Yeni doğan oğlak ön bacakları tutmadığı için diğer oğlak arkadaşları gibi dağlarda, teperlerde koşamamaktadır. Bir gün çoban bir ağacın dallarından yürüyemeyen oğlak için bir çeşit bisiklet yapar. Artık oğlak, sürüsüyle birlikte her yere gidebilecektir.
Kimi zaman iyi niyetle, kimi zaman da nasıl davranacağını bilemeyenler kendilerinden farklı olana sanki onlar yokmuş gibi davranabiliyor. Bunun nezaketli olduğunu varsayıyorlar, ancak onların kendilerini dışlanmış hissedebileceklerini düşünmüyorlar.
Feridun Oral’ın kitabının farkı da tam da bu noktada saklı. Ön bacakları güçsüz olan oğlak doğduğu andan itibaren kabul görüyor. Ne çoban ne de arkadaşları tarafından dışlanıyor çünkü küçük oğlak farklı ama aynı aslında. Birlikte koşup dağlara tırmanamasalar da sürünün bir parçası. Üstelik aldığı pratik bir destekle, daha sonradan, onların yapabildiği her şeyi yapmaya da başlıyor.