O (Gaffar), güzeli ortaya çıkaran ve çirkini örtendir. Günahlar, dünyada üzerlerine perde çekmek ve ahirette cezalandırmaktan vazgeçmek suretiyle onun örtmüş olduğu çekiniklerdendir.
O (Âziz), varlıkta benzeri az bulunan, kendisine çokça ihtiyaç duyulan ve kendisine ulaşılması zor olan önemli demektir. Bu üç mana bir arada bulunmadıkça ona aziz ismi verilmez. Varlıkta benzeri az olan nice şey vardır ki önemi büyük ve faydası çok olmadığı için aziz diye isimlendirilmemiştir. Önemi büyük, faydası çok ve benzeri bulunmayan nice şey vardır ki kendisine ulaşmak zor olmadığı için aziz diye isimlendirilmemiştir. Örneğin güneş gibi. Çünkü onun bir benzeri yoktur. Yeryüzü de böyledir. Bunların ikisinin de faydası büyük ve her ikisine ihtiyaç çok fazladır. Fakat bu ikisi izzet ile vasıflanmazlar. Çünkü müşahade yoluyla o ikisine ulaşmak zor değildir. Dolayısıyla bu üç anlamın bir arada bulunması gerekir.
Adamın biri, bir şeyhten kendisine nasihatte bulunmasını rica edince şeyh ona dedi ki: Dünyada da,ahirette de melik ol. Adam bu sözü duyunca şaşırdı ve tekrar sordu —Nasıl yani?
—Dünyaya karşı olan hırs ve şehvetini kesersen,hem dünyada hem ahirette sultan olursun. Çünkü sultanlık hürriyet ve ihtiyaçsızlıkta görülebilir;esaret ve zillette değil...
Allah Teâlâ eşyaları bir nizama koyması itibariyle Hakem, yoktan var etme itibariyle Kerim, bir tertibe koyması ve yaratması ile Adl ve şefkat incelikleriyle yaratması itibariyle Latîf'tir.
"Dünyaya karşı zühdünün karşılığını nefsini rahatlatarak peşin olarak almış oldun.Beni zikrederek şeref buldun.Peki benim için velilerimden birini dost edindin mi,yahut dusmanlarima düşmanlık yaptın mı?"