En Eski Flaubert'in Papağanı kitaplarını, en eski Flaubert'in Papağanı sözleri ve alıntılarını, en eski Flaubert'in Papağanı yazarlarını, en eski Flaubert'in Papağanı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" Ben Fransız olduğum kadar da Çinliyim." demiştir Flaubert. Fransızdan çok, dememiştir, dikkat edin: Pekin'de doğmuş olsaymış, kuşkusuz oradaki vatanseverleri de düş kırıklığına uğratırmış. En büyük vatanseverlik insanın, ülkesi soysuz, budalaca ya da saldırgan bir biçimde davrandığında, çıkıp bunu söyleyebilmesidir. Bir yazar her tarafa sempati duymalı ve hiçbir tarafa bağlanamayan bir kişiliğe sahip olmalıdır: ancak o zaman gerçeği net olarak görebilir. Flaubert hep azınlıklardan yana olmuştur; bedevilerden, sapma içinde olduğu söylenenlerden, düşünürlerden, münzevi kişilerden ve şairlerden.
Ünlü Fransız yazarı Gustave Flaubert'in hayatını araştıran bir başka yazarın öyküsünün anlatıldığı bir roman. Bence romandan da ziyade araştırma, öykü karışımı bir yapısı var. Klasik , sürükleyici bir roman tarzı bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacaktır. Gustave Flaubert hakkında araştırma yapmak isteyenlerin okuması gerekli bir eser, bunun dışında tavsiye edemiyorum.
Birtakım erkekler çocuk gibi olurlar: kadınların kendilerini anlamalarını ister, bu amaçla onlara bütün sırlarını anlatır; ama bir kez hakkıyla anlaşıldılar mı, kadınlardan , kendilerini anladıkları için nefret ederler.
Heykelden başlayayım: Yukarıdakinden, kalıcı olandan, zarafetten yoksun olandan, bakır gözyaşları döken, gevşek kravatlı, kara yelekli, bol pantolonlu, diken bıyıklı, tetikte duran, mesafeli görüntüsünden adamın. Flaubert bakışımıza karşılık vermiyor. Gözlerini güneye, Carmes Meydanı'ndan Katedral'e dikmiş; küçük gördüğü, ama o da kendisini büyük ölçüde görmezden gelmiş olan kentin üzerine doğru bakıyor. Başı, kendini savunurcasına yukarıda: Yazarın kelliğinin gerçek derecesini yalnızca güvercinler görebiliyorlar.