu, gözaltları tarifsiz bir biçimde kızarmıştı. Baharı bekleyen güz gibiydi. Ölümü bekliyordu. Ben de o da bunu çok iyi biliyorduk. Çok yakın bir zaman sonra çaresiz yatağında ölüm ile yüzleşeceği günü bekleyecekti. Tatbikî böyle olmasını normal karşılamak da acımasızlık olurdu. Gözbebekleri bana dikelmiş bakarken ağzına topladığı kelimeyi bırakamadı. Kustu... "gvuünayduın" derken dudaklarından akan kanın farkına varamadı. Pencereden içeri atlayıp lavaboya koştu. Öğürmeleri takip eden kusmuk hışırtısı kulaklarıma dokunuyordu. Çok üzülüyordum ama midem de bulanıyordu. Yerde duran radyoyu kulağıma dayadım. Şarkıcının sesi daha da gürleşti. Kulak zarım titriyordu. Salih’i duymuyordum ya o bana yeterdi.
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.