Hayatımda eksik olan şey buymuş. Hep inançlı insanların gidip geldiği bir ev... Mübarek gün ve gecelere hocalara verilen kıymet. En önemlisi bu kadar güzel bir dil eğitimi. Öyle imrendim ki Fatih Çıtlak olmak istedim. Türkçe'yi onun gibi konuşabilmek isterdim. Eskiden övünürdük aile büyüklerimizin inançlı olmasıyla. Bugün ise büyük bir hayal kırıklığı... Yaşayan evliya olmaz sanıyorlar adeta. Sakalı çok görüyorlar müslümana. Fatih Hatıratı aslında içinde olmak istediğim hayatı anlatıyor. Bu hatıraların kıyısında bir yerde olsaydım... o camide o evde...
Kitabın üslubu akıcı, sade. Hatıra okumayı sevenler için tercih edilebilir. İstanbul’un muhafazakar semtlerinden olan Fatih’i ve oradaki dini muhiti tanıtıyor ancak hem kişiler hem mekanlar derinlemesine değil biraz yüzeysel kalmış. Herşeyden ve herkesten azar azar yuvarlak ifadelerle zikredilmiş. Edebi bir ağırlığı yok denebilir, sohbet havası tadında yazılmış. Son 20 30 yılda manevi hayatımız mahalle kültürümüz ve değerlerimizin nasıl ellerimizden kayıp gittiğini görmek için okunmalı. Şimdi ne kitapta anlatıldığı gibi camiye müdavim olup oradaki kuran tilavetinden gözü yaşaran erkekler ne de evini sohbet ve ilim meclisi için açan kadınlar kaldı… ne güzellikleri yitirmişiz…