Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İrem AVCI

Sabitlenmiş gönderi
Dünyaya uzaydan baktığımız zaman kendimizi bir bütün olarak görüyoruz. Ayrışmaları değil, birliği görüyoruz. Bu, mücbir bir mesajı olan öylesine basit bir görüntü ki; tek gezegen, tek insan ırkı.
Reklam
Nesne ne kadar hafifse dalga boyu bir o kadar uzun olur; dolayısıyla daha fazla yayılır. Diğer yandan bir nesne ağırlaştıkça dalga boyu kısalır ve daha kompakt görünür.
Bu durum 1927 yılında Alman bilim insanı Wemer Heisenberg tarafından ileri sürülen Belirsizlik İlkesiyle özetlenebilir. Bir parçacığın bem konumu hem de hızı aynı anda tutarlı bir şekilde öngörülemez.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğer bilim yasaları evrenin başlangıcında askıya alınırsa, o halde başka zamanlarda da başarısız olmazlar mı? Yasa, yalnızca belirli zamanlarda geçerliyse bir yasa olmaktan çıkar. Bence evrenin başlangıcını bilim temelinde anlamaya çalışmalıyız. Bu, gücümüzün ötesinde bir görev olabilir, fakat en azından böylesi bir girişimde bulunmamız gerekiyor.
Kendisini de şaşırtacak şekilde Hubble neredeyse galaksilerin tamamının uzaklaştığını bulmuştu. Ayrıca bu galaksiler bizden ne kadar uzaksa, o kadar hızlı uzaklaşıyorlardı. Başka bir deyişle evren genişliyor. Galaksiler birbirlerinden uzaklaşıyor.
Reklam
Cesur olun, meraklı ve kararlı olun, zorlukların üstesinden gelin. Emin olun başarılabilir.
İrem AVCI
Bir kitabı okumaya başladı
Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar
Büyük Sorulara Kısa YanıtlarStephen W. Hawking
8.7/10 · 2.064 okunma
120 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Einstein'ın Düşleri
Einstein'ın DüşleriAlan Lightman
7.7/10 · 438 okunma
10 Mayıs 1905
Bu dünyanın trajedisi, ister ıstırap, ister neşe zamanına sıkışıp kalmış olsun, hiç kimsenin mutlu olmaması. Bu dünyanın trajedisi, herkesin yalnız olması… Geçmişteki bir yaşam bugünle, şimdiyle paylaşılamıyor çünkü. Zamana sıkışıp kalan herkes, tek başına sıkışıp kalıyor.
3 Mayıs 1905
Burası sarf edilen her sözün tam sarf edildiği ana ait olduğu, atılan her bakışın sadece tek anlam taşıdığı, her bir temasın ne geçmişi ne de geleceğinin bulunduğu, her öpücüğün ana ait olduğu bir dünya…
Reklam
3 Mayıs 1905
Neden ile sonucun düzensiz olduğu bir dünya burası. Neden bazen sonuçtan önce, bazen sonra geliyor. Ya da belki neden daima geçmişte, sonuç hep gelecekte ama geçmişle gelecek birbirine dolanmış…
28 Nisan 1905
İnsanların hareketleri öngörülememekle birlikte zamanınki öngörülebildiğinden, insanlardan kuşkulanılabilirken zamandan kuşku duyulamayacağından, insanlar arpacı kumruları misali kapkara düşünürken zaman ardına hiç bakmadan ilerlediğinden, zamanın mutlak olduğu bu dünya, bir teselli dünyası.
26 Nisan 1905
Geçmişte bir gün, biliminsanları zamanın dünyanın merkezinden uzaklaşıldıkça yavaşladığını keşfetmişler. Söz konusu etki mini minnacık ama aşırı hassas bir takım aletlerle ölçülebiliyor. Bu olgu ortaya çıkar çıkmaz genç kalmaya hevesli insanlar dağlara taşınmışlar. Artık bütün evler Dom, Matterhorn, Monte Rosa ve diğer yüksek yerlere inşa ediliyor. Başka bir yerde yapılmış evleri satmak imkânsız.
İki zamanın karşılaştığı yer, umutsuzluk… İki zamanın ayrıldığı yer, hoşnutluk… Mucize kavlinden, bir avukat, bir hemşire, bir fırıncı her iki zamanda da bir dünya yaratabilir ama ikisinde birden yaratamaz çünkü… İki zaman da gerçek ama gerçekleri aynı değil.
Bu dünyada iki zaman var. Biri mekanik zaman, diğeri bedenin zamanı… Birincisi bir sağa, bir sola, bir sağa, bir sola sallanan kocaman bir demir sarkaç kadar katı ve metalik. İkincisiyse körfezde balık misali kıvrılıp bükülüyor. İlki aman vermez, boyun eğmez ve mukadder. İkincisiyse kararlarını ilerledikçe alıyor.
811 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.