Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe Yazıları

Bertrand Russell

Sayfa Sayısına Göre Felsefe Yazıları Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Felsefe Yazıları sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Felsefe Yazıları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bize belli türde eylemlerin yapılmasının veya bunlardan kaçınılmasının zorunlu olduğu söylendiğinde, örneğin doğruyu söylemek ya da hırsızlık yapmaktan kaçınmak zorunda olduğumuz söylendiğinde, bizler haklı olarak bunlar için daima bir sebep duymak isteriz ve bu sebep de yalnızca eylemlerin kendileriyle değil, aynı zamanda bu eylemlerin getireceği
İyi davranış denilen şey, kendiliğinden iyi olan başka şeylere araç olan davranıştır ve bu sebeple de davranış kuralları konusunda bir karara varmadan önce kendiliğinden iyi olan şeyleri incelemek gereklidir. Neyin kendiliğinden iyi veya kötü olduğu konusu ise etiğe dahil edilmelidir, böylece etik yalnızca insan davranışıyla ilgilenmeye son vermiş olur.
Reklam
...insanları bir fikri tanımlayamadıkları sürece onu anlayamayacaklarını düşünmeye sevk eden yaygın bir yanlış anlamadır; burada insanlar fikirlerin fikirlerle tanımlandığını, eğer bir tanım herhangi bir anlam taşıyacaksa bunun zaten mutlaka anlaşılmış olması gerektiğini unutmaktadırlar. Görünen o ki insanlar felsefe yapmaya başladıklarında, tanıdık ve sıradan olan her şeyi unutmaya özen gösteriyorlar, yoksa tanımlama yapmanın, çözümleme yapma bakımından imkânsız olduğu bir noktada, kırmızıya ya da başka herhangi bir renge karşı aşinalıkları bir fikrin nasıl anlaşılır olabileceğini onlara gösterebilir.
İyi ve Kötü ile ne kastettiğimizi açıklamak için bir şey kendiliğinden var olmak zorunda olduğu zaman onun iyi olduğunu, kendiliğinden var olmak zorunda olmadığında kötü olduğunu söyleyebiliriz. Bir şeyin var olmasına veya olmamasına sebep olma gücümüz var gibi görünüyorsa, eğer o iyi ise onun var olmasına çalışmak, eğer kötüyse var olmamasına çalışmak zorundayız. Bir şey iyi olduğunda, onun varlığından haz duymamız, kötü olduğunda ise onun varlığından dolayı acı çekmemiz uygun olur. Fakat tüm bu nitelendirmeler gerçekten de iyi ve kötü kavramlarının önceden varsayılmasına dayalıdır ve bu sebeple de mantıksal tanımlamalar olarak değil, yalnızca doğru fikirleri çağrıştıran araçlar olarak faydalı olurlar.
Fakat etikte ihtiyaç duyulan iyi ve kötü hissi böyle şahsi bir şey değildir ve etik alanında böyle gayrişahsi bir his olduğunun farkına varılması da oldukça önemlidir. Bu bağlamda bir şey iyi olduğunda, sonuçlarından ötürü ve bunun keyfini kimin çıkartacağıyla ilgili olarak değil, kendiliğinden var olmak zorundadır. Bir şeyin benim için kendiliğinden var olmak zorundayken senin için var olmak zorunda olmadığını savunamayız, çünkü bu tamamen içimizden birinin yanıldığını gösterir, keza aslında her şey ya var olmak ya da var olmamak zorundadır. Dolayısıyla bir insanın arzusunun başka bir insan için hoşnutsuzluk yaratan bir şey olduğu gerçeği, etikle ilintili olarak, iyinin "arzulanan" ile aynı anlamda olmadığını, keza her şeyin kendi içinde ya iyi olduğunu ya da iyi olmadığını ve bir kerelik benim için iyi ve senin içi kötü olamayacağını kanıtlar. Bu sadece onun benim üzerimdeki etkilerinin iyi, senin üzerindeki etkilerinin ise kötü olduğu anlamına gelebilirdi ama burada iyi ve kötü yine gayrişahsidir.
Fakat doğruluğun keşfedilmesinde zorluk yaşanıyor olması keşfedilecek bir doğruluk olmadığını kanıtlamaz.
Sayfa 22
Reklam
...şu anda var olan, var olmuş ya da olacak şeylere dair sahip olunan bilgilerin, hangi şeylerin iyi olduğu sorusuna hiçbir şekilde ışık tutmadığı gerçeği "iyi" tanımının yapılamamasının doğurduğu önemli sonuçlardan biridir. Sırf mantıksal bir çerçeveden bakıldığında, "var olan her şeyin iyi olduğu," ya da "var olan her şeyin kötü olduğu" veya "gelecekte var olacak her şeyin şimdi var olandan daha iyi (ya da daha kötü)" olacağı yönünde bazı tümel önermelerde bulunulabilir. Fakat hiçbir tümel önerme "iyinin" anlamı göz önünde bulundurularak ispatlanamaz ve ne şu anda var olan şeylerin tamamını ne de daha önce var olmuş ya da olacak şeylerin tamamını bildiğimizden, deneyimden yola çıkılarak ampirik olarak hiçbir tümel önermeye varılamaz. Bu sebeple, böyle bir tümel önerme kendiliğinden bariz olmadığı ya da (sonucu destekleyebilmesi için) yine onunla aynı tümellikte olması gereken, kendiliğinden bariz olan bir önermenin sonucu olmadığı sürece böyle bir tümel önermeye varılamaz. Fakat aslında, benim keşfedebildiğim kadarıyla var olan, olmuş ya da olacak tüm şeylerin iyiliklerine ve kötülüklerine dair kendiliğinden bariz olan bir önerme de yoktur. Bundan da, mevcut dünyanın doğasının şöyle ya da böyle olması gerçeğine dayanılarak hangi şeylerin iyi ya da kötü olduğuna dair bir çıkarımda bulunulamayacağı sonucu çıkar.
"Kötülük boşluktur, hiçliktir, sesi ima eden sessizliktir."
“Güçlü olan hayatta kalır" ifadesi, hayatta kalanların etik olarak bir anlamda en güçlü olduklarını ve evrimin izlediği bu eleme yolunun, sonraki tipin öncekinden daha iyi olduğunu kanıtladığı yönünde bir inanışa yol açtığı görülmektedir. Bu temele dayanılarak bir güce tapınma temeli kolayca kurulmakta ve medeniyet yoluyla kavgaların
Var olan şeyler içinde bazılarının iyi, bazılarının kötü olduğu ve evrene dair çok az bilgi sahibi oluşumuzdan dolayı iyinin mi yoksa kötünün mü ağır bastığına ya da bunlardan birinin gelecekte diğerine üstün gelip gelemeyeceğine dair bir karara varabilme hakkına sahip olmadığımız açıkça bellidir. İyimserlik ve kötümserlik birbirine benzer şekilde evrene dair, kabul edilmesi için hiçbir sebep olmayan genel kuramlardır; dünyaya dair bildiklerimiz iyinin ve kötünün epey dengeli oldukları izlenimi vermektedir ve elbette bilmediğimiz şeylerin bildiklerimizden çok daha iyi ve çok daha kötü olması da olasılık dahilindedir. Bu sebeple, bu meseleye tamamen Şüpheci bir şekilde bakmak en makul yaklaşım olacaktır.
Reklam
Bence, bir insanın muhtemelen en iyi sonuçları doğuracak olan şeyi yaptığında doğru yapmış olması bir anlam ifade ederken, bir insanın nasıl bir olası sonucu olursa olsun, vicdanının sesini dinleyerek doğru yapmış olması da bir anlam ifade etmektedir. ("Doğru" kelimesine atfedebileceğimiz daha pek çok anlam var ama bu ikisi içlerinde en önemlisi gibi görünüyor.)
Aslına bakılırsa insanlar gerçektende adam öldürme konusunda belirli bir sınıflandırmada bulunurlar ve bazı türlerin haklı çıkartılabilir , bazılarının ise haklı çıkartılamaz olduğuna karar verirler .
"Bir eylemin doğru olup olmadığına karar vermek için, onun olası etkileri üzerine düşünmek gerekir. Genel olarak bakıldığında eğer bu eylemin olası etkileri aynı koşullar altında olası olan başka herhangi bir eylemden daha iyiyse, o zaman o eylem doğrudur."
Yalnızca geçmiş tam olarak gerçektir: Şimdi, artık var olmayanın değişmezliğine doğru sürüp giden acılı ve mücadeleli bir doğuştur sadece. Yalnızca ölüler tamamen mevcuttur. Yaşayanların hayatları kesik, kopuk, belirsiz ve değişime tabidir ama ölülerin hayatları tamama ermiştir, dünyanın her şeye gücü yeten tek tanrısı olan Zaman'ın salınımlarından etkilenmezler. Onların başarıları ve başarısızlıkları, umutları ve korkuları, sevinçleri ve acıları sonsuzluğa ermiştir artık, bizler çabalasak bile onlardan bir parça dahi eksiltemeyiz. Çoktan mezara girmiş kederler, ardında silik bir anıdan başka bir şey kalmamış trajediler, ölümün kutsayan dokunuşuyla ölümsüzleşmiş aşklar... Bunların hepsinde, bir güç, bir sihir, hiçbir şimdiki zamanın erişemeyeceği, bozulması imkânsız bir sükûnet vardır.
Doğru fikirler içimize sindirebildiğimiz ,doğrulayabildiğimiz ve ispat edebildiğimiz fikirlerdir .yanlış fikirler ise bunları yapamadığımız fikirlerdir .Bir fikrin doğruluğu onun özünde var olan durağan bir nitelik değildir . Doğruluk bir fikrin başına gelen bir şeydir . W . James
Sayfa 109Kitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.