Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roman - Öykü Nasıl Yazılmalı, Nasıl Okunmalı

Estetik Kalkışma

Cengiz Gündoğdu

Estetik Kalkışma Gönderileri

Estetik Kalkışma kitaplarını, Estetik Kalkışma sözleri ve alıntılarını, Estetik Kalkışma yazarlarını, Estetik Kalkışma yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Serol Teber
"Savaşmak, başkalarını öldürmeyi amaçlamak, hayvanların ya da ilkel denen insanların özünde yoktur. Üretim ve tüketimin ortak, üyelerin eşit ve özgür olduğu örgütlenmelerde ne jandarma vardı ne polis, ne asker ne de soylular sınıfı. Toplumsal servetlerin birkaç kişinin elinde toplanmaya başlaması, yani devlet'in ortaya çıkmasıyladır ki, savaşmak ve saldırmak zorla resmi insan davranışı dönüştürülerek kitlelere benimsetilmeye çalışılmıştır."
Sayfa 467 - Serol Teber, Davranışlarımızın Kökeni, Sorun Yayınları, İstanbul, 1978Kitabı okudu
Afşar Timuçin
"Yaratıcı etkinlik, insanı, insana göstermeye yönelik bir etkinliktir."
Sayfa 467Kitabı okudu
Reklam
Engels şöyle der, "Gerçekçilik, benim anlayışıma göre ayrıntı doğruluğundan başka, tipik koşullardaki tipik karakterlerin doğru olarak yeniden yaratılmasını da gerektirir. Şimdi, karakterleriniz yeterince tipik ama onları kuşatan ve eyleten koşullar belki o denli tipik değil."
Sayfa 411Kitabı okudu
Yaşar Kemal'le ilgili şunu söylemem zorunlu. Bir ara Nobel edebiyat ödül için adı geçiyordu. Vermediler. Bu ödülü Orhan Pamuk aldı. Ödül Yaşar Kemale verilmeliydi. Kurgudaki aksaklıklara karşın Yaşar Kemal bu toprakların insanını anlatır. Orhan Pamuk'ta insan yoktur. Kukladır onun karakterleri.
Sayfa 410Kitabı okudu
Eleştirici yapıcı mı, yıkıcı mı olmalı?
Yıkıcı olmalı (...) Neden yıkıcı olmalı eleştiri. Söyleyeyim. Sistem bize düşünmemiz... nasıl davranmamız gerektiğini öğretir. Bu öğrenmeyle değer yargılarımız... estetik yargılarımız oluşur... Hayatı, sisteme göre yorumlar... Sisteme göre yürütürüz. Sistemin iğdişlediği beynimizle bakarız hayata. İşte bu noktada şunu söylüyorum. Sistemi kökten... yıkıcı eleştirmeden kafa açıcı... sağlıklı öğrenme mümkün değil. Biz hasarlı bilinçle bakıyoruz hayata. Bu yüzden den yargılarımız... estetik yargılarımız... davranışlarımız sağlıksız. Tam bir yabancılaşmanın içinde hasarlı bilinçle hayatı ciddi bir biçimde çözümleyemiyoruz. Bu yüzden sık sık sakata düşüyoruz... Sakata düşmemek... insani bir toplum için süreci başlatmak istiyorsak, olup-biteni... bugünü... geçmişi... kökten.. yıkıcı eleştirmek gerekiyor. Bu olmadığı için, sisteme teslim olmayan... olmak istemeyen güvenilir insanımız bile... elyordamıyla hareket ettiği için... günün birinde sakata düşüyor.
Sayfa 404Kitabı okudu
Prof. Dr. Kenan Gürsoy
"Felsefe herhangi bir konuda herhangi bir şekilde konuşmak, fikir üretmek demek değildir. Onun ciddi ve vazgeçilmez bir eleştiri vazifesi vardır. (...) Felsefe, yapayalnız bir düşünürün, fildişi kulede ya da kalın kale duvarları arkasında sürdüğü muzdarip bir zihni spekülasyon da değildir."
Sayfa 329Kitabı okudu
Reklam
Poetika'da Aristoteles şöyle der, "Sophokles, kendisinin insanları olmaları gerektikleri gibi, Euripides'in ise oldukları gibi betimlediğini söylemiştir." Aristoteles'in söylediklerine "ilginç" diyen Kagan şunları söyler, "Bu demektir ki Euripides'in sanatsal yönteminde, bilgi yönlendirmesi ağır basarken; Sophokles'de insanları idealleştirilmiş bir şekilde canlandırmaya götüren, değer yönlendirmesi ağır basmaktadır. İlginç olanı da şudur ki daha sonra, tüm bir sanat tarihi boyunca, bu gibi karşıt durumlara her zaman rastlanmıştır. Örneğin Rousseau'nun "Yeni Heloise' ile Goethe'nin 'Genç Werther'in Acıları'nı karşılaştıran genç Lermontov, çok ince bir görüşle, Rousseau'nunkinden çok Goethe'nin romanında 'insanın daha çok insan' olduğunu, çünkü Rousseau'nun gerçek insanlarının değil, yazarın 'ideal'lerinin cisimleştirilmiş olduğunu belirtir."
Sayfa 324Kitabı okudu
'İçme,' demişti gene o meyhaneci bir ara. İç, ama adabıyla. Bu işi senden önce çok kişi yaptı. Bunun bir usulü kaidesi var. Bunu onlar deneye deneye buldular. Rakı mezeyle içilir. Yemekle demiyorum. Dikkat isterim. Mezeyle. Yok öyle işkembeyi doldurmak. Çatalının ucuyla alacaksın. Ağzının içinde bir lezzet, bir rayiha. Sirkeyle dereotu: çiroz yani. Biraz, şöyle belli belirsiz, sarımsak kokusu duyacaksın, ekşili patlıcandan mı, cacıktan mı gelir belli değil. Dişlere sıvaşmış beyaz peynirin dille, diş arasında halledilen o eşsiz tadı, bir gıdım ekşili patlıcan ve rakı! Rakı kendisini anlamayanı, kendisine itibar etmesini bilmeyeni hiç dinlemez vurur yere. Kaldırır vurur. Ama, ondaki sohbet, ondaki sevgi pınarı, ondaki eşsiz dostluk duygusu! Yeter ki anlayasın onu. Anladın mı benim dünkü çocuğum. Toyluk etmeyeceksin? Ziyan olursun.
Sayfa 306-307Kitabı okudu
89 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.