İnsanlık tarihi kadar eski bir alan olan müziğin, bu kez sinema ile olan ilişkisini inceliyoruz. Hemen hemen 20. yüzyılın başlarından itibaren, işitsel ve melodik yapının görsel yapıyı etkili bir biçimde desteklediği fark edilmeye başlanmıştır. Bu fark ediş ise yeni bir başlangıca işaret olacak film müziğinin doğuş noktası olmuştur.
Artık sinema için akustik enstrümanlar ile desteklenilen sahneler, müzik veya melodi içermeyen sahnelerden yeğ tutulmaya başlanmıştır. Daha ilerleyen yüzyıllarda ise teknolojideki gelişimler itibariyle ortaya çıkan Sequencerlar, Synthesizer gibi dijital sesler ile müzik, akustiğin de ötesine giderek sonsuz bir yapı halini almış ve adeta sinema ile bir bütün haline gelmiştir.
Paul Tonks ise bu başlangıç ve günümüz noktasına kadar süren, en popüler ve aklımızda yer etmiş film müziklerinin bestekarları, eserlerdeki enstrüman tercihleri, görüntü ile olan armonik ilişki gibi çeşitli bilgiler vererek okuyucu için kronolojik bir rehber oluşturmuş. Kitabı okurken, bir yandan müzikleri dinlemek ve mümkünse, ardından sahneleri de izlemek insana daha önce fark edemediği yeni bir işitsel ufuk açıyor.
Kompozitörlüğün iç yüzüne yönelik merakınızı tam anlamıyla giderebilecek bir kitap olmasa da film müziği kronolojisi ve tarihten bugüne kadar uzanan en önemli yapıtları, bestekarları tek bir çatıda sunmaktadır.