Yardım, özü gereği imanın ücretidir, fakat onu müminin varlığı
gerektirir. Mümin, imanın sıfatı olduğu kimsedir. Allah ise vefalıdır.
Bunu bilmelisin! Öyleyse iman nedeniyle yardım olmalıdır ve yardım
müminde ortaya çıkabilir. Müminde iman parçalanmaz. Bunu bilmelisin.
iman edilen işlerin çoğalması nedeniyle imanın kendisinde kısımlara
ayrılıp inanılacak şeylerin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr eden
kimse, mümin değildir. Öyleyse başarısızlığa uğrayacak İçimse mümin
olmayandır. Çünkü imanın hükmü geneldir, özelleşmez! İman bir şahısta
var olmayınca, Allah?ın yardım etmesini bir yükümlülük olarak
ortaya çıkartmaz.
Allah Teala rahmeti kötülük yapıp tövbe
eden ve durumunu düzeltenler adına üzerine zorunlu bir ücret yapmıştır.
Bazen gönüllü, kendisi adına değil, başkası adına yapılan bir işin
karşılığını gönüllü olarak ödeyebilir. Misal olarak zulme uğramış birinin
zalimi affederek hakkını ondan istememesini ve barışmasını verebiliriz.
‘Böyle birinin ücreti Allah’a kalmıştır.''29 Onun ücreti, zulmü nedeniyle
ondan hakkını almayana kalması gerekir. Allah Teala o ücreti üstlenerek,
o günahkâra merhamet eder ve onu bağışlar. Artık mazlumun
talep edeceği bir hakkı kalmaz.
Hz. Peygamber şöyle der: ‘Benim
ümmetim rahmete mazhar bir ümmettir. Ahirette onlara azap yoktur.
Onların dünyadaki azapları zelzele, ölüm ve beladır.’
Kâmil ilham ise insana şeriata uymayı, Allah’m kelamını ve
O’nun katından geldiği bize bildirilen kitapları incelemeyi ilham eder.
Böyle bir ilham, kâmil ilhamdır. Nefs saflaşıp (hastalıklardan) şifa bularak
bir aynaya dönüştüğünde, doğanın pası silinerek âlemin suretleri
ona yansır. Bu yansımanın neticesinde nefs daha önce görmediklerini
görmeye, bilinmeyenleri söylemeye başlar ve bir yabancı gibi ve kendi
vatanı değilmiş gibi Mele-i a’la’ya katılır. Hâlbuki orası onun yeri ve
vatanıdır. Fakat doğasının arzına ve bedenine sefer ettiğinde (asli vatanına)
yabancılaştığı için, orayı tanımaz.
Öyleyse günahkâr ve azap arasında perde olan örtü, kerem, af,
bağışlama ve müsamaha örtüsüdür. Kul ile günah arasında perde olan
örtüyse, ilahi inayet, ihtisas ve korunma örtüsüdür
Günahların en büyüğü, kalpleri öldüren günahtır. Kalpler Allah
Teala hakkındaki bilgiden yoksun kalrnca ölür ki, bilgisizlik denilen hal
budur. Kalp Allah’m insanın bedeninden kendisine seçtiği evidir. Bu
ev bilgisiz kalrnca, hırsız onu ele geçirmiş, sahibiyle arasına girmiş demektir.
Böyle bir insan kendisine karşı zalim olan insandır. Çünkü o,
evi sahibine bıraksaydı, ev sahibinden kendisine ulaşacak iyilikten kendisini
mahrum etmiştir. Cehalet mahrumiyeti budur
İnsan Allah’ta, Allah ile, Allah’tan ve Allah’a doğru sülük ettiğindeyse,
murakabe edilecek kimse kalmaz, çünkü artık yolda saliki engelleyecek
bir korku yoktur. Böyle bir sülük, murakabesiz sülük demektir