Kitabı okumaya başladığımdan itibaren aklıma Kuzey Kore geldi. Ne alaka diyeceksiniz belki, belki de kitabı okuyanların da aklından geçmiştir. Birçoğunuz Kuzey Kore ile bir şeyler duymuş, okumuş olabilirsiniz. Nasıl Kuzey Kore de insanlara hiçbir hak tanınmıyorsa (hak deyince kişinin düşmesinin bile yasak olduğu.) bu kitabımızın konusu da aslında insanları dış dünyayla bağlantısı tamamen kesilmesidir.(Dünyadan öyle soyutlanmış hatta kendi benliklerinden bir haberler ki içi boş birer ceviz gibiler) Öyle ki kişilerin odaklandıkları tek şey (sözde) eğlence ve mutluluk. Bu eğlence ve mutluluğun kaynağı ise televizyon ve onun beraberinde ki saçmalıklar... İnsanlar bir şeyleri okumak istemiyor, bir şeyleri kendileri araştırıp öğrenmek istemiyor, insanlar birisinin çıkıp onlara şu şöyledir bu böyledir, öyle yapın böyle düşünün, demesinin ve sanki ağız dolusu bilgi ve düşünce yutmuşcasına kafalarını sallayıp, bir köşeye çekilip tekrar o boş ekrana bakmaya devam ediyorlar. İnsanlar, kendilerini olmayan düşüncelerinden vuruyorlar, öldürüyorlar tıpkı bir hayvan gibi... Konuşmadan, tartışmadan, düşünmeden, acı, üzüntü, keder hiçbir şey olmadan bir insanlığın çöküşünü anlatıyor. Okumanız dileğiyle :)