Medeniyette, tamamen amour-propre tarafından yönlendiriliriz. Bu durum bizi daima başkalarıyla yarış içinde olmaya iter ve asla gerçekten tatmin olamayz. Rousseau için medeniyetin en berbat paradoksu, her daim çokluktan oluşan bir toplum içinde olmamız, ancak barbar geçmişimizde bir ormanda çıplak dolaşırken olduğumuz halimizden çok daha az mutlu oluşumuzdur. Arzularımız, kendimiz için yapabileceklerimizden üstün gelmeye başlamıştır. Artık tamamen diğer insanlara ve onların bizim hakkımızda ne düşündüğüne bağımlı hale gelmişizdir.
Muhalifinize konumuyla ilgili yanlış bir şeyler olduğunu gösterip bunu ona kabul ettirmeniz için bir yol bulursanız ancak kendi konumunuzda rasyonel olarak haklı çıkabilirsiniz aksi takdirde doğruyu yanlıştan yalnızca kendinizin ayırt edebileceğinize yönelik dogmatik bir baskı yapıyorsunuzdur.
Öğlen yemeğinde yağda yumurta yerine haşlanmış yumurta tercih ederseniz, bu durum bir bütün olarak insanlığa genel bir sorun çıkarmaz, ancak ahlaki bir seçim yaparsanız bir bütün olarak insanlık için seçim yaparsınız.
Takipçiliğin her zaman kötü bir fikir olduğunu ve takipçilerin her zaman takip ettikleri insandan daha kötü olduğunu düşünmüştür. Marksistler Marx'tan daha kötüdür, Keynesçiler Keynes'ten çok daha kötüdür. Bu sebeple hiçbir Hayekci olmamasını ummuştu.