Zweig oldukça sevdiğim bir yazar, kitaplarını okurken hakikaten zevk alıyorum. Bu kitap da tesadüfen elime geçti, Zweig’e ait olması okumam için yeterliydi zaten. Kısa bir kitaptı, Zweig el yazısıyla yazmış bu hikâyeyi daha sonradan kitaplaştırılmış.
Bir aşk hikâyesini anlatıyor. Aslında yasak bir aşk hikâyesini. Bir trene binmeden hemen önce başlıyor kitap ama hikâyenin büyük bir kısmı flashback şeklinde devam ediyor. Bu aşk hikâyesi mesafelere, zamanın yakıcılığına takılmış. Dokuz yıl üstüne tekrar birbirini gören iki âşıktan bahsediyor. Kitabın sonunda karakterin fark ettiği gerçek, zamanla birlikte değiştikleri, artık dokuz yıl önceki o iki insan olmadıkları oluyor. Bunu fark ettiği sahne, kendi iç düşünceleri benim hoşuma gitti. Ayrıca Zweig’İn kitapta kullandığı benzetmeler de gerçekten farklı ve güzeldi.
Zweig beni yine şaşırtmadı, beğendiğim bir kitaptı; aşkı anlatışı, duyguları betimleyişi başarılıydı.