Genellemelerin, vasatlığın, ayrılığın, Heideggerce söylersek hergünkülüğün cehenneminde yaşıyoruz. Sabahlar belli, akşamlar belli. Yapılacak, yetiştirilecek işler, gidilecek mekânlar, izlenecek diziler, okunacak kitaplar bile bellidir. Yollar, hep aynı caddeler, sokaklar... Daralan, sıkışan, tekrarın cehennemindeki ve fakat bu tekrardan bir ritüel çıkaramayan 'modernist' insan.