Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gecelerin En Güzeli

Ömer F. Oyal

Gecelerin En Güzeli Gönderileri

Gecelerin En Güzeli kitaplarını, Gecelerin En Güzeli sözleri ve alıntılarını, Gecelerin En Güzeli yazarlarını, Gecelerin En Güzeli yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kanallar arasında amaçsızca dolaşırken gençlik yıllarının efsanesi üzerine bildiklerini hatırlamaya çalıştı. Ulusların hayatında olduğu gibi bireysel hayatlarımızda da efsanelerimizi genellikle gençlik yıllarımızda, yani tarihöncemizde ediniriz. Daha sonraları beğendiklerimiz sadece büyük adamlardır. Yine de efsaneler o kadar da uyduruk değildir. Sadece yeniden yorumlanıp günün ihtiyaçlarına uygun biçimde kamuya açık hale getirilirler o kadar. Bir köşesinde unutuldukları eskimiş bir el yazmasının ya da yerel söylencenin satırları arasında hep özlenen topraklardan yükselen bir koku yayıp dururlar.
Sayfa 55 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
Bu denli şaşırmış olmasını olgunlaşma eksikliğine bağlamaktan başka çaresi olmadığını düşündü. Öyle ya, yeterince olgunlaşan birisinin artık şaşırması mümkün müdür? Belki de önyargılar yüzünden olgunlaşılamıyor diye düşündü. Bu Osman için bir taviz sayılabilir zira Osman’a göre önyargılar hayatı kolay kılan başlıca önlemlerin birisidir. Sürprizler önyargı ile daha en başından devre dışı kalmış olur. Osman sürprizlerden hoşlanan biri olmadığından, başkaları hakkında hiçbir yargıya sahip olmadığımızda ne gibi zorluklarla karşılaşılacağının da farkında.
Sayfa 55 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
Reklam
“Ne demek istiyor Benan? Neyi söylemeyecek?” Suçluluk hissi ve utanç her kelimeden bir ima yakalar daima. Evren bir anda imalar âlemine dönüverir. Yüzüne bile bakamıyor Benan’ın.
Sayfa 54 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
Bu saatte ve burada kendisine seslenenin kim olduğunu merak ederek başını çevirdi. “Belki başka bir Cemal’dir.” Gülümseyerek yaklaşan kadını gördüğünde ayaklarının üzerine çakıldı. “Rüyanızı kurcalamayın!” Kadın elinde de paltosunu taşıyor ve her zamanki gibi gülüyordu. Varlığıyla bulunduğu yerin renginin bir anda değişivermesine yol açabilen bir türden denilebilir. Kara gözlerindeki alaycılığı ve patavatsızlığı hiç yitirmediği gibi yılların getirdiği yaşanmışlıkla daha da pervasız birisi olup çıkmıştı. Çok daha ciddi görünümlü Mahmut’u sık sık utandıran bir pervasızlık. Benan’ın ne zaman ne söyleyeceğini bilememek onunla her sohbeti tehlikeli kılar. Cemal ile Mahmut eskiden aynı siyasi çevredendiler ama Benan Moskova yanlısı gruplardan birine dahildi ve geçmişte gömülüp kalmış fraksiyon çatışması bugün farklı biçimler altında da olsa sürebiliyordu. Zaten zamanında bu çiftin beraberliğinin ortaya çıkıvermesi de ciddi bir skandal yaratmıştı. Her ikisinin örgütlerinin görüşmelerini yasaklamış olması bugün bile eğlenceli anılardan birisi sayılabilir. Benan’ın tepkisi fakültedeki boş etüt sınıflarından birinde yapılan “sosyal-emperyalizm” seminerine aniden dalıp, “Mahmut canım, akşam sekizden sonra evde olacağım” gibi bir cümle patlatmak olmuştu.
Sayfa 54 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
Hangi insan yeni ihtimallerden heyecanlanmaz ki? Çoğunlukla felaketler bile tekdüze bir yaşamdan daha heyecan verici olabilir. Hatta ömrümüzü çürümeden kurtaran tek şeyin umulmadık felaketlerin sonuçları olduğunu söylemek çok mu acımasızca?
Sayfa 53 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
“Neden Nesrin’e söyledim ki? Şimdi ikide bir bunu sorup duracak.” Birtakım ayrıntılardan söz etmenin daima sorun yarattığının uzun zamandır farkında. “Hayatınızla ilgili ne kadar çok ayrıntı anlatırsanız başınıza o kadar çok bela sarıverirsiniz.” Özgürlük, ayrıntıları kendinize saklamaktan geçer. Nesrin gibiler hiçbir ayrıntıyı atlamadıklarından bir belirsizlik sisi yaratmak daha iyidir. Bütün bu bilgeliğe rağmen bir içtenlik ânında insan ağzından kaçırıveriyor işte. “İnsanın başına bela olan içtenlik anları!”
Sayfa 52 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
Reklam
Osman sözü uzatmak istemedi. Tatsız alanlarda gezindiğini fark ediverdi. Efsane ve gerçeklik arasındaki açı tartışması pek de uygun sayılmazdı. Kadının da tartışmayı uzatmak istemediği belli. Duruşundan “sen bunları nereden anlayacaksın, o yılları yaşamadın ki” tavrı kolaylıkla sezilebiliyordu. Anlaşılan, babasının başının üzerindeki haleden iyice rahatsızdı. Yıllar boyunca peşini bırakmayan bir ebeveynin hikâyesinden usanmış olmasını anlamak hiç zor değildi. Altmış küsur yaşına gelmiş olmasına rağmen Tinçura’nın kızı olmaktan kurtulamamıştı. Alçaklıklarını, korkularını, endişelerini, takıntılarını, heladan çıktıktan sonra bıraktığı kokuyu bildiğiniz birine, hatta yıllar boyu içerlediğiniz bir ebeveyne ne kadar efsane muamelesi yapabilirsiniz ki? Nurcihan Hanım babasının bir hayalet gibi hayatının üzerinde söz sahibi olmasından bıkmıştı. Osman dışarı çıktığında sıkkındı, efsanelere fazla yaklaşmak hiç de doğru değildi.
Sayfa 51 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
“Efsane ile gerçek arasındaki fark o kadar önemli mi? Efsane ile gerçek arasında hep bir açı farkı vardır. İdealleri olanlar efsaneyi, karamsarlar gerçeği tercih eder. Ergenekon efsanesi Açina sülalesinin kökeni meselesinden her zaman daha büyüleyicidir, Oğuz Kağan efsanesi Oğuzların kökeninin Part asıllı olup olmamasından daha etkileyicidir de ondan. İdealleri olanlar efsaneden bir gerçek yaratır, karamsarlarsa ellerindeki gerçeği ne yapacaklarını bilemez. Efsane bir süre sonra bizden bağımsız hareket etmeye başlar. Başka biçimler ve renklerle olduk olmadık yerlerde karşımıza çıkıp durur. Kendine has bir ömrü vardır onun. Salt gerçekse insana hiçbir şey söylemez. Milletlerin, hatta insanların efsanelere ihtiyacı var.”
Sayfa 50 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
“Çevremizdeki herkes gibi ben de babanıza, Said Tinçura Bey’e hayrandım. İzler’i iki defa okumuştum gençliğimde. Muazzam bir hayat. ‘İşte bir hayat’ denilmesini kesinlikle hak etmiş bir hayat. Yaşamış olmayı pek az ömür gerçekten hak eder biliyorsunuz.” “Babam yaşarken sözünü ettiğiniz bu hak edişten tümüyle habersizdi. Bir efsanenin yakını olmak
Sayfa 50 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
Acıma duyabilmek için karşıdakinin buna layık olması gerekir. Acıma nesnesinin gözündeki bir pırıltı, yüzündeki bir ifade, sesindeki bir tını, giydiği bir şey, ufak bir aksesuar, elinin bir hareketi, bizi aniden bu kişinin aslında acımaya o kadar da layık olmadığı sonucuna götürüverir. Acınacak insandan saf ve tam bir zavallılık bekleriz. Tam bir teslimiyet.
Sayfa 50 - İkinci Gün 15 AralıkKitabı okudu
174 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.