Kitapla ilgili düşüncelerimi belirtmeden önce bilinçsizce alıp rafa kaldırdığım yıllarda yazarı araştırmış ve kendisiyle tanışma niteliğini taşıyabilecek 'Ekmek Teknesi' kitabını okumuş olmayı dilerdim. Senelerce ertelemiştim. Şu an bitirdiğimdeyse herhangi bir başlangıç ve son noktası olmayan ''kadınlar, alkol, iş bulma kurumu, başvurular, çekler ve at yarışı'' döngüsündeki bir yaşam kesitine tanık olduğum ara bir kitap olduğunu fark ettim. Kitabın kurgu değil de yazarın kendi hayatını yansıttığını öğrendiğimde daha da anlam kazandı.
İnanılmaz derecede hızlı bir karakter akışı vardı. Hiçbirinin bir değer ve önem karşılığı olmadığını anladığımda kitabın ortalarındaydım. Sonu yok, herhangi bir gelişime yahut değişime atılmıyor, idealler terk edilmiş, sürdürebildiği noktaya kadar ilerleyen bir yaşam izinde, sadece bir sürecin varlığını temsil ediyordu. Arayışı bir umudu temsil etmiyordu bana göre. Hatta bir arayış var mıydı o da meçhuldü. Kaybolmamıştı da. Duygu ve empatinin gerek duyulmadığı 'olağan' kavramını karşılayandı. Herhangi birimizin herhangi bir hayatı. Savruluyorum. Olmaktan korktuğum yerde -