Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon

Sabit Kalfagil

Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon Gönderileri

Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon kitaplarını, Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon sözleri ve alıntılarını, Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon yazarlarını, Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon
Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon
Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon
Bol ve berrak örnek fotoğraflarla bezeli, başyapıtlardan biri olarak Türk fotoğraf kütüphanesinde yerini almış bir kitap. Bana göre amatörler, profesyoneller ve fotoğraf meraklıları için “Kompozisyonun Alfabesi” olma özelliğini taşıyor.
Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon
Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında KompozisyonSabit Kalfagil · İlke Kitap · 201462 okunma
Reklam
Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon
Resme oranla fotoğraf, dünkü çocuk sayılır. O çocuk, remin mirasına konmuştur. Çünkü fotoğrafla birlikte görmeyi öğreniyorsak bu, resmin geçmişi sayesindedir. Bundan bağımsız ve tamamen fotoğrafa özgü bir görsel estetikten ancak belki yüz yıl sonra söz edilebilecektir.
Sayfa 7 - Fotoğrafevi YayınlarıKitabı okudu
Kaybedecek hiç bir şeyi olmayan insanlar her şeyi deneyebilirler. Ama bunun için ön koşul, değerler sistemi altüst olmuş bir ülke bulmaktır.
Özellikle gereğinden çok TV kanalı olan bizim gibi ülkelerde çok titiz ve eğitimli ellerde olması gereken kameralar da her şey gibi "aşağı kültür" e teslim olmuş durumdadır.
Dikkat ediniz, Hollywood sinema ekolü, Avrupa'dan farklı olarak anlatım ölçüsünü hep orta zekalı insana göre belirler. Belki de başarısı bunda gizlidir.
Reklam
Sanatsal heyecan, başkalarının anlayamayacağını umduğumuz şeyleri sınırda yakalayıp farketmenin zevki gibi bir egoizm içerir.
İşin kötüsü, bu hedefsiz değişim çarkını işletenlere "tasarımcı", hatta daha ileri gidilerek "kreatör" (createur) denilmesidir. Sanırsınız evrenin yaratıcısı "pantakrator" her biri. Doğrultusu olmayan tasarım için yeterli bilgi ve alt yapısı olmayanlar, tasarım yaratma hakkını elde etmiş sayılmazlar. Tasarım, bilgi, dürüstlük ve kararlılık ister. Bir tür ermişlik mertebesidir. Bu evrimi tamamlanmamış olan kişilere çok küçük müdahalelerden öteye gitmeden evrimlerini sürdürmek düşer. Doğayı büsbütün değiştirmek ya da tasarımları ile her şeyi yeniden kurgulamak sadece bir ütopya olabilir. Çünkü insanın pratikte bu olgunluğa erişmesi (burada olgunluk, noksansız bilgi ve yapabilme yeteneği demektir), bu tasarımcının tanrısallaşması anlamına gelir. İleride şayet böyle bir evrim noktası varsa bile, hiç kuşkusuz insanoğlu oraya varamadan bu gezegeni mahvetmeyi başaracaktır.
Bana göre tasarım bir rastlantı değildir. Belli bir determinizmi vardır ve tekrarı mümkündür. Tekrarlanamayan şey rastlantıdır. Sanat ise rastlantı değildir. Günümüzde bir de slogan var: "Tek değişmeyen şey, değişimdir." Bu sözle gelişimden söz edilmiyor, değişim alkışlanıyor sanırsınız. Daldan dala atlayan çılgın maymunlar gibi sürekli birbirine benzeyen güya değişik hareketler... Ya da kendini belli periyodlarda tekrarlayan değişik diziler sergileniyor. Buna en güzel örnek modadır. Giyim söz konusu olduğunda insanlığın başına musallat olmuş bir tüketim tezgahını anlamak daha mümkündür de, bunun tüm hayatımıza örneğin mimarlığa ve sanatın diğer dallarına egemen olmasını anlamak zordur. Bu, insanlık adına utanç vericidir. Demek ki insanlığın temel doğruları yoktur ve bugün beğendiğini yarın reddetmektedir. O halde bugünkü beğenisinin de bir değeri yoktur! Çünkü 40 yıl sonra gene bugüne dönülecek; gene dar yakalı, üç düğmeli ceketler muteber olacaktır.
... bugün işlevden bağımsız bir tasarım anlayışı var. Maymunların daldan dala atlayarak gün boyu sürdürdükleri oyun gibi bir şey. Bu oyunların bir tek amacı var: Çeşitlilik veya değişiklik. Çocukların oynadığı dürbün gibi bir şey vardır: Kaleidoskop. İçinde renkli plastik kırıntıların bulunduğu dürbünü ekseni etrafında çevirince, kırıntılar üçgen prizma biçimindeki üç yüzlü aynada yansır ve tekrarı mümkün olmayan, rastlantısal renk ve biçim kompozisyonları oluşur. Belki de binlerce insan "ne kadar güzel" diyecektir. Bunlardan her biri tekrarı mümkün olmayan kupon görüntülerdir. Bir saniye sonra değişecek ve bir daha asla tekrarlanamayacak düşsel görüntüler...
Reklam
"Bir bezelye tanesi, bezelye tanesi fikrine göre oluşur." - J. P. Sartre - Bu fikir çoğu kez sanıldığı gibi tanenin formu ve kabuğu ile ilgili değildir. Dış biçim onun öyle olmasını gerektiren içsel sebeplerin sonucudur. Yani biçim bir başlangıç değil, bir sonuçtur.
Çoğu kez sanıldığının aksine, güzel ve doğru aynı kökten gelir. Kuşkusuz, doğru aynı zamanda güzeldir.Başka bir deyişle, güzellik; yapısaldır, ekleme bir şey değildir.
Bize sürekli olarak doğadaki güçlerin dağınık ve başıboş olduğundan, insanoğlunun bu güçlere egemen olup onları düzene koyduğundan söz edildi. Bu söylem zaman zaman "doğayla savaşmak ve ona baş eğdirmek" başlığı altında bir uygarlık göstergesi olarak dile getirildi. Bu densiz övünmeler, insanoğlunun güçsüzlüğünün ve hala silinmeyen doğa korkusunun bir belirtisidir.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.