Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyük Boy - 10 Cilt Takım

Fi Zılal-il Kur'an (Büyük Boy - 10 Cilt Takım)

Seyyid Kutub

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İslâm'ın reforma ihtiyacı yoktur. Müslümanların din karşısındaki tutumlarını düzeltmelerine ihtiyaç vardır.
Prof. Seyyid Kutub
Seyyid Kutub 1906 yılında, Mısır'ın Asyot kasabasında doğdu. Aile içi dini eğitimin yoğunluğunda yetişti. Temiz ablakı ve zekasıyla dikkati çeken bu büyük şahsiyet, orta-lise tahsilini yerleştikleri Kahire'de Ezher Universitesi'nde yaptı. Daha sonra Darü'l-Ulum Fakültesi'ni bilirdi. 1933'te aynı okula edebiyat bocası olarak tayin edildi. Yazılarında edebi sadelik, fikri derinlik hakimdi. Yeni Fikir adında bir dergi çıkarmaya başladı. Sosyalizm, Kapitalizm gibi cahili değerler ve cabili yönetime ilişkin tenkidleri içeren ateşli yazılarına son verdirmek için Amerikan eğitim ve öğretimini incelemek gerekçesiyle Amerika'ya gönderilen Kutub, 1950 yılında Amerika'dan döndü. Ancak Islami değerler konusunda daha bir bilenmiş olarak. 1946'da başlayıp, çoğunu zindanda yazdığı Fi Zilâl il-Kur'an hariç oluzbeş eserinde, unutulmuş, çarpıtılmış İslami kavramların aslına parmak basmıştır. Ve şehadetinden (29 Ağustos 1966) 14 yıl önce yazdığı şu misraları, yaşayarak doğrulamıştır. "Kalem sabibi kimseler, birçok büyük işler yapabilirler. Ancak; fikirlerinin yaşaması pabasına kendilerini feda etmeleri şartıyla... HAKK bildikleri şeyin Hakk olduğunu fütur etmeden söyleyip, gerekirse bu uğurda başlarını vermeleri şartıyla..."
Reklam
vesvese
Şeytan insanoğlunun kalbi üzerine oturur. İnsanoğlu Allah'ı andığı takdirde derhal sıvışıp kaçar. Allah'tan gafil olduğu takdirde ise ona vesvese verir. Allah'ı anıp O'na sığınınca vesveseci sinip kaybolur. Allah'tan gafil kalınca vesvesesini icra eder "Hadis-i Şerif"
Nas Suresi Tefsiri
Dinde zorlama yoktur. Doğruluk ile sapıklık birbirinden ayrılmıştır.”(bakara 256) Bu ilkede yüce Allah'ın insanı onurlandırdığı; iradesine, düşüncesine ve duygularına saygı gösterdiği, inanç alanında hidayete ve sapıklığa ilişkin tercihlerinde onu vicdanı ile başbaşa bıraktığı, bunların yanısıra davranışlarının sonuçlarını ve nefsi ile hesaplaşma görevini omuzlarına yüklediği açıkça görülür. Bu ilke insan özgürlüğünün en karakteristik ilkesidir. O insan özgürlüğü ki, yirminci yüzyılın zorba ideolojileri ve insan onurunu hiçe sayan sosyal düzenleri onu insanlara çok görüyor. Bu baskıcı ideolojiler ve düzenler, yüce Allah'ın inanç seçme serbestliği tanıyarak onurlandırdığı insan adlı bu varlığa hayat düşüncesini ve düzenini serbest iradesi ile seçme hakkı tanımıyorlar; onu devletin çeşitli propaganda araçları, yoğun yönlendirme önlemleri, bunların yeterli olmadığı zaman da arkasından gelen kanunları ve oldu-bittileri ile dayattığı, dikte ettiği düşünceyi ve düzeni benimsemeye zorluyorlar. İnsan ya evrene egemen olan Allah'ın varlığını ve fonksiyonunu inkâr ederek sözünü ettiğimiz devlet ideolojisini kabul edecek ya da her an nasıl ve nereden geleceği belirsiz ölüm tehdidi altında titreyerek yaşayacaktır!
Sayfa 464
İmam Ahmed Hz.Aişe'nin şöyle dediğini aktarır:"Bir gün olsun Resulullah'ın ağzının içi görünecek şekilde kahkaha atarak güldüğünü görmedim.Sadece gülümserdi. Resulullah bir bulut veya bir rüzgar gördüğü zaman yüzünde hemen endişe izleri belirdi."Ya Resulullah, insanlar bir bulut gördükleri zaman yağmur yağdıracak diye sevinirler ama sen bunu gördüğün zaman memnuniyetsizliğin yüzünden anlaşılıyor"dedim."Ya Aişe bu bulutun bize yönelik bir azap taşımadığından nasıl emin olabilirim? Nitekim bazı milletler rüzgarlarla cezalandırıldılar onlar da bu bulut bize yağmur yağdıracak demişlerdi." Buhari, Müslim
Sayfa 100
İnsan istediği kadar büyüklük taslasın, istediği kadar kendini yükseklerde görsün yüce ve ulu olan Allah'ın kulu olma düzeyinin üzerine çıkamaz.Eğer bu gerçek insanın içine yerleşirse onu kulluk derecesine oturtur, büyüklük ve azgınlık kompleksini törpüler; onu Allah korkusuna, Allah saygısına , O'nun uluIuğunun ve yüceliğinin bilincine varmaya, O'nun haklarına karşı saygılı olmaya ve O'nun kullarına karşı büyüklük taslamaktan çekinmeye sevkeder. Görülüyor ki, bu gerçek, bir yandan inanç ve düşünce, öteyandan da uygulama ve davranıştır.
Sayfa 462
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.