Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Fikrin Zaferi

Evrim

Carl Zimmer

En Yeni Evrim Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Evrim sözleri ve alıntılarını, en yeni Evrim kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Burney şöyle söylüyor: "Evrim artık yeni bir yola girdi. Tümden yeni olan bazı şeyler oluyor ve bunlar insanların evrimsel sürece ne şekilde müdahil olacaklarıyla yakından ilgili. Bu çok korkutucu bir şeydir çünkü bu bizim evrimi kör noktalı bir kavşaktan geçirmemiz gibi bir şeydir çünkü doğa daha önce böyle bir deneyim yaşamamıştır. Türler bir uçağa atlayıp, dünyanın diğer tarafında kendilerini bulmakta, daha önce hiç birleşmedikleri türlerle birleşmektedirler. Bu tamamen yeni bir oyunudur ve bu oyunun nerede biteceği hakkında hiçbir fikrimiz yok."
Sayfa 250Kitabı okudu
Gezegen 2100 yılında 1,4 ila 5,8 santigrat derece daha ısınmış olacak.
Bilim insanları şimdi iklimin önümüzdeki birkaç on yılda nasıl olacağını hesaplamaya çalışıyorlar. Bunun yanıtı insanların gelecekte ne kadar petrol yakacağına bağlıdır. Çin ekonomisi büyümesini sürdürürken hâlâ kömür mü kullanacak? Elektrikli arabalar hâlâ birer gösteri dekoru olmaya devam edecekler mi? Bu belirsizliklere ek olarak, dünya sıcaklık artışına nasıl yanıt verecek? Okyanus akıntıları saklı sıcaklıklarını serbest bırakacak şekilde birden değişebilir. Kuzey ormanları eklenen fazla karbondioksiti emebilir, sera gazlarını odunun içine saklayabilirler veya Amazonlar bir savana dönüşebilir. Kutuplardaki donmuş toprağın çözülmesi, donmuş metan gazını serbest hale getirebilir. Bu türden olasılıklarla bir kitap doldurulabilir. Ancak araştırmacıların en iyi hesaplarına göre, gezegen 2100 yılında 1,4 ila 5,8 santigrat derece arasında daha fazla ısınmış olacaktır. En büyük ısınma da Kuzey ve Güney kutuplarında gerçekleşecektir.
Sayfa 246Kitabı okudu
Reklam
Pimm'in hesaplamalarına göre bu oran önümüzdeki yıllarda daha da hızlanacaktır. Tropikal ormanlarda yaşayan türlerin üçte ikisi yok olacaktır. Dünyadaki tropikal ormanların yarısı şimdiye dek yok olmuş durumdadır ve bir milyon kilometre karelik bir bölümü daha her on yılda bir yok olacaktır. Var olan ormanların büyük kısmı da yangınlar ve ağaç kesimleri nedeniyle parçalara ayrılmış durumdadır. Etkileyici bazı koruma önlemleri alınmazsa tropikal ormanlar orijinal varlıklarının ancak yüzde 5'i geriye kalacak şekilde yok olmaya devam edecek ve yalnızca koruma alanlarındaki rezervler sağ kalacaktır. Üstelik bu süreç sadece 50 yılda gerçekleşecektir. Bu senaryoya yarılanma ömrünü uygulayacak olursak, Pimm yokoluş oranının en az 10 kat artacağını hesaplamaktadır. Pimm, bir yüzyıldan az bir zaman içinde dünyadaki tüm türlerin yarısının kaybolacağını hesaplamaktadır.
Sayfa 245Kitabı okudu
Kitlesel yokoluşlar hariç, arka planda devam eden yokoluş oranı, her yıl gezegendeki her bir milyon türün 0,1 ile 1'inin ortadan kaybolduğunu gösteriyordu. Başka bir deyişle, türler günümüzde insanların ortaya çıkışından önceye göre yüz ile bin kat daha hızlı bir biçimde yok olmaktadırlar.
Sayfa 245Kitabı okudu
Ward şöyle söylüyordu: "Memelilerin olunabilecek en üstün biçim olduğunu düşünüyoruz. Ama durum böyle değildi. Dinozorlar kafa kafaya mücadeleyi kazandılar ve dünyayı ele geçirdiler. Dinozorların çağı olarak adlandırılan bir zaman diliminden söz ediyoruz; dinozorlar memelilerin elinden her şeyi çekip aldılar."
Sayfa 215Kitabı okudu
Türlerin büyük kısmı 1 ila 10 milyon yıl arasındaki bir dönem için yaşamlarını sürdürürler ve yeni türlerin ortaya çıkışı ile eski türlerin yokoluş hızları hemen hemen aynıdır.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
Görünüşe göre, şu sıralarda yeni bir kitlesel yokoluş dönemine girmekteyiz. Ancak ötekilerden farklı olarak, gezegenin tarihinde ilk kez tek bir tür -yani biz- bu yıkıma yol açan etmen olarak öne çıkmaktadır. Bu yokoluşun giriş kısmı, binlerce yıl önce insanların Avustralya ve diğer kıtalara ulaşması ve yerellere özgü en büyük hayvanların avlanmasıyla başlamıştır. Fakat geçtiğimiz birkaç yüzyıl içinde yokoluşun temposu, insanlığın gezegen üzerindeki egemenliğinin düzeyindeki artışla birlikte (tropikal ormanların yok edilmesi, vahşi hayatın içine sokulan yabancı işgalciler yoluyla) hızlanmıştır. Gelecek yüzyılda insanlar gezegenin ısısını daha da artıracak, türler üzerinde daha fazla baskı oluşturacak ve onları yok olmanın eşiğine getirecektir. Bazı tahminlere göre, gelecek yüzyılda dünya üzerindeki türlerin yarısından fazlası yok olacaktır.
Sayfa 200Kitabı okudu
Kitlesel Yokoluşlar ve Evrim
Felaket dalgalarıyla oluşan yokoluşlar bir gerçekti. Tek bir jeolojik dönem içerisinde dünyadaki tüm türlerin yaklaşık yüzde 90'ı yok olmuş, sanki gezegeni saran yaşam örtüsü kökünden sökülmüştü. Bu kitlesel yokoluşların, volkanlar, gök taşları, atmosferde ve okyanuslardaki ani değişiklikler gibi pek çok nedeni vardı. Tüm bu failler, yaşamı dünya genelinde baskı altına alıyorlar ve bu baskı belirli bir düzeyi aştığı anda ekosistemlerin tamamı, birbirlerine çatılmış iskambil kartlarının devrilmesi gibi yerle bir oluyorlardı. Kitlesel yokoluşlar bir kez başladığında, dünya üzerinde var olan çeşitliliğin eski halini alması milyonlarca yıl alıyordu. Kitlesel yokoluşlar sonrasında yaşamın yeniden uyanışı bazen daha iyiye doğru bir değişimi beraberinde getiriyordu. Bu yokoluşlar eski egemen formları gezegen üzerinden süpürüyor ve bu türlerin yerini yenilerinin almasına olanak sağlıyordu. Aslında türümüzün başarısını da, kaderin böyle bir cilvesine borçluyuz.
Sayfa 200Kitabı okudu
EVRİMİN CANAVARLARI
Hayvanların nasıl evrildiğini öğrenmek için biyologlar canavarlar yarattılar. Bacakları kafalarından çıkan sinekler oluşturdular, vücutlarını gözlerle kapladılar, bir fareye fazladan ayak parmakları eklediler ve bir kurbağanın karnına omurga yerleştirdiler. Biyologların bu canavarları oluşturmak için cerrahiye ihtiyaçları yoktu. Her olguda yalnızca tek bir geni değiştirmeleri, bir geni işlevsiz bırakmaları ya da ilgili genin protein yapımı için belirlediği yeri veya zamanı değiştirmeleri yeterliydi. Biyologların keşfetmiş olduğu bu genler, hayvan bedenlerinin gelişimini kontrol ediyordu.
Sayfa 169Kitabı okudu
Erkek Avustralya kırmızı sırtlı örümceği kendisini çiftleşme için feda eder... Dişi ağırlığının normalin 100 katına ulaşana kadar erkeği ağla sarar. Erkek kırmızı sırtlı örümcek dişinin karnına doğru sürünür. Kafasından çıkan dokunacı dişinin bedenine doğru uzatır ve spermlerini pompalamaya başlar. Sonra aniden... bedenini dişinin karnından sırtına doğru atar ve dişinin zehirli dişlerinin üzerine yerleştirir. Dişi, erkeğin karnının üst kısmını sindirmeye başlar ve zehrini erkeğe zerk eder. Erkek dişiyi döllerken, dişi de akşam yemeğini yemiş olur. Birkaç dakika sonra erkek dişiden ayrılır. Yaklaşık 10 dakika boyunca kendini toparlamaya çalışır. Bedeni parçalanıyor olmasına karşın daha fazlası için geri döner ve ikinci dokunacıyla yeniden dişiyi döllemeye başlar. Dişi ise yemeğine kaldığı yerden devam eder ve daha derinleri ısırır. Yarım saatlik çiftleşmenin ardından erkek ölmek üzeredir. Erkek ikinci dokunacını geri çekince dişi erkeğin etrafında ipek bir koza örmeye başlar. Erkek için artık ölüm kaçınılmazdır. Birkaç dakika içinde dişi erkeği kabuğuna kadar tüketmiş olur.
Sayfa 314Kitabı okudu
Reklam
Türk tipi feminizmin ulaşacağı son nokta bu olsa gerek :)
ABD'nin batısındaki bazı kamçı kuyruklu kertenkele türlerinin erkekleri yoktur. Bir dişi başka bir dişinin üstüne çıkar ve boynunu ısırır, onun etrafında sımsıkı dolanır ve bir erkek kertenkele çiftleşirken ne yapıyorsa onu taklit eder... Yumurtalar basitçe bölünmeye ve embriyolara dönüşmeye başlar. Bu klonlar büyümeye başladıkça anneleri yalancı çiftleşme oyununa geri döner ve bu sefer erkek rolünü oynar. Yumurtalardan sadece annelerine tıpatıp benzeyen dişi kertenkeleler çıkar.
Sayfa 300Kitabı okudu
(bazı) bitkiler kendilerini yardım isteyerek korur. Bir tırtılın ısırığına tepki olarak asalak eşekarılarını çeken kimyasallar salgılar. Eşekarıları larvalarını bu saldırgan tırtılların üzerine bırakır ve tırtıllar larvalar tarafından yenilip yutulur.
Sayfa 262Kitabı okudu
...Sunda Boğazında bir zamanlar Krakatau adlı bir ada bulunuyordu. 1883'ten önce yolu o bölgeden geçenler, sessiz bir volkanın sırtlarında yükselen ormanları görebilirlerdi... 1883'e gelindiğindeyse Krakatau tamamen insansızlaşmış haldeydi. O yılın mayıs ayında volkan gümbürdemeye başladı... Ağustosun 26'sında ada yüzlerce kilometre uzaktan duyulabilecek gümbürtülerle patladı. 30 kilometrelik bir kül sütunu göğe yükseldi. Kapkara gökyüzünden çamur yağdı... duman bulutları saatte 450 kilometre hızla boğazın üzerinden uzaklara süzüldü. Bu bulutlar karaya çarptıkları an yükseldiler ve binlerce insanı yakıp kül ettiler... yayılan tsunamiler... düzinelerce köyü haritadan sildiler... aralarında Manş tüneline ulaşanlar... bile oldu. ...Krakatau'da yaşayan hiçbir şey -bir sinek bile- hayatta kalamamıştı. 9 ay sonra adaları gezen bir doğabilimci şöyle yazıyordu: "Tüm araştırmalarıma rağmen karada bitki ve hayvan yaşamına ait bir iz bulamadım. Yalnız başına yaşayan küçücük bir örümcek dışında. Yenilenmenin bu garip öncüsü, ağ örmekle meşguldü."
Sayfa 209Kitabı okudu
Evrim ileriye doğru kararlı bir yürüyüş olmadığı gibi geriye doğru da gidemez. Evrim değişimdir; ne daha fazlası ne de daha azı. Dört ayaklılar sudan karaya doğru gerçekleştirdikleri destansı sürünmeyi 360 milyon yıl önce gerçekleştirdiler. Kendilerinden sonra gelen soylar pek çok kereler suya geri döndüler. Fakat suya tekrar girdiklerinde ne batraklara ne de löp yüzgeçlilere doğru yozlaşmadılar. Bunun yerine yepyeni türlere, örneğin balinalara dönüştüler.
Sayfa 189Kitabı okudu
Burka
Erkek meyve sinekleri çiftleşirken dişilere, diğer erkeklere daha az çekici gelmelerini sağlayacak kimyasallar enjekte ederler. Dişiler de bu kimyasalları nötralize etmeye yarayan yolları geliştirir; bu da erkekleri tahrik gücü daha kuvvetli yeni bileşikler geliştirmeye sevk eder.
135 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.