Çok ağdalı bir dili olmasına rağmen kitap kendini okuttu. Karakterlerin psikolojileri o kadar iyi yansıtılmıştı ki, her biriyle empati kurabildim. İlk psikolojik roman sıfatına ne kadar uyduğuna okurken tekrar anladım. Bazı açıklar vardı, mesela bu adamlar ne iş yapıyor diye kendime sordum sürekli. Psikolojik roman olmasından gerek, olay odaklı değildi. Yine de Mehmet Rauf’un dilini beğendim. Kitabın başında ithaf ettiği Halit Ziya esintileri buldum diyebilirim.
"Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan kalpleri, birbirine bağlılığın ne demek olduğunu o zaman anlar. Ben seni ne kadar sevdiğimi başka kadınları gördüğüm zaman anlıyorum."