Evrensel İşleyiş ve Ruhların Hasadı Gönderileri
Evrensel İşleyiş ve Ruhların Hasadı kitaplarını, Evrensel İşleyiş ve Ruhların Hasadı sözleri ve alıntılarını, Evrensel İşleyiş ve Ruhların Hasadı yazarlarını, Evrensel İşleyiş ve Ruhların Hasadı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özgür irade yasası ya da prensibi, yaratılmış tüm alemlerde olup bitenlerin, yani Tek Sonsuz Yaratan’ın kendi kendini tanıma sürecinin değişmez
ve birincil katalizörüdür
her şeyin tek-bir varlık olduğu sonsuzlukta hiçbir bireysel bilinç var olan tek-şey’den ayrı değildir.
Her şey gerçekten de deneyimin var olabilmesi için kurgulanan sonsuz renkte bir oyundur.
Böylece her şey deneyimdir ve her şey deneyim içindir. Özgür irade prensibi ise bu deneyimsel kurgunun asıl yaratanıdır.
Her şey deneyim içindir ve tüm illüzyoni kurgulama da deneyimin var olması için meydana getirilmiştir.
Bir başlangıcı ya da sonu olmayan, iç içe geçmiş sonsuz oktav ve düzeylerde oynanan bu oyun belirli bir tekamül kurgusu içinde gerçekte hepsi Bir olan varlıkların oynadıkları, sonsuzdan gelip sonsuza giden bir süreçtir.
Tüm Yaratılış ‘TEK-BİR’ varlıktır ve var olan tek-şey ‘birliktir.’ Ve tüm sonsuzluk süreci Tek Sonsuz Yaratan’ın (Varlığın) kendini tanıma sürecidir.
Var olan her şey tek-şey olduğu için bölünme ve çokluk yoluyla meydana gelen bu tanıma işinde ortaya çıkan tüm tezahürler de birer illüzyondur.
Yaşam kendini yaşar, biz ayrı ayrı yaşayan ve yaşanılan değiliz. Biz hepsi ve hiçbiriyiz. Biz tüm olup bitenin nihai kaynağı ve gözlemcisiyiz. Gerçekte oyun kendini yaratır, ne suçlu vardır ne de sorumlu. Biz nedensiz olan, tüm nedenlerin kaynağı, tüm oluşların olmayışı, tüm varoluş ve olmayışın ötesi ve tek-sonsuz olanız.
Gerçek şu ki, bu derin uykudan kafayı kaldırıp aslında perdeyle örtülü
bir rüya gördüğünün farkına varmak insanın tüm yaşamını altüst edecek niteliktedir. Kadim yaşamlar boyunca illüzyona bağlı yaşamış olan bir varlık için şimdi gerçeği aramak en zor iştir ve en fazla cesareti gerektiren şey de budur.
Ancak rüyaya uyanmak, henüz rüyadan uyanmak değildir ve zorluk da burada başlar
Aydınlananlar, uykudan başını kaldıranlar, rüyaya uyananlar, illüzyonu
fark edenler, bilinçte genişlik ve derinlik yaşayanlar ve diğerleri; kim ve ne olduğumuza bakmaksızın, hiçbir şey ve hiçbiri bizim liyakatimiz değildir.
Tıpkı derin uykuda olanların suçlu olmadıkları gibi. Bu BİR’in oyunudur ve aynı/tek kaynağın tohumları bu oyunda çiçek olur, çiçek ağaç olur, ağaç meyve verir, meyve toprağa düşer ve ondan düşen tohum yeniden toprağa karışır...
Ne tohumun meyveye ne de meyvenin tohuma üstünlüğü vardır.
Hepsi de BİR’dir ve oldukları gibidir kaderin çarkında.
İnsan anlamalıdır ki bu BİR illüzyoni oyundur ve biz bu oyunun bir parçası olarak oyunu kuran değiliz.
Çünkü kuran, oynayan, oynatan... Hepsi tek BİR varlıktır. Gerçekte özgür
irade kaderin içinde bir bilinç unsuruyken, tekamül içinde özgür irade oyunu yaratan temel yasadır.
BİR’e giden yolda son derece önemli olduğu üzere, her varlık bir çelişki olarak karşısına çıkan kader ile özgür irade olgularını buluşturmalı ve barıştırmalıdır.
Bunun yapılması her bir adımda kaderin değişmez bütünlüğüne isyanın ve oyunun değişken dinamiğine yönelik kaderci anlayışın hakim olmaması açısından son derece önemlidir.
Burada kader BİR’dir ve oyun sonsuzluk boyunca oynanan özgür irade oyunudur. Her şey sonsuz olasılık ve olanaktır.
Seçimler özgür iradeyle yapılır, ancak seçimlerin yapılacağı malzeme ve bilgilerin hepsi tek BİR planın parçalarıdır.
Varoluş’un kendisini ifade etmesine izin veren bir kabul
içinde kendini büyüten her varlık, bu kritik dönemde büyük bir fırsata sahiptir. Çünkü bilgiler herkese açılmıştır ve şu an gezegeni kuşatan enerji, kalbin ve evrensel sevginin yolunu seçen her varlık için son derece elverişli ve katkı sağlayıcıdır. Bu zamanlar, gerçekten de bilincin en yüksek potansiyel kazandığı zamanlardır. Zira bu büyük devre sonu dediğimiz gezegensel geçiş ve hasat vaktidir.