Ah, ne mutlu günümüzde, hata denizlerine dalmışken hâlâ doğruyu söylemeyi umut edebilen kişiye! Bilmediklerimiz aslında ihtiyacımız olan şeylerdir ve bildiklerimizin bize hiçbir faydası yoktur!
Nedir onun kollarında görkemli sevinç?
Bırak onun göğsünde ısınayım dinç!
Duyumsamıyor muyum hep onu sefil?
Değil miyim kaçak,
Yersiz yurtsuz,
Amaçsız ereksiz insandan başkası,
Kayadan kayaya çağlayan su,
Kudurmuş istekle uçuruma doğru
Gitmeli mi, gelmeli mi yoksa?
Veremez karar bir türlü;
Dümdüz bir yolun ortasında
Yürür sendeleyerek, korkak adımlarla.
Batar giderek dibe,
Görür her şeyi daha çarpık,
Boğulur nefes aldığı halde,
Cansızdır boğulmuş olmasa bile.
Ne çaresizdir, ne de ister teslim olmak.
Yuvarlanmadır bu bir öylesine, engellenemeyen,
Acı içinde bir vazgeçme, aykırı bir mecburiyet,
Bazen kurtuluş, bazen eziliş,
Yarım uyku ve kendini toparlayamama
Mıhlar onu olduğu yere.
Duyuların derinliğinde
Kor gibi tutkularımızı dindirelim!
Aralanmayan büyülü örtülerin ardında
Beklesin bizi her türlü mucize!
Zamanın çağlayışına bırakalım kendimizi,
Olayların akışına!