Kitap analizine başlamadan önce öncelikle jung teorisinin analizini yapmak çok önemli olacaktır diye düşünüyorum. Genel bir tavır olarak bulgu veya sorunun çözümü noktasında oldukça sınırlı bir metodolojik bir yaklaşım gösteren jung, kullandığı geniş zamanlı dili oldukça soyutlayıcı ve müphem bir şekilde kullandığını belirtmem gerekiyor. ampirizm'den yoksun analizleri ile kitaplarını kendimi zorlayarak okumama sebep oluyor. kendisini analitik psikolojinin kurucusu bir psikiyatr olmaktan çok, gnostik olarak tanımlamama sebep oluyor her okuyuşumda. çünkü bir çok görüşü tamamen kendi öznel tecrübelerine dayandırıp, nesnel hiçbir veri sunmuyor. bu tarz gnostizmin tarzı, analitik düşüncenin değil.
Psikolojik çıkarımları metaforlardan ibaret olan jungun feminizm, cinsellik, bakirelik, annelik üzerine kaleme aldığı bu kitabında da yine aynı problemlerle karşılaştım. jungun din ve tanrı bağlamında kaleme aldığı diğer eserlerinde olduğu gibi maddeye dair bir sorun olan kadın hakları sorunu jungun kalemiyle maneviyata çekilerek yine muğlak bir konu olarak işlenmiş olarak karşımıza çıkıyor.
Kitabında, diğer kitaplarında dini seküler kesime karşı dini savunurken ki pozisyonunu kadının biyolojik dünyada yaşadığı sorunlara karşı hayata hitap etmeyen bir tavır sergilediğini görüyoruz. gerçekten çok zor bir yazar jung.
Bir çok kitabında tanrıyı arketip kabul edip analizlerini yazan jung bu kitabında ''doğurgan'' mitolojik anne figürünü arketip kabul ederek görüşlerini aktarmış.