Fütuhat-ı Mekkiye 12

Muhyiddin İbn Arabi

En Eski Fütuhat-ı Mekkiye 12 Sözleri ve Alıntıları

En Eski Fütuhat-ı Mekkiye 12 sözleri ve alıntılarını, en eski Fütuhat-ı Mekkiye 12 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peygamberler kendilerine vahiy indirenin kadrini bilir ve Allah Teala onları o celali taşımalarına imkân verecek bir kuvvetle rızıklandırır.
Yardım, özü gereği imanın ücretidir, fakat onu müminin varlığı gerektirir. Mümin, imanın sıfatı olduğu kimsedir. Allah ise vefalıdır. Bunu bilmelisin! Öyleyse iman nedeniyle yardım olmalıdır ve yardım müminde ortaya çıkabilir. Müminde iman parçalanmaz. Bunu bilmelisin. iman edilen işlerin çoğalması nedeniyle imanın kendisinde kısımlara ayrılıp inanılacak şeylerin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr eden kimse, mümin değildir. Öyleyse başarısızlığa uğrayacak İçimse mümin olmayandır. Çünkü imanın hükmü geneldir, özelleşmez! İman bir şahısta var olmayınca, Allah?ın yardım etmesini bir yükümlülük olarak ortaya çıkartmaz.
Reklam
Allah Teala rahmeti kötülük yapıp tövbe eden ve durumunu düzeltenler adına üzerine zorunlu bir ücret yapmıştır. Bazen gönüllü, kendisi adına değil, başkası adına yapılan bir işin karşılığını gönüllü olarak ödeyebilir. Misal olarak zulme uğramış birinin zalimi affederek hakkını ondan istememesini ve barışmasını verebiliriz. ‘Böyle birinin ücreti Allah’a kalmıştır.''29 Onun ücreti, zulmü nedeniyle ondan hakkını almayana kalması gerekir. Allah Teala o ücreti üstlenerek, o günahkâra merhamet eder ve onu bağışlar. Artık mazlumun talep edeceği bir hakkı kalmaz.
Bilgi ehline verilmezse, hiç kuşkusuz, iki tarafa da haksızlık yapılır; hem bilgiye ve hem ehline.
yani veliler, kerametlerini gizlemek zorundadır. Başka bir ifadeyle kerametler veliler hakkında mensuh, nebiler ve resuller hakkında ise muhkemdir
Hz. Peygamber şöyle der: ‘Benim ümmetim rahmete mazhar bir ümmettir. Ahirette onlara azap yoktur. Onların dünyadaki azapları zelzele, ölüm ve beladır.’
Reklam
Kâmil ilham ise insana şeriata uymayı, Allah’m kelamını ve O’nun katından geldiği bize bildirilen kitapları incelemeyi ilham eder. Böyle bir ilham, kâmil ilhamdır. Nefs saflaşıp (hastalıklardan) şifa bularak bir aynaya dönüştüğünde, doğanın pası silinerek âlemin suretleri ona yansır. Bu yansımanın neticesinde nefs daha önce görmediklerini görmeye, bilinmeyenleri söylemeye başlar ve bir yabancı gibi ve kendi vatanı değilmiş gibi Mele-i a’la’ya katılır. Hâlbuki orası onun yeri ve vatanıdır. Fakat doğasının arzına ve bedenine sefer ettiğinde (asli vatanına) yabancılaştığı için, orayı tanımaz.
Öyleyse günahkâr ve azap arasında perde olan örtü, kerem, af, bağışlama ve müsamaha örtüsüdür. Kul ile günah arasında perde olan örtüyse, ilahi inayet, ihtisas ve korunma örtüsüdür
Günahların en büyüğü, kalpleri öldüren günahtır. Kalpler Allah Teala hakkındaki bilgiden yoksun kalrnca ölür ki, bilgisizlik denilen hal budur. Kalp Allah’m insanın bedeninden kendisine seçtiği evidir. Bu ev bilgisiz kalrnca, hırsız onu ele geçirmiş, sahibiyle arasına girmiş demektir. Böyle bir insan kendisine karşı zalim olan insandır. Çünkü o, evi sahibine bıraksaydı, ev sahibinden kendisine ulaşacak iyilikten kendisini mahrum etmiştir. Cehalet mahrumiyeti budur
İnsan Allah’ta, Allah ile, Allah’tan ve Allah’a doğru sülük ettiğindeyse, murakabe edilecek kimse kalmaz, çünkü artık yolda saliki engelleyecek bir korku yoktur. Böyle bir sülük, murakabesiz sülük demektir
145 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.