Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihöncesinden Helenistik Çağ'a

Eski Yunan

Thomas R. Martin

Öne Çıkan Eski Yunan Gönderileri

Öne Çıkan Eski Yunan kitaplarını, öne çıkan Eski Yunan sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Eski Yunan yazarlarını, öne çıkan Eski Yunan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Polis, komşularından bağımsızdı ve yurttaşlarının kent ve kırsal yerleşimleri arasında siyasi birliğe sahipti. Üyeleri ortak bir siyasi kimliği bilinçli bir biçimde paylaşan bir topluluk olarak Yunan polisinin kökenlerinin nereye uzandığı sorusunun epey tartışmalı olduğunu açıkça belirtmek yerinde olur. Yunan halkları Arkaik Çağ' dan itibaren Doğu Akdeniz bölgesi civarındaki diğer halklardan teknolojik, dinsel ve edebi yenilikleri alarak özümsediler. Bu nedenle Yunanlılar daha önce başka yerlerde yaşanan, örneğin Kıbns'taki kent krallıklarında ya da Fenike kentlerindeki gibi gelişmelerden etkilenmiş olabilirler. Buna karşın, kültürel adetlerin aksine siyasi adetlerin Doğu'dan Yunan'a nasıl aktarılmış olabileceğini hayal etmek zordur. Yakın Doğulu tüccarların, el sanatı ustalarının ve gezginlerin Karanlık Çağ' da Yunan'a akını, beraberinde teknolojik, dini ve sanatsal düşünceleri siyasi sistemlerden çok daha kolay getirebilirdi. Güçlü imparatorluk devletlerinin bulunmaması kent-devletinin oluşumunu etkileyen bir Karanlık Çağ koşuluydu. Miken uygarlığının siyasi tükenişi, ardında küçük, bağımsız kent-devletlerinin büyük devletler tarafından bashnlmadan ortaya çıkmalarını olanaklı kılan bir boşluk yarattı.
Sayfa 105Kitabı okudu
Bu erken tarihli köyün ekonomisinde el sanatı uzmanlaşmasının yanı sıra ticaret de önemli rol oynadı. Tüccarlar Çatalhöyük'e Akdeniz'den, takı olarak kullanılan deniz kabukları ve Doğu'dan, merasim hançerleri yapımında kullanılan özel çakmak taşı gibi yabancı mallar getirdiler. Köylüler bu malların değiş tokuşunda obsidyeni, parlak cilası ve keskin kenarları nedeniyle değerli olan, yerel volkan camını kullandılar. Köylülerin diğer yerleşimlerle kurdukları ticari ilişkiler dünyalarının yalnızca yalıtılmış kendi topluluklarından ibaret olmadığı anlamına geliyordu. Çatalhöyük gibi Cilalı Taş Çağı yerleşimlerinin ayırt edici özelliği olan artan emek uzmanlaşmasının sonucunda, toplumsal ve siyasal hiyerarşi ortaya çıktı. Sulamanın, ticaretin ve çiftçiler ile el sanatı ustaları arasındaki yiyecek ve mal değiş tokuşunun planlanmasının ve düzenlemesinin gerekmesi, sonradan avcı-toplayıcı gruplarda barışı ve düzeni korumak için gerekenden daha fazla yetkeye sahip olan liderlere ihtiyaç yarattı. Ayrıca çiftçilikte, sürü yetiştirmede, el sanatı üretiminde ya da ticarette başarılı olan haneler, daha fazla zenginleştiler ve dolayısıyla daha az başanlı köylülerden ayrıştılar. Bu türden topluluklar, artık ayrışmamış ya da eşitlikçi gruplar olarak varolamazdılar.
Reklam
Denizciler, deniz sakinken bile mümkünse kıyıya yakın durur ve güvenlik için her gece karaya çıkmaya çalışırlardı. MÖ 8. yüzyıl ozanı Hesiodos'un belirttiği gibi, tüccarlar denize açılırlardı çünkü deniz "zavallı ölümlerin gelir kapısıydı, ama dalgaların arasında ölmek korkunç bir kaderdi." (İşler ve Günler, 686-687)
Sayfa 22 - Say Yayınları
Thukydides'in açık sözlü çözümlemesi, iç savaşın insan doğasının en kötü yönlerini açığa çıkarabildiğini ve kışkırtabil- diğini ortaya koyar: Korkyra kent-devletindeki iç savaşta demokrasiyi destekleyen yurttaşlar bulabildikleri bütün düşmanlarını esir alıp idam ettiler... Ardından Hera tapınağına yürüdüler ve burada kutsal sığınak arayan [karşı hizipten] yalvarıcıların yaklaşık ellisini mahkemeye çıkmalarının kabul edildiğine ikna ettiler. Demokratlar sabık yalvarıcıların hepsini hemen idama mahkum ettiler. Mahkemeye çıkmayı reddeden diğer yalvarıcılar neler olup bittiğini anladıklarında tapınakta birbirlerini öldürdüler. Bazıları kendilerini ağaçlara asarken, diğerleri intihar etmek için çeşitli yollar buldular. Demokrat tarafın üyeleri düşmanları olduğunu düşündükleri bütün yurttaŞları boğazlamayı [bir hafta boyunca] sürdürdüler. Kurbanlarını demokrasiyi yıkmak için komplo kurmakla suçladıysalar da, gerçekte birçok insanı yalnızca kişisel nefretten ya da kurbanlara para borçlu oldukları için öldürdüler. Ölüm her yolla ve her biçimde geldi. Bu tür durumlarda sık sık görüldüğü gibi katiller aşırılığın bile ötesine geçtiler. Evlatlarını öldüren babalar oldu; erkekler tanrıların altarlarında idam edilmek ya da boğazlanmak üzere tapınaklardan alındılar; bazı insanlar Dionysos tapınağında gerçekten duvarla çevrildiler ve orada [açlıktan] ölmeye terk edildiler.
Sayfa 260Kitabı okudu
Ayrıca salgın hastalık Atinalıların tanrılarla ilişkilerine güvenlerini sarsarak Atina'nın savaştan başarıyla çıkmasını köstekledi. Thukydides "Tanrılara kalırsa, onlara tapıp tapmama önemli değilmiş görünmekteydi, çünkü ayrımsız iyi de ve kötü de ölüyordu" (2.53) diye yazdı.
Sayfa 260Kitabı okudu
En iyi bilinen üç tragedyacıdan biri olan Euripides, en he- yecan verici kadın kahramanları betimlemiştir. MÖ 431'de sahnelenen Medea'run Euripidesci kadın kahramanı Medea, kocası İason daha zengin, daha önemli bir kadınla evlenmek için onu boşamaya niyetlendiğinde buna yıkıcı bir şiddet- le tepki verir. İason'un tasarıları evliliği yöneten toplumsal kodu hiçe saymaktadır: bir kocanın özellikle erkek olmak üzere meşru çocuklar doğurarak başlıca vazifesini yerine ge- tiren kansını boşamaya ahlaken hakkı yoktur. Medea intikam almak, çocuklarını ve muhtemel gelini öldürmek için büyü kullanma yoluna gider. Medea'run kendi çocuklarını öldür- mesi, eş ve anne olarak onun uygun rolünü ortadan kaldırsa da, Medea bu rolün yeniden değerlendirilmesini güçlü bir bi- çimde savunur. Dünyaya çocuklar getiren kadınların en az hoplit olarak savaşan erkeklere gösterildiği kadar saygıyı hak ettiklerinde ısrar eder; "İnsanlar erkeklerin savaşa gitmesi gere- kirken, kadınların evde güvenli bir yaşam sürdüklerini söylüyorlar. Ne kadar ahmaklar! Bir kere çocuk doğurmaktansa, bir asker alayın- da üç kere savaşırım" (248.-251. satırlar).
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Yunan tragedyalarının çarpıcı boyutu, erkeklerin yazıp sahneledikleri bu oyunların kadınları sık sık merkezi, etkin figürler olarak betimlemeleridir. Kadınların tragedyada be- timlenmesi bir düzeyde, zamanlarının çoğunu diğer erkek- lerle geçirmeye alışmış erkeklerin hayal ettikleri kadınların dünyasının neye benzemesi gerektiğine dikkat etmelerine olanak tanıdı. 5. yüzyıl Atina tragedyalarında betimlenen ka- dın kahramanlar, aynı zamanda erkeklerin özellikle aileyle ilgili olduğu için çağdaş toplumun ahlaki kurallarını çiğne- melerine güçlü biçimde tepki göstererek, bu kuralların yarat- tığı içsel gerilimlerin yansıblmasına da hizmet ettiler. Sözge- limi Sofokles'in Antigone'si kentin erkek hükümdarına karşı koyar, çünkü o ailesini geleneksel ölüyü gömme hakkından mahrum etmiştir. Antigone doğru ve yanlışa ilişkin genel bir tartışmada güçlü bir adamı korkusuzca eleştirirken dikkat çe- ker. Bir başka deyişle, Sofokles Atinalı bir erkek gibi konuşan bir kadını sahneler.
Sayfa 230Kitabı okudu
1. Darius'un (MÖ 522-486 arasında hükmetti) hükümdarlığında, en eski merkezi Mezopotamya'nın doğusunda kalan Güney İran'daki Pers krallığı doğu-batı yönünde günümüz Afganistanı'ndan Türkiye'ye ve kuzey-güney yönünde eski Sovyetler Birliği'nin güney sınırından Mısır'a ve Hint Okyanusu'na uzanan geniş bir
Sayfa 179Kitabı okudu
Özgür işçiler gibi köleler de her türlü işi yaptılar. Çoğunlukla kadın olan ev köleleri, daha az tehlikeli işleri gördüler. Ev köleleri temizlediler, pişirdiler, çeşmelerden su taşıdılar, dokumacılıkta ev sahibesine yardım ettiler, çocuklara baktılar, alışveriş yaparken kocaya (Yunan geleneğiydi) eşlik ettiler ve diğer günlük ev işlerini yerine
Sayfa 125Kitabı okudu
Kent-devletinin bütün özgür insanlann pay sahibi olduğu siyasi bir yapı olarak kurulması için seçkin tabakanın altındaki üyelerin, seçkinler liderlik konumlarını korusalar ve grubun üzerinde anlaştığı siyaseti uygulasalar bile, adil bir muameleyi hak ettiklerinde ısrar etmeleri gerekti. Yurttaşlık anlayışının kent-devletinin temeli olarak hayata
Sayfa 116Kitabı okudu
42 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.