Geçmişten Günümüze Alevî ve Bektaşîlik Gönderileri
Geçmişten Günümüze Alevî ve Bektaşîlik kitaplarını, Geçmişten Günümüze Alevî ve Bektaşîlik sözleri ve alıntılarını, Geçmişten Günümüze Alevî ve Bektaşîlik yazarlarını, Geçmişten Günümüze Alevî ve Bektaşîlik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitap Alevi Bektaşî toplumunun kimliğini,, tarihsel sürecini, kurumlarını, inançlarını, rituel ve bayramlarını alanında uzman sosyolog, ilahiyatçı, şarkiyatçı, tarihçi antropolog, folklor araştırmacısı Alevi dedesi pek çok bilim insanının ilmî makalelerinden oluşmuş. Okudukça kafanız berraklaşıyor.
Keyifli okumalar...
Gülün Hz. Muahammed'i (as) temsili halkımız tarafından öylesine benimsenmiştir ki, Anadolu'nun oek çok yerinde kız çocuklarına Rssûlullah'dan mülhem olarak "Gül" ve türevlerinden oluşan isimler verilmiştir...
Cem ayininden bir bölüm
.....Çünkü dâr (suçun ve suçlunun sorgulandığı) meydanı, er meydanı olduğu gibi ayni zamanda ar meydanıdır. İnsan kendi davranışından emin olmalıdır, hiç bir kimse hakkında iftirada bulunmamalıdır ya da kendisi doğruyu söylemelidir.
Yörük ve Tahtacılarda evliliklerin ömür boyu sürdüğünü, boşanmanın olmadığını, boşanan kadın ve erkeklere "düşkün" denildiğini, düşkünlerle kimsenin konuşmadığını, kimsenin onlardan bir sey alıp vermediğini, duşkünlerin kurban kesemediklerini.....
Yusuf Ziya Yörükan a göre Tahtacılar, bir Sünnî'yi konuk etmek zorunda kaldıkları zamam, onun kullandığı yemek kaplarını "kırklamadıkça" yani kumla-kille kırk kez yıkamadıkça bu kaplardan bir daha yararlanmamakta ya da tamamen yok etmektedirler.
Buralarda büyüklere son derece saygılı davranılmaktadır. Yüksek sesle konuşulmaz ve sert adımlarla topuk vurularak yürünmez. Eşiğe kutsiyet atfedilir ve basılmaz.
Ebu's-Su'û Efendi'nin Kanunî'ye "nizam-ı dîn u devlet ve nizam-ı ahval-i memleket" için sunduğu maruzat ve Kanunî'nin cevabi;
-"Bazı Müslümanların karyelerinde asla mescid olmayub cemâ'at ile namaz kılmasalar, hakimü'ş-şer (kadı) mezburlara (sözü edilenlere) cebren mescid yabdurub namaz kılmakdan ihmal idenlere ta'zir (azar) lâzım olur mu?
-El-cevab: Olur.
İran seferine katılmayı reddeden ve bu uğurda tek geçim kaynağı olan elindeki devlete ait topraktan bile feragat eden Anadolu Kızılbaşları;
"Şah'a kılıç çekilmez, ona kılıç çeken müslüman değildir"
Kızılbaşlık, yalnızca Sünnî olmayan bir İslamî inanç sistemi değil, ayni zamanda farkli bir toplumsal zihniyet ve yapı, bir yaşam tarzı ve Sünnî siyasal iktidar karsısında muhalif bir tavır olarak görülmelidir.
Günümüz Türkiye'sinde yakın tarihe kadar Kızılbaş kelimesi "mum söndü yapanlar, aile ve namusa ehemmiyet vermeyenler" şeklinde çok kötü bir anlam yüklenerek kullanılmaktaydı. Oysa başlangıçta böyle bir anlamı yoktu ve sadece kırmızı börk veeya başlık giydiklerinden dolayı Kızılbaş deniyordu. Vaktiyle, Sünnî olsun, Alevî olsun, bütün Türkmenler kızıl börk giyerdi. Anlaşılan Sünnîler, zamanla kırmızı börkü terk edince, yalnız Alevî Türkmenlere mahsus bir başlık olarak kalmış. Bu yüzden Alevîlere, Kızılbaş denmeye başlanmıştır.