Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Farabi Ve İbn Sina'ya Göre Yaratma

Hüseyin Atay

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
farabi bu kadarla kalmıyor, varlığı mantık bakımından ele alıyor. varlık’ın, her hangi bir şeyin mahiye­tine giren ve onu meydana getiren cüzlerden bir cüz olmadığını (cüzi mukavvimi), böylece hiçbir anlamm (mefhum) mahiyetine giremiyeceğini ileri sürüyor*.
Sayfa 9 - ankara üniversitesi basımevi.Kitabı okudu
ibn sina, metafizikte yapan (fail) nedenden bahsederken önemli bir noktaya değinerek onu açıklıyor. tanrı tanır feylesoflarla, tabiatçıları ayırmakta ve tabiatçıların yapan nedene sadece hareket ettiren dediklerini, tanrı tanır feylesofların tabiat varlıklarında yapan nede­nin hareket ettiren olduğunu kabul etmekle beraber, yapan nedenin bundan başka bir şey daha yaptığını, ortaya koyarlar ki, bu da yapan nedenin kendi özüne benzemeyen, ondan ayrı bir varlık vermesi ve ortaya koymasıdır* der. ibn sina şöyle devam eder. yapan neden, yaptığı şeye varlık verir; öyle ki, bu şey o varlığa kendi özünün gereği olarak sahip olamaz. burada varlık veren, yapan neden ile var edilen nedenli (malul) arasında şu farklar vardır, a) yapan nedenin özü (zatı), yaptığı varlığın şeklini almaya ve ona bürünmeye elverişli değil­dir. b) yapan neden yaptığı varlığın içinde bulunacak şekilde onunla birleşmiş değildir, c) yapan neden ile yapılanın her biri birer varlık olarak birbirinden ayrılır**. tek varlıkçılığı (vahdeti vücudu) bundan daha açık ifade ile reddetmeğe zor rastlanır.
Sayfa 97 - ankara üniversitesi basımevi.Kitabı okudu
Reklam
ezelî olanın olurluluğu varlığından önce değildir. ezelî ola­nın olurluluğu varlığından önce olmayınca, kendisi de ezelî olduğun­dan, olurluluğu ve varlığı beraberce ezelî olmuş olur. burası böyle olunca geriye, kalan gerçek olurlunun, olurluluğunun ezelî olmasıdır. demek ki, ibn sina’ya göre, gerçek olurlu yani oluşumlu (hadis), olurludur fakat olurluluğu ezelîdir*.
Sayfa 42 - ankara üniversitesi basımevi.Kitabı okudu
panteizmde tanrı-kâinat aynılığı olduğu, yani her şey tanrı ve tanrı her şey, diğer deyimle her şey tanrıda ve tanrı her şeyde*. vahdeti vücudda ise her şey tanrıda ama tanrı olarak değil, gerçekliklerini ondan alarak onda vardırlar**, yani tanrı­nın varlığı kâinatı içine almakta, fakat kâinat tanrıyı içine alamamak­tadır.
Sayfa 88 - ankara üniversitesi basımevi.Kitabı okudu
yaratmak konusunu kendilerine göre ele alacağımız farabi ve ibn sina’ya yöneldiğimiz zaman onların varlık fikirlerinin ikilik olduğu­ nu görürüz. her ikisi varlıktaki bu ikilik üzerinde o derece durmuşlar­dır ki, varlık felsefesini, daha doğrusu varlık ve mahiyet ayrımını ilk defa onların ortaya attığı kabul edilmektedir*.
Sayfa 7 - ankara üniversitesi basımevi.Kitabı okudu
farabi ve ibn sina’nın aristo’dan ayrıldıkları önemli bir nokta daha karşımıza çıkmaktadır. farabi, aristo’nun hilafına yalnız zorunlu varlığa (tanrı) değil, akla ve bir dereceye kadar nefse suret de­mediği* halde, ibni sina zorunlu varlığa suret dememekle aristo'ya mu­halefet etmişse de, akla ayrı, soyut ve fiil halinde suret demekle ona uymuş olmalıdır**. bu noktadan da tanrının varlığına bir türlü bölümlenme, cüzleşme isnad edilemez.
Sayfa 49 - ankara üniversitesi basımevi.Kitabı okudu
Reklam
doğrusu onların kastettiği artık ile ibn sina’nın kastettiği artık arasında fark vardır. onlara göre bir şeyin bir oluşu za­tından dolayıdır. ona sonradan katılan bir şey değildir*. ibn sina da diyor ki, bir şey, bir şeyin zatından dolayı olursa o şeyin zatının anlamı­na girer ve onun mahiyetinden ve zatından bir cüz olur. halbuki “bir” sözü “varlık” gibi genel bir şeydir, her hangi bir şeyin mahiyetine girmez. “bir ” sözü zat üzerine zait ise, üzerine asılan iğreti bir şey demek değildir.
Sayfa 27 - ankara üniversitesi basımevi.Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.