Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erkekliğin Türkiye Halleri

Güler Okman Fişek

En Eski Erkekliğin Türkiye Halleri Sözleri ve Alıntıları

En Eski Erkekliğin Türkiye Halleri sözleri ve alıntılarını, en eski Erkekliğin Türkiye Halleri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Giriş ve Literatür Taraması
Türkiye'de, son yıllarda, kadınları ve kadın olma durumunu merkeze alan araştırmaların sayısı sevindirici biçimde artıyorken, erkekler ve erkekliklerle ilgili çalışmaların sayısı sınırlı kalmış (Sancar, 2009), özellikle de erkeklerin kimlik kurguları / yapılanmaları, gelişim süreçleri, dünyaları, düşünce ve kaygılarıyla ilgili çalışmalar eksik kalmış görünüyor. Bu projede hedeflenen; bu alandaki bilimsel boşluğu doldurmak ve "doğal" ve "bildik" kabul edilen erkekliği tartışmaya açmak ve anlamak için bir başlangıç yapmaktır. Bu hedefe yönelik, araştırmanın hem kuramsal hem de pratik anlamda somut katkılarının olmasını ümit ediyoruz Sancar, S., Erkeklik imkansız iktidar: Ailede, Piyasada ve Sokakta Erkekler, Metis Yayınları, İstanbul, 2009.
Bilindik ama farklı değerlendirilen hatta suçlamalarda kullanılan bir olgu
Evi geçindiren kişi olmak, yani daha çok evin dışında, iş yaşamına dahil olmak, babaların çocuklarının hayatındaki fiziksel mevcudiyetini yapısal olarak iyice kısıtlıyor. Öte yandan, çocukların zihninde otoriter bir konuma sahip olmak, babalar ve çocuklar arasında kurulabilecek duygusal yakınlığı da engelliyor . Bu durumda, anne ve çocuk arasındaki hem duygusal hem fiziksel bağlar gelişirken, baba hep dışarıda kalıyor, yani bir "üçüncü kişi" oluyor.
Reklam
Psikanalitik kuramlar, babanın çocuğun yaşamında önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor ve babanın çocuğun psiko-seksüel gelişimindeki merkezi rolü üzerinde duruyor. Buna göre, babaların üç önemli işlevi bulunuyor: i) Ödipal dönemde erkek çocukta hadım edilme endişesini, kız çocukta penis hasedini uyandıran ve böylece erkek çocukta erkeklik özdeşleşmesinin ve kız çocukta da kadınlık özdeşleşmesinin başlangıcını oluşturmak; ii) anne-çocuk arasındaki simbiyotik ilişkiye müdahil olarak çocuğun bu bağın dışına çıkmasını sağlamak; iii) çocuk için bir üçüncü kişi olarak çocukta sembolik düşünme kapasitesinin oluşmasını sağlamak
Her ne kadar geleneksel babalık denildiğinde daha çok duygusal uzaklık ya da cezalandırıcı olmak gibi olumsuz özellikler akla daha çok gelse de, bu özelliklerin kişilerin algılamalarında farklı bağlamlarda değişiklik gösterdikleri göz önünde bulundurmalı. Örneğin Rohner ve Pettengil ( 1985) Koreli katılımcılarla yaptıkları çalışmada, Batı ülkelerindeki durumun aksine, ebeveyn kontrol boyutunun yakınlık boyutuyla olumsuz bir ilişki içinde olmadığı görülüyor. ABD'deki Protestan katılımcılarla yapılan bir başka çalışmada da babaların otoriter tutumlarının ve çocuklarına rehberlik etmelerinin onların sevgisi ve ilgisi olarak algılandığı anlaşılıyor (Barkowski ve Xu, 2000). Benzer şekilde, başka bir araştırmanın bulgularına göre, Pakistanlı babaların ev geçindirme ve evdeki disiplini / kontrolü sağlama rolleri, babaların sevgisi ve ilgisi olarak değerlendiriliyor (Hauari ve Hollingworth, 2009).
Demren (2008), alt sosyo-ekonomik düzeyden ve köy kökenli göç aileleri üzerine kahvehanelerde yaptığı gözlemlerden ve sohbetlerden yola çıkarak "Ataerkil ilişkiler içerisinde erkeğin iktidarının ve dolayısıyla 'erkekliğin' daima tamamlayıcısı olan meşru bir kadın olmalıdır. Bu nedenle bir erkeğin kadınsız yaşayamayacağı düşünülür" diyor ve "Kadınsız erkek olur mu? Erkek çürür gider ... " tarzı ifadelere şahit olduğunu anlatıyor Demren, Ç., " Kadınlık Dolayımıyla Erkeklik Özelliği", C. Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, 32, 2008, s. 73-92.
"Ailelerin aracılığı ile yapılan evlilik" ve "eşlerin inisiyatifi ile yapılan evlilik" tabirlerinin modernleşme sürecinde olan toplumlarda "görücü usulü" ve "aşk evliliği" tabirlerinden daha uygun olacağına işaret eden Hortaçsu (1999), bir başka çalışmasında bu iki tür evliliği karşılaştırıyor ve eşlerin kendi inisiyatifleriyle yaptıkları evliliklerin, ailelerin aracılığıyla gerçekleşen evliliklere göre genelde eşler arasında daha olumlu duygular, daha az çatışma, daha eşitlikçi bir iş bölümü ve geniş ailelerine duygusal olarak daha mesafeli olma özellikleri gösterdiğini ortaya koyuyor (Hortaçsu, 2007). (1999) The First Year of Family‐ and Couple‐initiated Marriages of a Turkish Sample: A Longitudinal Investigation (2007) Family‐ versus couple‐initiated marriages in Turkey: Similarities and differences over the family life cycle
https://1000kitap.com/yazar/Nuran-Hortacsu
Reklam
Erkekliğin kavramsallaştırılması
Erkeklik çalışmalarında "erkeklik" kavramının farklı tanımları ortaya konmakta. Pozitivist yaklaşım, erkekliği erkeklerin taşıdıkları özelliklerin ve günlük hayatlarında gösterdikleri davranışların bütünü olarak tanımlıyor. Normatif yaklaşımlar, erkeklik kavramının tanımında sosyal normlara ve kurallara odaklanırken, semiyotik yaklaşım
Vay puşt... :D
Annesiyle arasının pek iyi olmadığını söyleyenler, sevgilerinde bir azalma olmadığını söylemeye özen gösteriyor; tıpkı babaların mazur görülmesi gibi anneler konusunda da eleştiriler yumuşatılıyor. Olumsuz deneyimlerin yanısıra, annenin eğitimsizliği de onunla paylaşımı ketleyen bir başka olgu olarak dile getiriliyor. Bu durum Akdenizli alt düzeyden bir katılımcı tarafından, kadının cahilliği, okumamışlığı, köylülüğü üzerinden açıklanıyor: - Annem bazen gelip aniden kapıyı açıyordu, çalıştığımı nereden bilecek, bana soru sor desem öyle bir kabiliyeti yok. Annemin okuma yazması yok, "sen yalan söylüyorsun, çalış da göreyim" derdi. Sırf anamın gönlü olsun diye, defterin arasına Tommiks-Teksas koyar, okurdum. Anama göre üçdört saat oğlu ders çalışıyor. "Aferin benim oğluma, ne güzel ders çalışıyor" derdi.
Babanın yanında ilk sigara ve/ ya içki içme yaşına dindarlığın da bir etkisi olabileceği düşünülerek incelendiğinde; kendilerini dindar olarak tanımlayanların, dindar olarak tanımlamayanlardan, babanın önünde ilk sigara içme yaşı açısından farklılaşmadığı anlaşılıyor.* Aynı şekilde; kendilerini dindar olarak tanımlayanlar ile dindar olarak tanımlamayanlar* arasında, ilk içki içme açısından herhangi belirgin bir fark bulunmuyor. Dolayısıyla, sigara ve içki konularının sosyoekonomik düzey ya da dindarlıkla ilgisinin olmadığı, geleneksel ataerkil hiyerarşiyle ilgili olduğu görülüyor.
Bir taraftan kadının toplumda ezildiği kabul ediliyor ve bu konuda bir empati sergileniyor. Ama aynı zamanda, erkeğin evini temsiliyet, savunma ve geçindirme anlamındaki sorumluluğuna da dikkat çekiliyor; özellikle de ev geçindirme sorumluluğu ezici, yorucu ve kaygı yaratan bir yük olarak algılanıyor.
83 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.