Efsaneyi unutmayanlar buraya ! Aslanın kuzuya aşık oluş hikayesini herkes biliyordur diye tahmin ederek konusuna değinmeyeceğim.
Alacakaranlık kitabını okuduğumda 19 yaşımdaydım ve seriinin ilk kitabında ne kadar heyecanlandıysam; devam kitaplarını okurken, hatta filmlerini izlerken de aynı heyecanımı korudum. Şimdi ise yıllar geçti, efsaneyi Edward'ın anlatımından okuyacağımızı duyduk ve #geceyarısıgüneşi nin raflarda yerini almasını bekledik. Vakit kaybetmeden, kitap lansmandayken hemen satın aldım fakat okumaya başladığımda, yıllardır taze kalan heyecanım sayfaları çevirdikçe azaldı maalesef.
Hikayeyi Edward'ın ağzından okumak elbette harikaydı ama onun melankolik tarafını keşfetmekten hoşlanmadım. Fantastik bir hikayede gerçeklik beklemiyorum tabii ama yine de mevcut vampir olgusuna çok fazla ters kaçan 710 sayfalık karasevda yoğunluğu hakimdi. Başlarda Edward'ın uyumadığını hesaba katarak, yazarın 24 saat üzerinden aktarım yaptığını düşünüp sayfa sayısını normal karşılamıştım ama sonraları 450-500 sayfada toparlasaydı daha tatlı olacağına kanaat getirdim. Tabii bu benim düşüncem belki okuyanlar arasında hiç bitmesin isteyenler vardır, saygı duyarım. Diğer aile üyelerinin hikayelerini de daha detaylı okuyorsunuz bu kitapta, yalnız Emmet'ın ve Alice' in aileye katılma hikâyesini okurken acaip şaşırdım. Sırf Alice'in hikayesini öğrenmek için bile okunur bu kitap. Keyif aldığım, küçük eleştirim dışında severek okuduğum, devamını da okumak isteyeceğim bir kitap. #edward 'ı daha iyi tanımak isteyenler, buyrun #geceyarısıgünesi 'ne