Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yaratıcı olan Allah'ı, O'nun ilmini ve kudretini ispat için akıl kâfi değildir. İlim de haddi zatında zadece kitap ve sünnete dayanmaz. Fakat O,(Allah'ın ilmini ve kudretini ispat etmek) her ikisine, hem akıl hem de kitap ve sünnete dayanır.
Allah Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerim’de Musa ve diğer peygamberlerden (as), (hatta) Firavun ve Şeytan’dan hikâye (ve nakletmek) suretiyle zikrettiği (dile getirdiği) şeylerin tümü onlardan haber verme kabilinden Allah Teala’nın (ezeli) kelamıdır. Allah Teâlâ’nın kelâmı ise (ezelidir) mahlûk değildir. Fakat Musa (as)’ın ve diğer yaratılmışların sözleri mahlûktur. Allah Teâlâ’nın kelâmı olan Kur’an-ı Kerim kadîm (ezelî)dir. Onların sözleri böyle değildir (mahlûktur). Yüce Allah’ın “Allah Teala Musa’ya gerçekten hitap etti.” (Nisa, 164) ayetinde belirttiği gibi Musa (as), Allah Teala’nın (kendisine) olan kelâmını işitmiştir. Nitekim Allah Teâlâ (Kur’an-ı Kerim’de):”Allah Musa ile konuştu” buyurmuştur. Allah Teâlâ, Musa (as) ile konuşmasından önce de (ezelden beri kelâm sıfatı ile) konuşandı. Allah Teala varlıkları yaratmadan önce de ezelde yaratıcı idi. (Bu konuda Allah Teala şöyle buyurmuştur:) “Onun benzeri bir şey yoktur. O (her şeyi) işiten ve (her şeyi) görendir.” (Şura,11) Allah Teala, Musa (as) ile konuştuğu zaman ona ezeldeki sıfatının ta kendisi olan kelâmı ile konuştu. O’nun bütün sıfatları yaratılanların sıfatlarından başkadır. O bilir, (fakat bilmesi) bizim bilmemiz gibi değildir. Her şeye gücü yeter (fakat) bizim gücümüzün yetmesi gibi değildir. Görür, (fakat) bizim görmemiz gibi değildir. İşitir, (fakat) bizim işitmemiz gibi değildir. Konuşur, fakat bizim konuşmamız gibi değildir. Biz uzuvlarla ve harflerle konuşuruz. Allah Teâlâ ise uzuvsuz ve harfsiz konuşur. Harfler mahlûktur, fakat Allah Teâlâ’nın kelâmı mahlûk değildir.
Reklam
Yine rivayet edilir ki İmam Azam ticaretle geçinir ve ticari işlerini ortakları yürütürdü. Ortaklarından birinin satışında şüphesi bulunduğu ve sattığı mallar arasında bir tanesi sakat bulunduğu için 30.000 akçelik kârını fukaraya sadaka olarak dağıtmıştır.
Emevi idaresi halk nezdinde yitirdiği itibarını yeniden kazanmak ve başta Ebû Hanîfe olmak üzere diğer Rabbani ulemâyı susturmak için onlara devlet görevleri teklif ederler. Ancak bu tuzak görev teklini Ebû Hanîfe şiddetle reddederek şöyle der: “(Değil kadı olmak) Bana Vâsıt mescidin kapılarını say dese, onu bile kabul etmem.” Bunun üzerine Ebu Hanife hapsedilir ve şiddetli şekilde dövülerek işkence edilir.
İman da, küfür de kulların kendi fiilleridir. (Bununla beraber) Allah Teâlâ kimin küfrü/inkarı halinde kâfir ve bundan sonra iman ettiği zaman imanı halinde mümin olacağını bilir ve onu (mü'mini) sever. (Allah Teâlâ'nın bu) ilmi ve sıfatı (kulun değişen o kabil halleri gibi) değişmez.
Sayfa 56 - Ravza YayınlarıKitabı okudu
Ebû Hanife ilim hayatının başlangıç dönemlerinde kelâm ilmi ile meşgul olduğu halde sonraları oğlu Hammad’ı ve diğer talebelerini bu ilimle meşgul olmaktan menetmiştir. Bunun üzerine oğlu Hammad bir defasında kendisine şöyle demiştir: – Bizi kelâm ilmi ile ilgili münazaralarla meşgul olmaktan menediyorsunuz, hâlbuki siz kelâm’a ait meselelerle meşgul oluyordunuz. Buna karşılık Ebû Hanîfe şöyle cevap vermiştir. – Evet, biz kelâm meseleleri hakkında münakaşa ediyorduk, fakat başımızın üstünde bir kuş varmış gibi aklımızın başımızdan uçmasından korkan kimsede olduğu gibi arkadaşımızın yanılmasından korkardık. Hâlbuki sizler kelâm münakaşalarına giriyor ve arkadaşınızın yanılmasını, ayağının kaymasını istiyorsunuz. Arkadaşının yanılmasını isteyen kişi, onun kâfir ve sapık olmasını istiyor demektir. Arkadaşının kâfir olmasını istemek ise küfürdür.
Reklam
O'nun bütün sıfatları yaratılanların sıfatlarından başkadır. O bilir (fakat bilmesi) bizim bilmemiz gibi değildir. Her şeye gücü yeter (fakat) bizim gücümüzün yetmesi gibi değildir. Görür (fakat) bizim görmemiz gibi değildir. İşitir, (fakat) bizim işitmemiz gibi değildir. Konuşur, fakat bizim konuşmamız gibi değildir. Biz uzuvlarla ve harflerle konuşuruz. Allah Teâlâ ise uzuvsuz ve harfsiz konuşur. Harfler mahlûktur, fakat Allah Teâlâ'nın kelâmı mahlûk değildir.
Sayfa 46 - Ravza YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.